Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

Üniversite medreseye mi dönüşüyor?

Üniversite medreseye mi dönüşüyor?
 

çağdaş üniversite, çağdaş eğitimcilerle gerçekleşir


Osmanlı' da medrese, bu günkü üniversiteye denk idi. 20 yy.da, Batılıların çoktan sanayi devrimi yapıp, seri üretimlere, bilimsel buluşlara başladıkları dönemlerde bizdeki medreseler, ayaklanmalara, başkaldırılara, kargaşalara siyasi destek veren odaklar haline dönüşmüşlerdi. Medrese hocaları, öğrencilerini bilimsel yöntemlerle yetiştirip, bilimle uğraşacakları yerde, kendi makam ve mevkiilerini kaybetme korkusuna düşmüşler ve her türlü yeniliği engelleyen sapkın tavırlar içine düşmüşlerdi.

Bilimsel araştırmalardan, Türk ve dünya kültüründen, özgür düşünme ve yaratıcılıktan uzaklaşan medreseler, Osmanlının son döneminde tamamen gerici güçlerin yuvaları olmuşlardı. “Şeriat isterük!” diye sokaklara dökülen medrese hocaları ve öğrencileri, ilim-bilim üretmek, halkın yaşamına bilimsel ve kalıcı yeniliklerle katkıda bulunmak yerine, SİYASETE GİRMİŞLERDİR.

Çağa uyan, yenilik getiren her çeşit olumlu gelişmelere karşı tavır almış, her modern yeniliği "ŞERİATA AYKIRIDIR", diye ilan etmişlerdi.. Medrese hocaları, kendi çıkarlarına ters olan pek çok şeyde “Şeriat elden gidiyor” naraları atarak gelişmeleri durdurup, çomak sokar; halkı şeriata sahip çıkmaya davet edip, sokaklara dökmeye çalışırlardı. Bu yöntemlerle hem kendi çıkarlarını korur, hem de yöneticilerin, korkulu rüyası olurlardı.

Medrese Hocaları bilgi üretmekten öte birer siyasi muhalif haline gelmişler, Medrese öğrencileri her fırsatta sokaklara dökülüyor, öğrenme ve eğitim rafa kaldırılıyordu. Medreselerin gerçek hedeflerinden uzaklaşarak siyasete ve sokak gösterilerine soyunmaları, vatandaşı bu mektepli ama "kara cahil" ilmiye sınıfından usandırmıştı.

Osmanlı devletini hızla çöküşe sürükleyen bu medrese güruhu, 31 Mart ihtilalinde başrolü oynamışlardı. Dünya, o yıllarda son hızla yenilikler icat ederken, Medrese hocaları siyasete girmiş, öğrencilerini sokak gösterilerine sürükleyip asla bilim-ilim yolunda çalışmalar yürütmüyorlardı.

Bu gün de , Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde, siyasi iktidar ile üniversite hocaları arasında bir işbirliği gözlemlenmektedir. Medrese sınıfı 100 sene evvel bilimden, bilgiden, eğitimden, üretmeden nasıl uzak kalmışsa, dünyadaki gelişmelere kapalı kalmışlarsa; bu günkü bazı üniversite kurumları, bazı Rektörler ve Dekanlar da benzer haldeler.. Karşılaştırdığımızda, eski yobaz medrese hocalarıyla bu günkü pek çok üniversite hocası arasında fark göremezsiniz. Bu günkü üniversite hocalarından bazıları da, kendi çıkarları ve körü körüne saplandıkları koltuk sevdaları yüzünden, gerçek demokratik düşünceyi ezmekte, konferans, vb. toplatılardaki deklarasyonlarıyla, iktidar yönetimi ve siyasilerle birlik olup; bilime, akla göre eğitim yapmamaktalar.

Ne acıdır ki, 21. yy. bilim ve teknik düzeyinin çok gerilerinde kalan bir Türkiye ve Türk Üniversiteleri, kongre ve konferans salonlarını, bilimsel toplantılara, uluslararası bilim kongrelerine adayıp, çalışacakları yerde, birtakım siyasi kişiliklere kendilerini esir etmişler, ne işe yaradıkları belli olmayan vakıf, vs. siyasi örgütlenmelere teslim olmuşlar, siyasetçilerle yanyana gelip, ülkemizi kargaşaya sürükleyecek siyasi bildiriler açıklamaktan çekinmemektedirler.

