Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Prof. Dr. İbrahim Ortaş

http://blog.milliyet.com.tr/ibrahimortas

18 Nisan '13

 
Kategori
Deneme
 

Üniversite öğrencisi Dilek Özçelik’in aktif yurttaşlık bilinci ve bize öğrettikleri

Hastalığına Derman Olacak İlaçların Sağlanması İsteği Ses Getirdi

Çoğumuzun da izlediği gibi 14 Nisan 2013 günü TV ekranlarına yansıyan Trakya Üniversitesi öğrencisi Dilek Özçelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a Edirne ziyareti sırasında ulaşmayı başarmış ve kendince yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle zorunlu ilaç temin edememeyi anlatmıştı. Bakan Bayraktar Bey’in belki de konuyu tam anlamadan genç kıza ihtiyacı olacağını düşünerek cep harçlığı vermesi ile başlayan ve arkasından gen kızın, "Dilenci değilim. Para değil, tedavim için yardım istedim" diyerek Bayraktar'ın verdiği parayı iade etme teşebbüsü ve arkasından yalnız başına kalmış ve anlaşılmamışlığına hıçkıran genç kızın ortamdan ayrılışına tanık olundu. Genç kızın para istemediğini, insanlık adına yardım istediğini haykırması toplumda hasta-ilaç sorunu olarak görüldü ve yetkililer Dilek’i makamlarına çağırıp hastaneye sevk ettiler ve en son Sağlık Bakanı da Dilek’i hastanede ziyaret etti.

 

Sorun Sağlığın Metalaşması ve İlaçta Dışa Bağımlılık

Dilek Özçelik konunun para olmadığını, sorunun temel sağlık sorunu olduğunu belirtmesi ve Sağlık Bakanının Dilek Özçelik’i ziyaret etikten sonra “ilaç ithali konusunda bizleri tünele yönlendirmek istiyorlar” benzeri ifadeler kullandılar. Ancak sorun çözülmüş değil gibime geliyor çünkü Türkiye ilaç ve tıbbi teknoloji konusunda  % 85 oranında dışa bağlı olması nedeniyle zaman zaman ilaç ithalatçıları ile Sağlık Bakanlığı arasında yaşanan ücret anlaşmazlığı nedeniyle yurtdışından sağlanan ilaca bağımlı binlerce ağır hasta ciddi sorun yaşıyor.  Bu konu başlı başına incelenmesi gere. Sağlık bilimi ve çalışanlarının sorunlarının çok ciddi olduğunu biliyoruz.

Ancak ben konuya biraz farklı bir açıdan Dilek’in hakkını savunması konusundaki direnci ve haklılığını anlatma biçimini önemsedim ve bunun önemini işlemek isterim.

 

Vatandaş Devlet Yetkililerine Ulaşabilmeli,

Vatandaşların zaman zaman devlet yetkililerine ulaşması ve sorunları anlatabilmesi önemli. Bu bağlamda eskiden beri devlet erkânı arada bir tebdili kıyafet ile yani resmi görüntüden sıyrılıp sivil görünümde halkın arasına karışır, toplumun dertlerini dinler, genel gidişatı ve varsa yanlış onu birebir sokakta görür ve ona göre denetim yapar, önlem alır veya aldırtır. Şimdilerde ise devlet yetkililerine ulaşmak zorlaşıyor, ancak buna rağmen Dilek gibi öğrenciler yetkililere ulaşabiliyorlar.

Anlaşılan ülkemizde sistematik bir mekanizmamız olmadığı için vatandaş sorunu ancak yetkililere ulaştırmadan çözülemez anlayışı ile devlet yetkililerine ulaşmaya çalışıyor. Ancak devletin sorunları önceden görerek çözüm üretmeleri daha önemli.

 

Sorunu Öz Güvenle Demokratik Yolla Çözme Girişimi Başarılı Oldu

Gözyaşlarını döken genç kızın para istemeyen hıçkırığı ve yeniden Bakan beye kadar ulaşıp, bakan beyin verdiği harçlığı geri iade edebilme cesaretini önemsedim. Onurlu ve gururlu genç kız kendi hastalığı üzerinden toplumda yaygın olan karaborsaya düşen ilaç bulamama sorununu gündeme taşıdı. Devletin vatandaşının sağlığını koruması bilincini ortaya koydu. Hepsinden önemlisi sorunu şiddete başvurmadan demokratik yolla aramasıdır.

