Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Kasım '13

 
Kategori
Deneme
 

Üç nokta

Üç nokta
 

‘’ Alkol İşine Engel Oluyorsa İşini Bırak ’’ Sözüne uymuş işini de bırakmıştı arnavut . . .


‘’ Alkol İşine Engel Oluyorsa İşini Bırak ’’ 
Sözüne uymuş işini de bırakmıştı arnavut, sonra da eşi onu bıraktı. Onu bırakmayan ya da onun bırakmadığı bir tek sadık dostu rakı kalmıştı. Seviyordu içmeyi, özellikle de rakı içmeyi.

Bir çok insanda bulamadığı dostluğu buluyordu kendince rakı kadehlerinde, hatta bazen onun ile bile konuşup ‘’ beni satmayan, arkamdan konuşmayan ‘’ tek dostum diye övgüler yağdırıyordu.

Bir çok akşam kan ter içinde uyanıyor üstüne saldıran köpeklere tekme atıp onlar ile mücadele ediyordu çığlık çığlığa.

Bütün gece boyunca böcekler ağzından, kulaklarından burun deliklerinden vücuduna girip beynine kadar ulaşıyor kafasını lime, lime olan yorganının içine sokup kaçmaya çalışıyordu kabuslarından.

Kurtarın beni ne olur, kurtarın diye avaz avaz bağırıp camı çerçeveyi kırıyordu. Mahalleli de onun bu halini biliyor ancak yanına yaklaşamıyorlardı. Kaç kere kesmişti ellerini kollarını cam kırıkları.

Bir kere yanına yaklaştılar o da elinde sigara ile sızıp içinde yaşadığı evi yakınca. Ancak o halde bile kovmuştu ona uzanan yardım ellerini.
Ama yalnız bir adamdı. Sesini duyanlarının sesini kendisi hiç duymuyordu.

Kafayı biraz toplayınca buzdolabına koşup rakı şişesini kafaya dikiyorve her seferinde basıyordu bilye kapaklı rakı şişesine küfürü. Alışmıştı eski şişeleri kafaya  dikip  köstebek yuvasına su döker gibi rakı içmeye, dayanamıyordu titreyen elleri ile bilyeli kapaktan ip gibi akan rakıyı içerek zaman kaybetmeye. Sek rakı boğazından geçip midesine inene kadar ayazda yatmış kasap köpeği gibi öksürüyordu.

Vücudunda zaten yüksek olan promil seviyesi tavan yapıyor ve, o anda köpekler , böcekler, gördüğü bütün halüsinasyonlar yok oluyordu.

Kendi ile baş başa kalıyor geçici bir mutluluk sarıyordu her yanını kırışmış yüzünü, kısık gözlerini hafif bir tebessüm sarıyordu Arnavut’un.

Yakıyordu titreyen elleri ile bir Samsun sigarası daha sonra aynanın karşısına geçerek kendi ile konuşmaya başlıyordu. Bazen katıla, katıla gülüyordu bazen de hüngür, hüngür ağlıyordu salya sümük. Sonra tekrar çekiyordu sigarasından derin bir nefes nikotinden sapsarı olmuş bıyıklarının arasından.. İki ya da üç dakika sigara dumanı çıkmıyordu ciğerlerinden.
Düşünüyordu nedenlerini, niçinlerini . . .

Hatta düşünüyordu; ben neden yazıyorum bunları ve her yazdığım yazının sonunu illa ki mantıklı bir sebebe bağlamak gibi bir zorunluluk içerisindemiyim diye...
Bağlanmasın dedi.. Bu defa da bir yere bağlanmasın. 
Üç noktayı yan yana koyarak içindeki kargaşadan sıyrıldı. (...)
Herkes kendisi doldursun istedi, kendi üç noktasını..
O üç noktanın başına " bir gün mutlaka " ekledi. 
" Kendi bir gün mutlaka " larının peşinden gelen üç noktalarına yazdıklarını gerçekleştirebileceği günleri hayal etti.
Hala da üç nokta ile hayallerine devam ediyor umutsuzca ,

Kimbilir belki de umutluca . . 

 
Toplam blog
: 37
: 234
Kayıt tarihi
: 05.09.12
 
 

Munis, halis öyle işte .. Bazen ben bile şaşırıyorum kendime... Ya bu ben değilim diye... Ben bende..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara