- Kategori
- Güncel
Ülkeyi sevmek bu kadar zor mu?
Tayland’ da bulunduğumuz bir yılbaşı gecesi sizlere yaşadığımız ilginç bir olayı anlatmak istiyorum;
Bangkok şehrinin merkezinde, yeni yıl kutlaması için Dünyanın en büyük yılbaşı çamı süslenerek, yeni yılın gelişi beklenmeye başlanmıştı. Bizler de küçük bir grup izleyici olarak meydandaki yerimizi almış, neler olacağını ve yeni yılın bu ilginç ülkede nasıl kutlanacağını merakla bekliyorduk. Bu arada gruptaki bir arkadaş yeni yıla girmek için iki saatlik zaman olduğunu bu süreyi boşa geçirmeyip iki sokak ötede ‘Gece Pazarı’ adı verilen bölgeyi gezmemizi önerdi. Öneri kabul edildi ve grup halinde ‘Gece Pazarı’ na gittik.
Yeni yıla girilmesine bir saat kala şehir meydanına döndüğümüzde, meydan adeta yok olmuştu. Süslenmiş olan koca çam yoktu. Meydanda polis mi veya asker mi olduğunu anlamadığımız üniformalı kişiler tören yürüyüşü yapıyordu. Açık olan tüm eğlence merkezlerinin ve dükkanların ışıkları sönmüştü. Meydanda bir sessizlik hakimdi.
Görevlilerden birine ne olduğunu sorduğumuzda ‘önemli bir şey yok, tatbikat var’ dedi. Bizi bir taksiye yönlendirdi. Taksici anlamadığımız bir dilde radyoyu dinliyordu. Ne olduğunu sorduk ‘Önemli bir şey yok, tatbikattan sonra kutlamalar devam edecekmiş’ dedi. Otele geldiğimizde resepsiyon görevlisi de benzer bir açıklamada bulundu ve yarım saat sonra kutlamalar için şehir meydanına dönebileceğimiz söylendi. Rahatlamıştık; Ancak o sırada Türkiye’ den dost ve akrabaların telefonları gelmeye başladı. Herkes iyi olup olmadığımızı soruyordu. Televizyonda yabancı bir haber kanalını açtırdık ve gördük ki şehirde birkaç meydanda eş zamanlı terörist eylemler olmuş, bombalar patlamış, bizim bulunduğumuz meydanda üç ölü on beş yaralı varmış.
Hemen otel müdürüne bunun için neden bize haber vermediklerini, neden böyle davranıldığını sorduk. Ülkeye gelmiş ve gelecek turistlerin kaçmaması, kendi halkının da yılgınlığa düşmemesi için böyle bir uygulama olduğunu söyledi. Gerçekten de ertesi gün tüm gazeteleri almama rağmen ancak bir kaçında tek bir cümle içinde ‘yılbaşı kutlamaları kanlı geçti’ ifadesi yer alıyordu. Ne bir ceset, ne bir yıkıntı hiçbir gazetede tek bir resim dahi yoktu.
Bildiğiniz gibi; yabancıların sempatisini kazanmak ve Amerika hayranlığını arttırmak için Amerikan filmlerinde ya bir Amerikan Bayrağı, ya bir kilise veya mezarlık sahnesi veya bir sembolleri mutlaka yer alır. Bir çok ülkede olduğu gibi, savaş, seks ve vahşet sahnelerinin yoğun olduğu filmler çocukların uyku saatinden sonraya aktarılmış ve çocukların bunları görmesi en aza indirilmiştir. Çünkü bu bir devlet uygulamasıdır. Amerika bunun bir çok faydasını görmüştür ve görmektedir. Ayrıca bu uygulamalarda, Amerika' da da halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanmamıştır.
Bizden geri olduğunu düşündüğümüz Tayland’da da benzer uygulamayı görmek beni çok şaşırttı.
Ülkemizde her gün medyada yer alan haberlere bir göz attığımızda, görsel basını incelediğimizde halkımızın nasıl mutsuz, yılgın ve neşesiz hale geldiğini bu örneklerle çok güzel açıklayabiliriz. (Ben bu uygulamalarda dış güçlerin de bir takım etkileri olduğunu düşünüyorum.)
İnsanlar güne gülerek başladığı zaman, günü zinde ve neşeli geçer. Daha sağlıklı olur. İş verimi artar. Sosyal yaşam daha kolaylaşır. Ülke ve insanları da bundan büyük faydalar sağlar.
Bu nedenle, ülkesini seven medya kuruluşlarının devamlı cinayet ve felaket haberleri yerine daha çok neşeli ve mutlu haberler vermesi, savaş ve vahşet filmleri yerine neşeli ve bilgilendirici filmleri ön plana çıkarılması, televizyon kanallarında doğruluk, dürüstlük ve aile yapısını özendirici, eğitici programların arttırılması, kısaca topluma yılgınlık ve ümitsizlik aşılanması yerine, neşe, umut ve güven aşılanması daha iyi olmaz mı?
Ne dersiniz ülkemizi sevmek bu kadar zor mu?