Uluslararası kuruluşlarda Türkler neden azdır?

Uluslararası kuruluşlarla ilgisi olan herkes bilir. Buralarda görev yapan Türk sayısı çok azdır. Dünya Bankası, FAO gibi kurumlarda çok sayıda Hindistan, Pakistan uyruklu kişi görebilirsiniz, bu alışılmış bir durumdur, ama bir Türk görürseniz normalden biraz fazla şaşırır ve sevinirsiniz.

Acaba neden? Bizler bu kuruluşlarda görev yapacak kadar yetenekli ve eğitimli değilmiyiz? Yoksa bu kuruluşların yöneticileri kapılarını bize bilinçli olarak mı kapatıyorlar? Hayır...

Neden hayır dediğimi aşağıda vereceğim:

Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi imzalandığı ve Türkiye de bu sözleşmeye taraf olduğu zaman, ülkemizdeki ilgili kurumlardan çok sayıda uzman bu sözleşmenin gereklerini yerine getirmek için görev alır. Zaman içinde sözleşmeye bağlı olarak merkezi Bonn'da bulunacak bir Bilim ve Teknoloji Komitesi kurulması istenir ve Sözleşme Sekreteryası tüm dünya ülkelerine çağrı yapar. Dünya beş bölgeye bölünmüştür ve her bölgeden 5 adet olmak üzere toplam 25 adet uzman seçilecektir. Türkiye'den de adaylar çıkar ve bunların özgeçmişleri Bonn'a göderilir. Uzun bir eleme ve seçim sürecinden sonra BM tarafından içinde Avrupa ülkeleri, ABD, Avusturalya, Yeni Zelanda gibi ülkeler bulunan ve "WEOG - Batı Avrupa ve Diğerleri Grubu" olarak adlandırılan bölge için seçilen 5 kişi içinde bir Türk uzman da yer alır. Bir kamu kurumunda görev yapan alanında eğitimli bu Türk yaklaşık bir yıl kadar görev yapar. Sonra Türkiye'de seçim olur ve ikitidar değişir. Yeni iktidar, eskiden kalma ne varsa değiştir mantığı ile kendine yakın görmediği kişileri görevden almaya başlar. Çeşitli makamlara kendi adamlarını getirme furyası devam ederken birileri bu Türk uzmanın görev yaptığı Komite ile ilgili yazışmaları farkeder ve işte o an sonradan kendilerini bile utandıracak bir girişim başlatırlar. Bu Türk kendilerinden değildir ve hemen değiştirilmesi gerekir diye düşünürler. Hemen bir yazı kaleme alırlar. Yazı, bu Türk'ün Komiteden çıkarılması ve yerine kendilerinden saydıkları diğer iki Türk'ün konulmasını isteyen bir yazıdır. Yazı Szöleşme Sekreteryasına gönderilir. Yazıyı kaleme alanlar bu işi de hallettik diye düşünürken, Bonn'dan çok düşündürücü ve eğitici bir cevap alırlar. Cevabi yazı özetle şöyle demektedir; bu Komiteye uzman seçiminin kuralları vardır, burada herkes görev yapamaz ve görev yapanlar da bu şekilde değiştirlemez, daha önce görev yapan Türk uzmanın Komiteden çıkarılması talebiniz Türkiye'nin bu Komiteden çıkarılması olarak algılanmıştır ve yerine yedek uzmanlardan Hollanda'lı bir uzman göreve getirilmiştir...

Bu cevap, girişimi yapanları biraz üzer ama yine de sevinecek bir taraf bulurlar. En azından kendilerinden olmayan Türk uzman artık bu uluslararası komitede görev yapmamaktadır.

İşte böyle sevgili dostlar. Biraz acı, biraz ümit kırıcı ama tamamen gerçek. Uluslararası kuruluşlarda Türk sayısı işte bu nedenle azdır.