Atatürk, cumhuriyeti kurar kurmaz, Avrupa'dan çeşitli branşlarda profesör, uzman yabancı üniversite hocaları getirtmiş, o güne değin açılmamış bir çok fakülte, üniversite kürsüsünü açtırmış ve hemen bilimsel çalışmalarına başlatmıştı.

Son yıllarda, ülkemizin hemen her şehrinde yeni üniversiteler açılmasına rağmen, dünyadaki diğer modern üniversiteler gibi evrensel, yenilikçi, özgür düşüncelerin beşiği olup, herçeşit bilim dalında laboratuar deneyleri, buluşları, yaratıcılıkları yapması gereken üniversite hocalarımız, bilimden uzaklaşıp, siyasete yaklaşmaktalar. Araştıma, deney, kitap, vs. gibi bilimsel ürünlerle topluma önderlik edecekleri yerde, bir takım üniversite hocaları, kısa yoldan ünlü olup, iktidar siyasetçilerinin isteklerine göre siyasi bildiriler yayınlamayı marifet sayar hale düşmüşlerdir.

Elbette siyasetle ilgili fakülteler, kürsülerde, bilimsel siyaset yöntemleri öğretilip, ülkemizi yönetecek gerçek siyaset adamlarını yetiştirmek te, üniversitelerimizin görevleri arasındadır. Fakat bugünkü siyasi kadrolarımızdan , kaç tanesi bilimsel siyaset öğreten fakülte mezunu kişilerin elindedir??

Günümüzün üniversite hocalarından bir kısmı, sadece Türk toplumundan değil, kendi öğrencilerinden de kopuk yaşamakta, öğretim görevlileri derslerine geç girmekte, gerektiği gibi ders anlatmadan " şu kadar sayfadan sınavda sorumlusunuz", deyip, öğretmediği ders konularından sorular sorarak, öğrencileri sapır sapır dökmekteler.

Çok zorlu ve gayret gerektiren bir sınavla, üniversiteye giden evlatlarımız, bu tür hocalarının acımasız, gençleri ezen, aldırmaz, ilgisiz, bilimsel davranışlardan uzak, bıktırıcı tutumlarını görünce, Lisedeki öğretmenlerini mumla aradıklarını söyler hale geliyorlar.

Üniversitelerimiz, özerk yönetime sahiptirler fakat, her öğretim görevlisi ve kürsü hocasını denetleyen gerçek bir teftiş sistemi oturtulmadıkça, Türkiye üniversiteleri, daha çok uzun seneler, dünyadaki "ilk 100 üniversite" listesine asla giremeyeceklerdir.

ABD üniversitelerinde, üniversite öğretim görevlilerini her sene denetleyen, teftiş rapor sonuçlarına öğrenci görüşlerini de ekleyen çok ciddi bir denetim sistemi vardır.

Böyle bir sistem, bizim üniversitelerimize de yerleştirilmeli; üniversitelerimiz birer ilim yuvası haline getirilmeli, siyasetçilerin kuyruğuna takılan ve keyiflerine göre siyasi bildiriler yayınlayıp, bilimi terkeden, boş meydanda at oynatan bazı "medrese kalıntısı" hocaların, özel alanları olmaktan kurtarılmalıdır.

Kendisini Türk Milleti'nin ilerlemesine, ülkesinin modernleşmesine adamış, siyasetçilerden uzak durup, sadece binlerce öğrenci yetişririp bizlere hizmet etmiş değerli hocalarımızın ellerinden öpüyor, hepsine sabır ve sağlıklı bir ömür diliyorum.

TÜRKİYE ÜNİVERSİTELERİ, GERÇEK BİLİM İNSANI ÖĞRETİM ELEMANLARIYLA, ARAŞTIRMACI ÖĞRENCİLERİYLE,

DÜNYADA HAK ETTİĞİ DÜZEYE GELMELİLER.

NOT: "Osmanlı Devletinde Medreseler" - Prof. Dr. Remzi Kılıç makalesi, ayrıntılı bilgi okumak için:

1- http://www.turkkeyif.net/tarih/57679-osmanli-devletinde-medreseler-hakkinda-bilgiler.html

2- http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/143/17.htm : Kuruluşundan kaldırılışa kadar Osmanlı Medreseleri, M.E.B.

 
Toplam blog
: 28
: 3603
Kayıt tarihi
: 07.10.07
 
 

Edirne, Trakyalıyım. Emekli öğretmenim (yab. dil- Almanca). Okuma, müzik, gezi, doğa, yürüyüş... ..