Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Umutlar yeşerirken

Umutlar yeşerirken
 

Tam üç aydır, evet üç aydır işsizdi. Bir yıl önce iflas etmişti. Bir kişideki yüklü alacağını tahsil edememiş ve bundan dolayı tıkanarak işini çevirememişti. Günlerce uykusuz kalmış, çaresizce Allah’a yalvarmış ama kendisine borçlu olan kişiden bir haber bile alamamıştı.

Kategori: Oyku

Ellerini cebine soktu. Cebindeki parayı yokladı. Ama, elleri boş çıktı. Çünkü cebinde hiç parası kalmamıştı. Son parasına sahurda eve, bir ekmek almıştı. Akşam da olmuştu, şimdi ne yapacaktı. Eve nasıl gidecekti. İş aramadan artık ayaklarının altı şişmişti. Ayakkabısının altına attırdığı taban zaten dengesiz bir şekilde yürümesine neden oluyordu. Tam üç aydır, evet üç aydır işsizdi. Bir yıl önce iflas etmişti. Bir kişideki yüklü alacağını tahsil edememiş ve bundan dolayı tıkanarak işini çevirememişti. Günlerce uykusuz kalmış, çaresizce Allah’a yalvarmış ama kendisine borçlu olan kişiden bir haber bile alamamıştı.

Alacaklıklarına yalvarmasına karşın hiç biri ona ödemelerini ertelemesi konusunda yardımcı olmamış ve iş yerine haciz göndermişlerdi. Dükkanındaki tüm malları, her şey, toplanıp gönderilmiş ve haraç mezat satılmıştı. Daha sonra aynı olay evinde de tekrarlanmıştı. Evinde birkaç küçük işe yaramaz, haczedilemez eşyadan başka bir şey kalmamıştı. En çok küçük kızının yatağı götürülürken, ‘’ amcalar ne olur karyolamı götürmeyin, ben nerede yatacağım ‘’, diye ağlaması ona dokunmuştu. Daha sonra ise yokluk, sıkıntılı günler başlamıştı. En son bir aya kadar, şoförlük ve hamallığa kadar her işi yapmıştı. Ama, ramazandan on gün önce işsiz kalmış hala da bir iş bulamamıştı. Konu komşudan gelenler de artık tükenmişti. Eve sabah çıkarken bıraktığı beş liradan başka yanına hiç bir kuruşu bile yoktu. Allah’tan son derece anlayışlı bir eşi vardı. Bu kadar olaya karşın kocasına tek kelime bile bir şey söylememişti. Bu akşam iftarda ne yiyeceklerdi daha doğrusu ne yiyebileceklerdi? Çaresiz adımlarla eve doğru yaklaşırken bir yandan ellerinin boş olmasını evdekilere nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Artık, onlara yalan söyleyerek umut aşılamaktan da çok yorulmuştu. Zaten günlerdir tam olarak doymayan karnı, orucun etkisiyle iyice büzülmüş ve güçsüzlükten ayaklarını adeta yerde sürükleyerek yürüyordu. Ramazanın ilk gününden beri ne doğru dürüst iftar ne de sahur yapacak yiyecekleri de olmamıştı. Rampanın sonuna yaklaşıp taş parkenin bitiminde nerdeyse yere yığılacaktı. Hem çok yorgun, hem çok bitkin hem de çok çaresizdi. Kuruyan dudaklarını diliyle tekrar tekrar ıslatarak kendini toparlamaya çalıştı. Rampanın bitiminde çatallaşan iki yoldan sağda kine girdi. Bir çıkmaz sokaktı. Birden gözleri fal taşı gibi açıldı. Evinin önünde yine bir taksi duruyordu. Sarı rengi gözünü alıyordu.

‘’Eyvah, yine icra memurları mı geldiler’’, diye düşündü. ‘’Ama, alıp götürecek değerli bir şeyimiz de kalmadı ‘’ diye gülümsedi. Bir yandan da bir şeyler götüremeseler bile tüm ailenin morali bozuluyordu. Zaten gülmeyi unutmuşlardı. Tekrar bir şok da yaşamak istemiyordu.

Dış kapıdan içeri girdiğinde yine de içinden dua etmeyi ihmal etmedi. Kapıyı her zamanki gibi üç kere kısa kısa çaldı. Kapıyı eşi açtı. Ama, yüzünde beklediğinin aksine bir tebessüm vardı. Hatta, öyle bir tebessüm ki, yıllardır hiç böyle görmemişti. Adeta, gözlerinin içi parıldıyordu. ‘’ Mehmet, Hasan Bey geldi. Hasan Bey!’’, derken çok sevinçliydi. Mehmet, ’’ Hangi, Hasan Bey?’’ diye soruyu soruyla cevapladı. Bu arada küçük antreden odaya doğru yönelmişti. Bu sırada kendisine doğru yaklaşan şişmanca, kırk yaşlarındaki adam seslendi.

-Benim, senin en iyi müşterilerinden, borcunu ödeyemeyen, senin bu zor durumlara düşmene sebep olan, Hasan.

-Beni affet ne olur, benim de başıma inanılmaz olaylar geldi. Ama, bitti. Ve senin paranı da fazlasıyla getirdim, ödeyeceğim. Kötü günlerin geride kaldı.

Mehmet, hiç bir şey konuşmadan sadece Hasan Bey’e sarıldı. Bu sırada hıçkırıklara boğulmuştu. Ama, bu kez gözyaşları sevincindendi.

 
Toplam blog
: 55
: 921
Kayıt tarihi
: 08.07.06
 
 

40 Yaşından Sonra Evet, ben yıllarca okudum, okudum. Ne bulursam, elime ne geçerse. Kırkından sonra..