- Kategori
- Dostluk
Üç Nokta
Yorgunluklar...
Bahaneler..
Elden kayıp giden hayatlar...
Hayat o denli hızlı ve bir o kadar anlamsız ilerliyor ki yaşanan onca an'a karşın elle tutulur küçücük bir hatıradan, "ne güzeldi" diyerek oluşacak tebessümden mahrum.
Saniyelerden hızlı devam eden hayat bir o denli yorucu. Telefon rehberleri, sanal alemde arkadaş listeleri ile tıka basa dolu iken gerçekten dert dökecek insan yoksunluğu , bu yorgunluğu kat be kat artırıyor.
Bu kalabalık yalnızlık içinde herkes kendince bir yol bulup yaşıyor:
- "asil yalnızlık" yaşayan'lar
- herkesi dost bilip herseyini döken çıplak'lar
- amaaan anlatınca ne olacak ki'ciler
- güvensiz'ler
- hayat coookk güzel mesajı vermeye çalışan vitrin erbabı
- güçlü görünmeyi marifet sanan Herkül'ler...
- Olmayacak duaya amin denmez'ciler,
- küçük mutlulukları beğenmeyip hepten yoksun kalanlar,
- derdi Adem olup bir garip Adem olanlar,
- Şarkıları dinleyip iç çekenler,
- iki kadeh atıp herşeyi geride bıraktığını zannedenler,
- belki yarın deyip yaşamı erteleyenler,
- sevdayı da küfrü de içine atıp şişenler..
Yazık ya hepimize!
Yazık da böyle mi gitmeli hayat?
Hani derler ya "kol gibi" diye. İşte sana öyle bir soru.
Cevabının hayır olduğu belli ama gerisi derin bir sessizlik.
Sonra imdada bahaneler yetişiyor: "...olursa işler değişir elbette ama..."
Başı da sonu da " ..." .
Ah bir anlasak, hayat bu üç nokta aslında:
1. Doğdu
2. Yaşadı
3. Pamuk.