Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '21

 
Kategori
Eğitim
 

ULUSAL EĞİTİM SÜRECİMİZ

 
Osmanlı döneminde eğitim sürecinde üç anlayışın çekiştiğine tanık oluyoruz.
. Gelenekçi, “ulema” medrese
. Batıcı,”aydın” yeni okul
. Sentezci, “ulema-aydın” medrese-yeni okul
1856-1876 arası çatışmanın hızlandığı dönemdir.Osmanlı yenilik-gelenek arasında çatışmayı yaşamaktadır.Din-laiklik sorunu tartışmanın baş konusu olmuş.Din ile bilimin nasıl bağdaştırılacağı tartışılır.Resim yapmanın dine aykırılığı nedeniyle harita dersinin kaldılıp kaldırılmayacağı reformcular ile gelenekçiler arasında sorun olur.
Osmanlı döneminde eğitim tek’e indirgenemez.Değişik cemaatlar kendi dilleriyle eğitimi sürdürürler. Müslüman dışı cemaatlar bunu bir hak olarak sürdürürken Galatasaray Lisesi, değişik inançta olanların birlikte okuduğu ilk uygulama olur.Reformcular eğitimde giderek ağırlık kazanır.Medresenin etkinliği azalır.
Osmanlı devlet yapısı , dünyada gelişen , Fransız Devrimi’nden kaynaklanan ulusculuğa karşıydı. Ümmetçiliğin karşıtı bu yeni toplumsal durum 1910 ‘larda Ziya Gökalp ‘in “ Vatan, Sanat “ adlı şiirleriyle dile getirdiği Türkçeye dönme, ekonomide kendi gücümüzle gelişme çağrıları Atatürk’le boy verir .
Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur
Köylü anlar manası namazdaki duanın
..........
Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye
Sanatına yol gösteren ilimle fen Türkündür
Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türkündür
Ey Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın
(Vatan)
.............
Aruz sizin olsun, hece bizimdir
Halkın söylediği Türkçe bizimdir
Leyl sizin, şeb sizin, gece bizimdir
Değildir bir mana üç ada muhtaç
(Sanat)
Atatürk, ulusculuğun baş koşulunun öncelikle toprağın kurtulmasıyla başlanacağını biliyordu. Bu nedenle dört yıl süren
“ haklı savaş “ sonucu ulusal devlete ulaştı.Toprağı olmayan bir ulusun dilinden, ekonomisinden, bağımsızlığından söz edilemezdi.
Atatürk’e gelinceye değin tarihimizde “ ulusal devlet “ görülmez. Ancak, Atatürk’le ulus olduk. Bir ulusu oluşturan
yurt,
dil,
kültür,
tarih
birliği 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’yle bilince ulaştı. İşte bunun için
“Türk’ün Atası”
deyimi yerinde olduğu gibi, tarihsel gerçeğin de kendisiydi.
Atatürk,
“ulusal devlete”
güç koşullardan geçerek ulaştı.
Ulusal devletin dayandığı altı temel ilke Türkiye Cumhuriyeti’ni bayraklaştırdı.
Ulusculuk,
laiklik,
devletçilik,
devrimcilik,
halkçılık,
cumhuriyetçilik
diyalektik bir bütünlük içinde çağdaş, bağımsız devlet olabilmemizin temel koşullarıydı.
Çağdaş toplum, çağdaş devlet olabilmek Atatürk ilkelerine dayanan eğitimle gerçekleşebilirdi ancak. Bu nedenle altı temel ilke yaşama geçirilmeliydi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için
eğitimde birliği
sağlamak kaçınılmazdı.
Değişik kurumların eliyle yürütülen eğitim bir elde toplanmalıydı. Bununla birlikte çağdaş olmayan eğitim kurumları da kapatılmalıydı.
Bunlar gerçekleştirilmeden laik eğitim yaşama geçirilemezdi. Eğitim dinsellikten kurtulup ulusal kimlik kazanamazdı.
Bugün 23 Nisan 2021 yazımıza konu olan Ulusal Eğitim ne yazık ki toplumuzca kavranamamış, ulus toplum olma yolunda geri kalmışız!
Bir Latife Korkmaz ve Turkay Korkmaz dahil 3 kişi ve ayakta duran insanlar görseli olabilir
 
 
 
 
Beğen
 
 
 
Yorum Yap
 
 
Paylaş
 
 
 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..