Unutulmuş insanlar...

Ahmet Batı Anadolu illerinden birisinin, sahil kasabalarından birisinde yaşıyordu. Çevresinde aydın birisi olarak tanınıyordu. Son günlerde yatağına yatarken, hiç de huzuru yoktu. Ülkesini, ülkesinin aydınlık insanlarını, pırıl pırıl gençlerini düşünüyordu.

Yine böyle akşamlardan birisinde, yatağına erkenden girip, derin düşüncelere daldı. Ve o derin düşüncelerdeyken, düşüncelerin derinliğinden olsa gerek, çok derin bir uykuya daldı. Derin uykusunda; çok çok derin bir Rüya görmeye başladı:

Rüyasında:İnsan oğlu Marsa Anka kuşuna benzettikleri, Phoenix uzay aracının 711 milyon Km. yol alarak inmesini başarıyla gerçekleştiriyordu!..
Bilim ve teknoloji o kadar gelişti ki(!) bundan nasibini alamayan Brezilya ve Perunun arasındaki Amazon ormanlık bölgesinde, dış dünya ile bağlantısı olmayan bir kabile tesbit(!) ediliyordu. Bu kabilenin erkekleri; vücutlarını kırmızıya boyayıp, avcılıkla hayatlarını sürdürüyorlar. Bu yaşam tarzını halikopterden fotoğraflayan kaşiflere, Mızrak ve Ok ile saldırıyorlardı!..

Bu kabile ile ilgili yapılan araştırmada: Çağdaş Dünya ile ilgilerinin olmadığı(!) tesbit edilmiş ve bu kabilenin daha geniş bir şekilde araştırılması kararlaştırılmış(!)..

O da ne! bu kabilenin dış dünyadan sorumlu, ileri gelen görevlisi; İla Nacabab birden; Avrupa Parlemontasında ortaya çıkarak, önce AB Parlementelerini sessiz sedasız dinliyor, daha sonra, sen kimsin? Burada ne işin var? Gelde meramını anlat denilince de;

Ben keşfedilmemiş topraklarda yaşayan, Unutulmuş İnsanlar topluluğu olan, Anka Kabilesinin dış ilişkilerinden sorumlu görevlisiyim! buraya sizlerle tanışmaya, kabilem hakkında merak ettiklerinizi yanıtlamaya, sizlerle yapılacak, olası ortaklıkta Şab İcerekkezüm olarak kabile reisim tarafından görevlendirdim!..Diyordu...

AB Parlementerlerinden birisi; söyle bakalım, senin kabilen nerde, nasıl yaşar, bizimle ortaklık kuracaksanız, bize verebileceğiniz tabi zenginlikleriniz, madenleriniz, petrolünüz var mı? Ayrıca bizden size satılan mallardan, kabilenizin yaşadığı yere mal girerken, para alacakmısınız?(yani Gümrük vergisini kast ediyor her halde) Bizim her söylediğimizi yapacakmısınız? Önce bizim çıkarlarımızı koruyacakmısınız? Biliyorsunuz; dünyada önce bizim çıkarlarımız(!) sonra diğer kabilelerin çıkarları gelir. Eğer bu söylediklerimi yapmazsanız, anında size boykot uygular, gönderdiğimiz ve sizde alışkanlık yapan ürünlerimizi, satmaktan vaz geçeriz(!) haaa...diyerek, çok güzel bir giriş(!) yapıyordu.

Bu parlementere cevap vermek üzere kürsüye gelen; Keşfedilmemiş Topraklarda yaşayan, Unutulmuş(!) İinsanların dış ilişkilerden sorumlu yetkilisi, İla Nacabab söz alarak:

Tüm isteklerinize evet diyorum. Ayrıca benim kabilemin yaşadığı, ülkem hakkında da diyeceklerim var. Benim kabilemin yaşadığı ve daha önceden Keşfedilmemiş tTopraklardaki insanlar, son 6 yıldan beri "Dini Özgürlüklerini" yaşayamıyor. Biz halkımızın; dini özgürlüklerini tam olarak yaşaması için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak ülkemizde Büyük davalara bakan Yüksek Bilgelerden oluşan Kurul, bize karşı ikide bir bildiri yayınlıyor. Bu bildiri yayınlayan bilgelerin bir kısmıda, bizim yönetimimizi beğenmediği için, bizi iktitadrdan üzaklaştırmak gayesi ile Ana Bilgelerin bulunduğu Topluluğa, bir kısım sözde bahane (gerekçe) gösterilerek şikayet ediliyoruz. Önümüzdeki günlerde, Ana Bilgelerin bulunduğu topluluğun, yapacağı toplantı var. Bu bilgelere birşeyler söylesenizde bu toplantıda bizi yönetimden uzaklaştırmasalar(!) Bize karşı çıkan birde muhalif grup var. Gerçi onların hakında, kulübelerinin duvarlarına, uzaktan boru veya bardak da dayayarak, ne konuştuklarını duyup, ona göre önlemlerimizi alıyoruz!.. Ancak Ana Bilgeler Topluluğu üyelerinide uzaktan takip edip, uzun kargılar ile konuşmalarını dinlemeye çalışıyoruz(!) ama Ana Bilge Topluluğu üyeleri, muhalif gruptan daha uyanık olduğu için hemen bizim görevlileri fark edip, orta yerde bağırmaya(!) başlıyorlar.

Netice olarak; sizlerden tek isteğimiz var. Bu kabileyi biz yönetmeye devam edelim. Daha yapacaklarımız bitmedi(!) Sizin tüm önerileriniz kabülümüzdür. Eğer bize inanmazsanız, adamlarınızı gönderin, bizi istedikleri gibi denetlesinler. Bizim ve kabilemiz hakkında her türlü düşüncelerini, yazılı ve sözlü olarak bildirebilirler(!) Şu Ana Bilge Topluluğu, Yüksek Bilgelerden oluşan Kurul ve Muhalif grup hakkında da görüşlerini açık açık dile getirebilirler. Ancak bu görüşlerin bizim lehimize olmak kaydıyla(!) bildirebilirler!.. Diyordu...

Bu konuşmalardan sonra; her konuda mutabakata varılıyordu. Ve Keşfedilmemiş Toprakların, Unutulmuş İnsanların yaşadığı Anka kabilesine, dış ilişkilerden sorumlu görevlisi; mutlu bir şekilde dönüyordu...

Ahmet gördüğü rüyadan, kan ter içinde, irkilerek uyandı. Çevresine bön bön bakındı. Oh neyse(!) bizim ülkemiz değilmiş, bizim ülkemizi herkes biliyor!.. Bizim insanımızı herkes tanıyor!.. Bizim Dışişleri Bakanımız ve aynı zamanda Baş Müsekkerecimiz Ali BABACAN, okumuş, gün görmüş, sonra altı yıldan beri bakanlık yapıyor. Kendi ülkesini şikayet etmez(!)..Dedi ve yine derin bir uykuya daldı...