Uluslararası Empati

Her kültür önemlidir. Her kültür kendi içinde bir değerdir.

Biz ülkemiz için istemediğimiz olumsuzlukları, başka uluslar için de istememeliyiz.

Ne yazık ki, kendi kişisel ilişkilerimizdeki empati eksikliğini, uluslararası ilişkilerde de yaşıyoruz.

Bir grup öğretmen arkadaşla, bir Alman öğretmenin rehberliğinde, Almanya'nın ünlü bir kilisesini geziyorduk. Bazı arkadaşlar ne yazık ki, kutsal bir yerde bulunmanın farkında değillerdi. Belki de, bir kiliseyi geziyor olmak onları rahatsız etmişti. Saygısız hareketleri, Alman rehberin dikkatini çekmişti."Ben sizin caminize girdiğim zaman, çok saygılı hareket ediyorum. Siz kutsal bir yerin dışındaymışsınız gibi hareket ediyorsunuz."Demek zorunda kalmıştı.

Bir hafta sonu gezisinde de, Hollanda'nın Amsterdam şehrine gitmiştik. Şehrin önemli yerlerini gezdikten sonra, Türklerin satın alıp, camiye çevirdikleri kiliseye gittik. Hollanda'da yaşayan Türkler kiliseyi satın almışlar, kiliseyi cami ve bir kültür merkezi yapmak için çalışmalara başlamışlardı. Hepimiz sevindik ve gurur duyduk.

Madalyonun bir de arka tarafını düşünmeden edemedim.

Düşünelim ki, olmaz ya olduğunu varsayalım. Almanlar veya İngilizler geldiler, Orta Anadolu'da kullanılmayan ve az kullanılan bir camiyi satın aldılar ve kilise yaptılar. Evet iddaa ediyorum, daha ikinci gün o kilisenin başına neler gelir, neler gelir... Biz kendimiz için istediğimiz hoşgörüyü başka uluslar için istememe yanlışlığı ve ikiyüzlülüğünü yaşıyoruz.

Avrupa'yı, hep kendi ülkemize karşıymış gibi görme ve gösterme yanlışı içindeyiz.

Avrupa'nın ırkçılarına karşıyız ama kendi ülkemizin ırkçılarını seviyoruz.

Namus, kavramında da hep ikiyüzlüyüz. Oğlumuz, bir yabancı kızla gezer, tozar her türlü şeyi yaparsa çok gurur duyarız ve hatta övünürüz. Kızımız bir yabancıyla gezer, tozar birşeyler yaparsa, devreye babalar, ağabeyler, amcalar girer ve bıçaklar konuşur.

İtalyan, Milanolu ressam ve barış elçisi Pippa Bucca, ülkemizde tecavüze uğradı vahşice öldürüldü. Bu yürekler acısı çok kötü bir durumdu. Bunun temelinde ülkemiz erkeklerinin yabancı kadınlara bakış açısı ve önyargılarıydı. Yabancı kadınların kolay kadın, hemen her şeye hazırmış gibi düşünülmesiydi.

Kız kardeşlerinin, kızlarının en masum sevgi ve aşk girişimlerine en ağır cezaları veren töreciler, başkalarının namusunu hiçe sayma ikiyüzlülüğünü gösteriyorlar.

Töre cinayetlerinin temelinde de empati eksikliği ve ikiyüzlülükler yatmaktadır.

Uluslararası ilişkilerde de empati eksikliğimiz var. Dış siyasetimize de bu yansıyor.

Almanya'da bir Türk'ün parti genel başkanı olmasından gurur duyuyoruz. Ülkemizde bir yabancı, milletvekili seçilse küplere biniyoruz.

Biraz da suçu kendimizde arayalım. Her ülkeyi, komşularımızı suçlu, düşman gibi görme anlayışından vazgeçmeliyiz.

Önce iğneyi kendimize batıralım. Bizim canımız yanıyorsa, başkalarının da canının yanacağını düşünelim.

Siyasilerimizin, dış politikaları, iç siyasette kullanma alışkanlıkları, yanlış yönlendirmeler, ülke insanımızın empati yapabilmesini olumsuz yönde etkiliyor.

Empati yapmak, çağdaş eğitimin bir gereğidir. Temelinde hoşgörü ve anlayış vardır. Ne yazık ki, eğitim programları bu konuda çok yetersizdir.

İnsanımızı, çok dindar ve çok milliyetçi yetiştireceğiz diye çağdaş norm ve anlayışlardan vazgeçemeyiz.

Sık sık, benim yerimde o olsaydı. Ben onun yerinde olsaydım.

Ben, o ülkenin vatandaşı olsaydım. O ülke, benim vatanım olsaydı diye kendimizi sorguladığımız zaman, sanırım

bir çok yanlışlardan kurtuluruz.