Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Üç kuruş tazminat ve düşünceler...

Üç kuruş tazminat ve düşünceler...
 

Yazısız...


Başbakan Şehitlerimize “kelle” dediği için üç kuruş ödemeye mahkum oldu. Bir kaç gün önce karar açıklandığında mizah kategorisinde konu ile ilgili bir yazı yazdım ancak haberin satır aralarında yer alan Kuran’a atıfta bulunan bölümü ayrıntılı olarak bilmediğim için yazımın beni tatmin etmediğini de düşünmeye başladım. Bereket eve dönüp blog’a baktığımda hala yayınlanmamıştı. Taslak olarak kayıt ettim.

O yazıda biraz mizahi dil ile mahkeme kararlarının işimize geldiğinde övgü, gelmediğinde ise eleştiri ile karşılanmasından söz ederek, uluslararası platformlarda ”üç kuruşluk” ederin komikliğine de vurgu yapmıştım.

Ancak; asıl önemli olanın, hukuk devletinde mahkemelerin kararlarını verirken ilahi kurallara göre vermemesi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle kararın ayrıntılarını bekledim.

Hukukçu olmadığım için hukuk dışı kurallara göre daha önceleri verilmiş başka karar örnekleri var mı, dinsel normları dikkate alarak alınan kararlar var mı doğrusu bilmiyorum! Ama dinsel değerlerin kararlara etki etmeye başlaması Türkiye’de iklimin bir şekilde değişmeye başladığının açık göstergesi olarak bir yerlere not edilmeli diye de düşünüyorum...

Laik bir devlette geleneklerin, dinsel verilerin kararlara dayanak oluşturulmaya başlaması artık laikliğin devlet düzeninde belirleyici özelliğinin tedavülden kaldırılması anlamına gelmiyor mu? Hatta iddialı bir yaklaşım olacak ama çok hukukluluğa yol açmaz mı? Geçmiş yıllarda mahkemelerin yükünü hafifletmekamacı ile toplumda söz sahibi olan şahsiyetlerin (toplum önderlerinin) basit sorunları çözebileceğine ve bu yolla mahkemelerin yükünün hafifletilebileceğine dair haberleri okuyup izledik.

Bu gün Başbakan’ın mahkumiyetinden gizli açık haz duyanların mahkeme kararında yer verilen dinsel referanslara dikkatlerini toplamaları gerekmez mi?

Ülkemizde farklı din ve geleneklere sahip yurttaşlarımızın yaşadığını bilerek, yarın mahkemeler farklı dinlere ait insanlarımızın duyarlılıklarına göre karar almaya başlarsa, ne gibi sonuçlara yol açabileceğinin üzerinde etraflıca düşünmek gerekir.

Erdoğan’ın yaşamında kuşkusuz yaşadığı mahkeme kararlarının yeri tartışılamaz. Okuduğu bir şiir ile mahkum edildikten sonra partisi bir şekilde TBMM’de yer alırken kendi meclis dışında kalmıştı. Ancak “kişiye özgü” yasal değişiklikler değişmez muhalefet lideri Deniz Baykal’ın “İktidarda üç ay dayanamaz” beklentisi ve desteği ile gerçekleştirildi. Sonrasında Baykal Siirt seçimlerine asılmayarak ( Kamuoyunda hakim olan kanıya göre ki katılıyorum.) Erdoğan’ın TBMM’ye girmesini sağladı.

Yine söz konusu mahkeme kararına dönecek olursak hukuk devletinde kararların dinsel referanslara gönderme yapılarak alınması hukuk devleti açısından anlaşılabilir bir durum değildir.

Son zamanlarda farklı din mensubu yurttaşlara yönelen saldırıları bu mantık ile dinsel açıdan gerekçelendirip hafifletici neden olarak saymanın da yolunun açıldığını söylemek, fazla iddialı bir bakış açısı olmaz kanısındayım.

Uç bir örnek olduğunu biliyorum ama Başbakan’ı üç kuruş tazminata mahkum ederken Ayet’e dayandırılan kararın, ileride olumsuzlukları getirebileceğine dikkat çekmek gereğinin altını bir kez daha çiziyorum.

Sonuç olarak Başbakan’ı ve düşüncelerini benimsemesem bile kamuoyunda mahkeme kararından önce vicdanların zaten yargıladığının bilincindeyim. Verilen mahkeme kararındaki ayrıntılar hukuk devleti açısından daha vahim düşüncelere yol açıyor…

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..