Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '10

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Üniversiteli gençlere ve üniversite adaylarına öğütler

Üniversiteli gençlere ve üniversite adaylarına öğütler
 

Server Tanilli


Öğüt yani nasihat.

Başlığın çok iddialı olduğunun farkındayım. O yüzden hemen yumuşatayım. Öğüt, nasihat değil, rica yapalım bunu. Çünkü rica değil nasihat yaptığımda, babamın bir arkadaşının o meşhur lâfı gelir aklıma. ‘Bana nasihat değil para verin kardeşim!’

Gençlerden, özellikle üniversitede okuyan gençlerden rica edeceğim birazdan…Ricamın konusu, bireysel kültürel gelişimlerine ait.

Üniversitede okuyorsanız ve buna ilaveten bölüm derslerinizin sizin kültürel gelişiminize doğrudan ve de olumlu etki etmediğini düşünüyorsanız, yapmanız gereken bazı şeyler vardır.

Unutmayın ki, üniversitede okuduğunuz bu dönem, kendinizi yetiştirmeniz, bazı olaylar karşısında kitlelerden farklı düşünebilmeniz, değişik yorumlar getirebilme yeteneği kazanabilmeniz için önemli bir evredir. Ne açıdan?

Cevap gayet net : zaman açısından. Üniversitede ne kadar yoğun konsantrasyon gerektiren derslerle boğuşuyor olursanız olun, kendinize ayıracak zamanınız mutlaka vardır.

Olmalıdır. Ammaaan ben üniversite diplomamı alayım, gerisi zaten lafügüzaf diye de lütfen sakın düşünmeyin.

Çünkü; siz diplomanızı aldığınızda sizin gibi onbinler de diploma almış olacaktır. Bu durumda da, işsizliğin zaten gitgide arttığı bu ekonomik konjonktürde, sürü içinde sıradan bir koyun olacaksınız ki, ne yazık ki işverenler artık buna pek de prim vermiyor.

Üniversitelerdeki sosyal içerikli kulüpler de bu yüzden kurulmuyor mu zaten? Dersler dışında ortaya neler koyabileceğinizin resmi olsun diye. Olması gereken sadece sosyal etkinliklere katılmak, aktivitelerde başı çekmek de değildir.

Ders dışında bol bol değişik türde kitaplar okuyun. Türkiye'deki liselerin ezici çoğunluğunun, üniversiteye nasıl da bomboş adamlar gönderdiğini biliyoruz.

Meselâ Server Tanilli’nin Uygarlık Tarihi adlı kitabı hem de daha 1970’lerin ilk yarısında sırf bu gerçekliğin yarattığı ihtiyaçtan yazılmamış mıydı?

Liseler, gençlere- hemen hemen-hiçbir şey vermiyordu. Tarih, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve sanat gibi kültürün temel konularında, öğrencilerin kafalarına yalan yanlış, abuk sabuk, ipe-sapa gelmez birtakım şeyler tıkıştırılıyordu. Ne gerçekçi ve bilimsel bir yaklaşım, ne de bir bütün olarak kucaklayış kültürü. Bir bölük-pörçüklük, bir derme çatmalık, bir keşmekeş kısacası [1]

Moda tabirle 'şaka gibi'. Hepimiz farkındayız ki, aradan tam 40 yıl geçmiş ve bu kitabın yazılmasına sebep olan hiçbir etken düzeltimiş değil. Gelelim sadede.

Sadece Türkiye’de değil, yeryüzünde ağır bir sistem var ve iş hayatına atıldıktan sonra bu sistem sizi eşekleştiriyor. Hayır emekçi kardeşlerime vurgu yapıp, solculuk oynamıyorum.

Üst düzey beyaz yakalı yöneticiler de bu handikapın, cenderenin içerisinde. Düzen bu.

Bu yazı özellikle üniversite öğrencileri için bir erken uyarıdır. Yoksa üniversitedeyken yapamadığınızı, iş hayatına atıldıktan sonra başaracağınızı sanıyorsanız, yüzyılın yanılgısının tam göbeğinde kendinizi avutuyorsunuz demektir.

Günlük gazeteleri bile okuyacak zaman bulamadığınızda beni hatırlamamanız dileğiyle, ne yapıyorsanız şimdiden yapın.

Sabrı sonu ile

Bibliyografya: [1] Uygarlık Tarihi, Server Tanilli, Alkım Yayınevi, 22.baskı, Mart 2006, sf.9

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..