- Kategori
- İlişkiler
Üç maymuna başka türlü
Üç maymunu eleştirenlerdendim. 'Görmeliyim, duymalıyım ve konuşmalıyım' taraftarıydım.
Dün birden farkına vardım:
Bin yıllardır orasını burasını kapatıp oturan o üç maymunun da bir bildiği olmalı mutlaka! .
Bu üç kafadarın telaşla yaptığı 'görmem, duymam, konuşmam' tavırları, günümüzün yoran, tartaklayan ilişkileri için bir kılavuz olabilir, bir de o gözle bakılsa, insanoğlu bir miktar huzur bulabilir.
Neden mi?
Çünkü bugünlerde İlişkiler çok yoruyor insanı. Evde, işte, oynaşta, her yerde bir çılgınlık, bir gerginlik...İpi tutsan kesecek , tutmasan kopacak...
Bu gerginliğin nedeni de günlük yaşantımıza soktuğumuz haddini aşmış bir görme, duyma ve gördüğünü görmediğini, duyduğunu duymadığını konuşma telaşı...
Yoruyor haliyle. Gören de yoruluyor, duyan da, konuşan da. Bu algı karmaşasından insanların beklentileri yaralanıyor, zamanla birbirine düşman kesilebiliyor. Görülüp duyulup konuşulan herşey zemini kayganlaştırıp, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, güzeli çirkini, önemlisi haklıyı haksızı; herşeyi belirsizleştiriyor. Netlik olmayan gürültülü ilişkiler yaşanıyor.
Bazen gerçekten görmemek, duymamak ya da görüp duyduğunu aktarmamak gerek. Bu üç maymun belki de susmanın erdemini, dinlememenin özgürlüğünü, konuşmamanın bilgeliğini anlatıyor bin yıllardır da biz tersinden okuyoruz.
Günümüz yakınlaşmaları çok kaygan zeminlerde gerçekleşiyor, kavga veya ziyan çok erken ortaya çıkıp 'hakkımı yedirtmem' eksenine kayıyor. Farkında olmadan tecavüz edilen başkasının hakları ise saklıda, gizlide günyüzü görmeden unutulup gidiyor.
Kimi zaman gördüğümüz yanlışlığa savaş açmadan, duyduğumuz kötü söze prim vermeden, hissettiğimiz kötülükleri dillendirmeden durabilmemiz gerekebiliyor. Böylece ilişki zeminleri sabitleniyor, diğer insanların da düşünmesine fırsat tanınmış oluyor.
Belki de o üç maymun bin yıllardır gözünü, kulağını, ağzını bunun için kapatıyor. Ne zaman, hangisini kapatacağımızı düşünebilmemizi, aymamızı bekliyor...