Dilek, Bakan beye ulaşmaya çalışırken bir emniyet amiri “tamam ben sizin sorunuzu Bakan beye iletirim” diyor. Dilek ise “kimseye bir zararım yok sorunumu anlatacağım” diyor. Şiddet yok ve Dilek Bakan beye hakaret etmiyor ve başarılı bir yöntemle sorunu anlatıyor.  Sonuçlarda gösteriyor ki bu yol halen iş görüyor.

 

Kendisi ve Kader Arkadaşlarının Hakkını da savundu

Bence Dilek başarılı bir sınav verdi ve sesini bütün dünyaya duyurdu.

Dilek Özçelik’in babası "Dilek çocukluğundan beri gururludur. Benden dahi para istemez. Çaresizlik elini kolunu bağlayınca kendi başının çaresine bakmaya çalışmış” dedi.

Dilek ise yaptığı açıklamada; "İşlerin bu noktaya geleceğini tahmin etmemiştim. Harçlığım bittiğinde babamdan istemekte bile zorlanırken böyle bir tavır görmek beni çok üzdü. Sözlerim bir nebze işe yaradıysa ne mutlu bana. Bu, artık sadece benim mücadelem değil. Gözüm yükseklerde olmadı. Ev istemedim. Araba istemedim. Birey olarak vatandaş olarak hakkım olandan başka bir şey istemiyorum. Tek hayalim ölmeden, son nefesimi vermeden önce insanlığa dair iyi bir şeyler yapmak."

Asıl önemsediğim ise “Gözüm yükseklerde olmadı. Ev istemedim. Araba istemedim. Birey olarak vatandaş olarak hakkım olandan başka bir şey istemiyorum. Tek hayalim ölmeden, son nefesimi vermeden önce insanlığa dair iyi bir şeyler yapmak" ifadesidir.  Dilek kendisine ilaç getiren Eczacılar odası yöneticilerine “benim durumumdaki diğer hastalar içinde ilaç temin edelim” diyor.

Buradaki bilinç ve kararlı tavır, aktif yurttaşlık tavrıdır. Gen kız istediğini biliyor ve orada hak etmediğini istemiyor, tam tersine bir yurttaş bir hasta olarak devletin kendisinin sağlığından sorumlu olduğunu belirtiyor. Devlet yetkililerinden gereksinim duyduğu zorunlu ilaçlarını alabilme hakkını istiyor. Devlet vergi veren her yurttaşın sağlığı sosyal bir devlette teorik olarak devletin güvencesindedir.  Devlet insan sağlığına yatırım yapacak ki toplumu sağlıklı olsun.

 

Üniversite Ortamını Gençliğe Öz Güven Ve Felsefi Düşünme Becerisi Kazandırması Ülkemizin Yararına Olacaktır

Genç kızın haykırışını ve talebini bu anlamda çok önemsedim ve bilinçli bir üniversite öğrencisinde bu yakışır diye düşünüyorum. Bu düşünceyi maalesef üniversitede dahi öğrencilerimize yeterince vermiyoruz. Ve bu bağlamda üniversite eğitim anlayışımızı ve misyonumuzu sürekli kritik etmekteyim.

Başından beri üniversite eğitiminin bir meslek becerisi arama yeri olmaktan öteye, bir felsefi tartışma ortamı, yaşama farklı bakabilmeyi öğrenme ve bu arada bir mesleğin temel felsefesini de öğrenerek o alanda yeni bir şey söyleme ortamı olarak gördüm. Üniversite öğrencisi bu bağlamda kendilerine bir yol haritası çıkarabilme bilincine erişmesi biraz dik durmayı ve onurlu olmayı öğrencilik sıralarında öğrenmesi gerekir. Yeri geldiğinde öğrenci gençliği yanlışlara karşı çıkabilmeli. Devletin akil insanları bu gerçeği bilerek, bazen gençliğin haykırışlarına tolerans da gösterebilmelidir. Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu diyor ki “ben olsam öğrencileri teşvik ederim”.

