ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ ANALİZİ

Sayın okurlar çocukluğumda çocuk aklımla gerçekten tamamen matematik gerekçelerle 1. köprüye karşıydım. 2. köprüye gençlik aklımla yine matematik gerekçelerle karşı oldum. Şimdi 3. köprüye aynı gerekçelerle yaşlılık aklımla karşıyım. (Bir ülke ancak bu kadar istikrarlı olur.) Ama bu kez yanlız değilim sanırım. Üstat yazarlarımızın Sabah gazetesi dahil karşı oluşlarını görmeye başladım. Çok seviniyorum. Mutlaka ama mutlaka karşı olmalıyız bu yapılaşma mantığına. Sn. ulaştıma bakanı 3. köprünün transit geçiş yükünü almak için yapılacağını bu nedenle güzergahın çoğunun yer altından geçip orman örtüsünü olası ölçüde az tahrip edeceğini söylemiş. Şimdi işte yeniden bir matematik analiz yazmak zorundayım. (Ben olmasam ne yapacaksınız bilmiyorum.)

1) Anadolu' dan gelip Trakya' ya transit geçecek araçlardan sadece orta-kuzey Anadolu hattını kullananlar İstanbul' a uğrarlar. Ege (hatta iç Ege) ve Bursa civarına kadar olan hatta seyredip Trakya' ya transit geçmek isteyenler 3. köprü yapılsada yapılmasa da zaten İstanbul hattını kullanmazlar. Yani düşünün İzmir' den Edirne ve/veya Çerkezköy' e gidecek ve İstanbul' da hiç işi olmayan bir vatandaşımız eğer İstanbul' a gelip oradan Trakya' ya dönüyor ise bambaşka bir mental sorun konuşuluyor demektir ki bunun da konumuz ile ilgisi yoktur.

2) Trakya' ya orta-kuzey Anadolu hattından gelerek transit geçecek olan vasıtalar ise bilinizki normal koşullarda sabah 06.30 civarına kadar en geç İstanbul geçişi yapacak şekilde zamanlarını ayarlarlar. 3. köprü yapılsa da yapılmasa da böyle olacaktır. Çünkü 07.00 gibi İstanbul' da olup oradan hangi güzergahı kullanırsanız kullanın (yani 3. köprü) Çerkezköy' e minimum 100 km daha yolunuz var demektir ve bu da en iyimser 45 dk anlamına gelir. Bir nefes alıp işinize başlamanız Çerkezköy için bile en erken 08.30 olur. Bu nedenle bu köprü yapılsa da yapılmasada insanlar sabah 06.30 gibi geçiş yapacaklardır. Ama bu saatte de zaten köprü ve otoyollar henüz tıkanmadığından sorun da olmayacaktır. İnsanların önce kuzeye çıkıp sonra tekrar güneye doğru yönelmesi için bir neden yoktur. Bu bakımdan normal koşullarda 3.köprü bu güzergah için bile yine atıl bir yatırımdır.

3) Ancak biz zaten bugünün değil geleceğin hesabını yapıyoruz deniyor ise işte tamda sorunun kaynağı burası olur.
Çünkü klasik döngü yeniden başlar. İstanbul boğazına yapacağınız köprünün maximum eni boğazın boyu kadardır. Oysa İnsan doğumunun bir sınırı yoktur. Bu kadar insanın oluşturduğu bir toplumun bireysel, toplumsal ve kurumsal davranış kaliteside takdir edersiniz ki tartışmaya çok açıktır. O zaman nicelik / nitelik sorunu yaşayan bir toplumun istediği kadar köprü, otoyol, tünel yapsın ulaşım sorununu çözmesi olası değildir.

Tüm bu nedenlerle eğer Türkiye' nin eğer ulaşım sorununun! çözülmesi isteniyor ise çözülecek sorun aslında bir sonuç olan ulaşım ağı değildir. Çözülecek sorun, sınırların siyaseten ve doğal olarak değişemeyeceğini kabul edip bu sınırlar içerisinde yer alan tarih, kültür ve doğal varlıklarımızı koruyarak ne kadar insani olarak büyüyeceğimizi planlamaktır. Tekrar ediyorum -her türlü izmden uzakta, sadece matematik gerçekleri dikkate alarak- çözülecek sorun nüfus nicelik / nitelik yapımızdır. Çünkü artan her birey daha farklı gereksinimlere yol açar, her gereksinimi karşılama kaygusu yeni artışları getirir. Bu döngü kırılmak ZORUNDADIR. Ve unutmayın alınan ve uygulanan önlemler sürekli olarak düşen katsayılara rağmen sıfır çeken üniversite çağındaki gençliğe sahip ülkenin insanlarına aittir.

Bir kez daha anımsatayım, geçen yaz yanan Antalya ormanlarının (ki düşünün ki bu ormanlar nispeten hızlı büyüyen çam ormanlarıdır) erişkin hale gelmesini bugün (21 temmuz 2009' da) doğanlar bile belki göremeyecekler. Hiç bir gerekçe bize Allah' ın bir lütfu olan bu ülkenin, zaten artık iyice tüketilen tarih, doğa, kültür hazinesinin daha da yok edilmesinin nedeni olamaz.

Çocuklarımızada, tüm insanlığada bu ülkeyi korumak borcumuzdur.