- Kategori
- Anılar
Üç kardeşin ilginç avı
Havaalanı yakınlarında henüz avın bol olduğu yıllardan bir sonbahar günü üç kardeş motorsikletle av mahalline vardık. Motorsikleti sakin bir yere durdurarak tüfekleri kurduk ki hepsi yılan dili gibi çifteler.
Avcı kolunda üzüm bağlarının arasında sağı solu taşlayarak gidiyoruz. Abim Ali eski avcı. Kasabadan çıkar, bir saat içinde Sağırkayanın ordan tavşanı vurur gelirdi. Hele Hüseyin ava çıkınca av hayvanlarının hiç şansı yoktu. Allah onlara yardım eylesin. Ben ise sonradan avcı olmayım fakat 76 cm. bir süperpozem var ki ne kadar av uzaklaşsa da ateş et yeter, hayvan oracıkta kalıverirdi." Ne oldu lan buna?" derlerdi. Ben de "Benim tüfeğimin ucunda mıknatıs var bırakmaz." derdim.
Üçümüzün de Ayağında spor ayakkabıları ve sanki ayağımızın altında teker varmış gibi yorulma nedir bilmiyoruz. Bir kaç tarla geçtik ki,
Birden önümüzden bir tavşan ileriye doğru fırlayıverdi. Üçümüz birden,
Güm,güm !
Olmadı, güm, güm!
Yine olmadı, güm, güm !
Altı mermi patlamış fakat tavşanda tık yok. Sapasağlam ayakta !
Tavşan vurulmadı ama acaip bir şey oldu.
Mermilerden ne yapacağını bilmeyen tavşan toz duman içinde oracıkta kalıverdi. Etrafını sarmış ve de çok şaşırmıştık. Üç kişi altı mermiyle bir tavşanı vuramaz mıydı ? İlginç, tuhaf bir şey ! Hepimizinki karavanaydı işte !
Abim eğilip hayvancağızı yakaladı. Gülmekten kırılıyorduk. O günkü avımız çıkmıştı. Biraz daha dolaşıp eve döndük.
Annem zaten ekşili tavşan ufak köfte yapmakta ustaydı.