 

Üniversite Öğrencisi Geleceğimiz İçin Sorumlu ve Aydın Nitelikli Olarak Eğitilmeli ve yetiştirilmelidir

Üniversite öğrencisinin bu bağlamda ülkesinin gelecekteki en iyi yetişmiş insanı olarak kendini ifade edebilme beceresine sahip olması kimin ile nasıl konuşacağını bilmesi önemli. Hepsinden önemlisi onurlu ve kişilikli öz güveni ile hakkını arayabilme yeteneği ve yetkisine sahip olması gerekir. Üniversite öğrencisi gençliğin verdiği heyecan ile kendisi kadar toplumun diğer bireylerinin de ortak sorunlarına sahip çıkması, bencillik yapmadan kendisi kadar diğer vatandaşlarında sorununu dile getirmesi gerekir.  Dilek basına yaptığı açıklamada “ölmeden önce diğer hastalar içinde bir şey yapabilirsem gözüm arkada kalmaz” diyor. Bu anlayışı da önemsedim. Bencilikten kurtulmak, paylaşımcı olmak kısacası insan olmak önemli bir bilinç.

Bu bağlamda üniversitelere düşen en önemli görev öğrencilerine yalnızca teknik bilgi aktarmak olmamalı, birazda evrensel üniversite bilinci içinde duyarlı vatandaş olma, olaylara makro ölçekte bakabilmeyi, metodolojik düşünmeyi de öğretmeleri gerekir. Böyle bir gençlik yetiştirirsek ülkemiz o zaman demokratik bir ülke olur. Yoksa az gelişmiş ülke konumuna düşeriz.  Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri ifade özgürlüğüdür. Özellikle ülkemizin en iyi gençlerinin okuduğu üniversitedeki geleceğimiz olan öğrencilerimizin ülkeleri ve kendileri ile ilgili sorunlarını sözlü ve yazılı olarak açıklayabilmelidirler. En az üniversitelerde en küçük bir talebi dile getiren gençleri basına yansıdığı gibi baskılamadan, karga-tulum yerde sürüklenmeden, gaza maruz bırakmadan kendilerini ifade etmelerine olanak ve ortam sağlanmalıdır. Bu bağlamda üniversitelerin gençliğin kendisini gerçekleştirme ortamı sağlamsı gerekir. Üniversiteler konumları gereği her türlü eleştiriye açık alanlar olarak her türlü farklılığa ortam sağlamalıdır. Üniversiteler şiddetin olmadığı ancak her türlü görüşün savunulduğu ortamlarıdır. Gençliğin de kendisine sağlanan/sağlanacak ortamı iyi değerlendirip, kırmadan dökmeden eğitimlerine uygun davranmalıdırlar. Kendilerini her yönden yetiştirmeleri ve geleceğe ilişkin yol haritalarını bu ortamda çize bilemelidirler. Sistematik çalışma kadar sistematik okumayı, felsefe yapmalarını ve tartışma ortamlarına katılarak düşünsel zenginliğe kavuşmaları gerekir.

Dilek Özçelik bu vesileyle hepimize sağlık sorunu üzerinden güzel bir ders verdi. Bize ne yapmamız gerektiğini anlatı. Üniversiteli bir öğrencinin bu aktif yurttaş bilincini önemsedim. Bu bilinci sağlayan ailesine, öğretmenlerine, hayat arkadaşlarına ve yaşadığı ortama selam olsun.

Üniversite Öğrencisi Dilek Özçelik’in Aktif Yurttaşlık Bilinci ve Bize Öğrettikleri

Prof. Dr. İbrahim Ortaş,

Çukurova Üniversitesi, asortas@cu.edu.tr

 

 

18 Nisan 2013 Adana

 
Toplam blog
: 190
: 1163
Kayıt tarihi
: 21.06.07
 
 

1985 yılında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nde mezun oldum. 1986 yılında Şanlıurfa Köy Hiz..