Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Üçüncü dünya ülkesi olmak

Üçüncü dünya ülkesi olmak
 

Üçüncü dünya ülkeleri gelişmiş ülkelerin köpekliğini yapar. Onlar bilmeden diğerlerinin güçlenmesi için çalışırlar. Ekonomik kalkınmaları belli kıstaslarda tutulur. Sosyal refahları, insanların düşünme özgürlükleri her zaman belli ölçütler içerisinde tutulmuştur. Yaşam onlar için birinci dünya ülkelerinin istediği kadar güzel ve uzundur. Anlamaz veya anlamıyormuş gibi davranırlar. Olanları veya olabilecekleri düşünmek yerine istenilen konumda istenilen düşünce yapısında olmayı tercih ederler. Liderleri gelişmiş ülke liderlerinin piyonlarıdır. Siyaset, din, ekonomik ve daha bir çok önemli mevzular dış dünya tarafından idare edilir. Birileri demokrasi der ve sizi ele geçirir.  İşte üçüncü dünya ülkesi olmak böyle bir şey. Size Endonezya veya Irak, Afganistan gibi ülkelerin üçüncü dünya ülkesi olma aşamalarını anlatmayacağım. Kendi ülkemin üçüncü dünya ülkesi olmasından bahsedeceğim.

Türkiye Cumhuriyeti eğitim düzeyi olarak bir türlü bir noktaya gelemedi. Ülke eğitim sistemi gelen siyasi kadroların piyonluğunda sürekli renk değiştirdi. Avrupa'nın etken olduğu bir oyunla ülke eğitim sistemi sürekli değişime uğradı. Ne onlar olabildik ne de kendimiz. Kaybettiğimiz değerlerin yanında kazandığımız hiçbir şey olmadı. Eğitim sistemi kendini yenileyemez bir şey yaratmak üzerine değil de kendini tekrarlamak üzerine kurulursa ülke gençliği aptallaşmaya başlar. Eğitim sitemi yıkılan ülkelerin diğer alanlarını ele geçirmek çok zor değildir. İşte biz içerde ve dışarda oluşturulan sistemsel yıkımla bu duruma getirildik. Siyasi iktidar önce eğitim sistemi ardından adalet sistemini ele geçirerek kendi egemenliğini ilan eder hale geldi. Gelişmiş ülke olmanın kuralı kurallara uymak iken bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde kuralsızlık her şeyin temelini oluşturmaya başladı. Her güçlü olan kişi kendi kurallarını koymaya ve uygulamaya başladı. Cemaatin her üniversiteye girmesi ve devletin buna engel olmaması 21. yüzyıl için en açık üçüncü dünya ülkesi oluşumuzun göstergesidir. Kuralı olmayan bizler cemaat denilerek, devlet denilerek, eşitlik denilerek yıllarca kandırıldık ve hala kandırılmaya devam ediyoruz. Okullarda bozulan kimyamız kimliğimizin ortaya çıkmamasına ve biz olmamıza engel oluyor. Toplum kendi olmazsa başkası olur. Bizler asla ve asla özgün eğitim sitemimizi, yargı sistemimizi oluşturamadık. 21. yüzyıl için bir açık örnek daha vererek konuyu başka bir noktaya taşımak istiyorum. Balyoz davası ve suçsuz birçok askerin içeri alınması. Kim yönetti? Bu sistemin bu noktaya gelmesini kim sağladı? Hala bu gün dahil ortaya çıkmayan karanlık sorular var. Kendi askerini suçlamak için uyduruk veriler toplayan, kendi siyasi liderinin ben bu olayın savcısıyım dediği, yargı diliyle iftira atıldığı kesinleşen bu ülke sistemsel olarak benliğini kazanmadığını göstermiştir. Ne eğitim sitemi, ne adalet sistemi ne de yargı sistemi bu olayın önüne geçememiş bilakis önünü açmıştır. Vatan hainliği sistemini liselerden kurup din kisvesi altında ülkenin en önemli noktalarına sızan hainler eğitim sisteminde yetiştirdikleri insanları kullanarak kendi askeri sistemlerini çökertmek için çabalamışlar ve ülke halkı ve siyasi iktidarı olarak uyumuşuz. Uyumamış da olabiliriz. Üç maymunu oynamış da olabiliriz. Torpil vs. için bu hainlere asalak olarak saldırmış da olabiliriz. Masum insanlar gibi dini kullandıkları  için onlara destek de vermiş olabiliriz. Sonuç itibariyle bu acizliğimiz  ortaya çıktı. Sistemin bir işe yaramadığı çok açık görüldü. Çözüm bulamazsak eğer çözümsüzlük hepimizin kabusu olabilir mi? Çözümsüzlük demişken geçen gün fizik mezunu arkadaşın kağıt toplayıcısı olarak çalıştığını duydunuz mu? Peki atanamayınca polis olan ve bir hainin kurşunuyla şehit olan vatandaşı duydunuz mu? 

Arkadaşlar farkında değil misiniz? Hiç kimse olması gereken yerde değil. Birilerinin piyonluğunu yapanlar yükselirken diğerleri altta kalıyor. Eğitim, sınavlar, mülakatlar hikaye arkadaşlar. Kucağa oturanlar yukarı ve oturmayanlar aşağı. Birileri askere gidip şehit olacak birileri yurtdışında okuyup itibar kazanacak. Fizik öğretmeni kağıt toplayacak sahte diplomalı adam TÜBİTAK ta çalışacak. Atanamadığı için öğretmen intihar edecek, diğer altın kadehlerde su içecek. Kral çıplak demekten çekinmemeliyiz.

Başka ülkelerinin piyonluğunu yapanların piyonluğunu yaparak daha çok acı çekeriz. Ne için insanımız ölüyor, Ne için askerlerimiz şehit düşüyor. İsrail bir askeri için Filistin'i yıkarken biz ne için kılımızı kıpırdatmıyoruz. Ne için biz ölüyoruz. Ne için askerimiz şehit oluyor. Ne  için bizler kendi askerimizi vatana ihanetten yargılayarak intihar etmesine sebep olduk. Toplum olarak bize ne oldu? Piyonluğun en üst mertebesine mi eriştik? İstenilen kıvama mı geldik. Olur mu hiç? Bizler çok güçlüyüz. Gücümüzü Hrant Dink gibi masumları öldürerek gösterdik. Sivas'ta yaptıklarımızla gücümüzü gösterdik. Arkadaşlar kendimize gelmeliyiz. Er ya geç kendimize gelmezsek sonumuz hiç iyi değil. Artık eceliyle ölmeli insanlar, barış gelmeli. Genç yaşta ölmesin ve yaşasın bütün insanlığımız.

 
Toplam blog
: 28
: 399
Kayıt tarihi
: 10.07.11
 
 

Uzmanlık alanım yazmak ..