Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '06

 
Kategori
Arkeoloji
 

Urartular : Dağların kralları I

Urartular : Dağların kralları I
 

Dağlık ve güçlüklerle dolu bir coğrafya ya 200 yıldan uzun bir süre hakim olan Urartular, kendi dönemlerinin en büyük siyasi örgütlenmelerinden birine sahip olmanın yanında mimari, taş ve metal işçiliği gibi alanlarda gösterdikleri yetkinlikle Anadolu tarihinin en eşsiz uygarlıklarından biri olarak tanımlanmayı hak etmişlerdir.

Urartu Krallığının kuruluşu yaklaşık bir tarihle M.Ö. 858 yıllarında gerçekleşti. Bu tarihten önce her biri farklı beylerin yönetiminde olan çeşitli aşiretlerin yaşadığı Doğu Anadolu toprakları Urartu krallığının çatısı altında birleşti ve tek merkezden yönetilmeye başlandı. Urartuların çekirdeğini oluşturan bu aşiretlerin tek kralın yönetiminde birleşmesinde Assur Krallığının Van gölü ve çevresindeki bölgeleri ele geçirmek için düzenlediği seferlerin etkili olduğu genelde kabul edilen bir görüştür. Assurluların sömürgeciliğine karşı savaşlarda ortak çıkarları için birlikte hareket eden Doğu Anadolu aşiretleri, olasılıkla Assur baskısına daha güçlü bir biçimde karşı koyabilmek için birleşik bir Krallık oluşturmanın yararlı olacağını düşünmüş olabilirler. Bu konuda üzerinde durulan diğer varsayım ise aşiret beylerinden birinin güçlenerek diğer aşiretler üzerinde egemenlik kurması sonucu meydana gelen zorunlu bir birleşme olduğu yönündedir. Bu ihtimallerden hangisinin doğru olduğunu kesin olarak söyleme şansına sahip değiliz.

Urartu Krallığının ilk hükümdarı olarak geçen “Aramu” hakkında başkentinin Arzaşkun adında bir yer olduğu dışında fazla birşey bilinmiyor. Hatta Urartu krallığının bu ilk başkentinin tam olarak nerede olduğu bile henüz bilinmemektedir. Metinlerden çıkarılabilen, Aramu’dan sonra krallığın başka bir Urartu hanedanının eline geçtiği ve başkentinde Tuşpa kentine taşınmış olduğudur. Tuşpa, günümüzde Van kalesi adı verilen tepenin üzerinde yer alıyordu ve Tuşpa kalesinin alt kısmında ise halkın yaşadığı bir aşağı kent bulunuyordu. Krallığı eline geçiren ve devletin yönetim merkezini Tuşpa’ya taşıyan Sarduri, aynı zamanda Urartulara ait ilk yazılı kaynağında sahibidir. Van kalesi eteklerinde yer alan ve Madırburç ya da Sardur Burcu denilen bu metinde Kral Sarduri, kendisini “Lutipri oğlu Sarduri ve Büyük Kral” sıfatlarıyla tanımlamaktadır. Urartu devletinin bu ilk yazılı belgesinin Assur dilinde yazılmış olduğunu ayrıca belirtmek istiyorum. Urartuca metinler ise ilk olarak Sarduri’nin oğlu İşpuini döneminde ortaya çıkmaya başlamıştır.

Sarduri’den sonra tahta geçen oğlu İşpuini’nin en önemli icraatı, tam olarak yeri bilinmemekle birlikte Urartu ülkesinin güneybatı sınırında yer aldığını söyleyebileceğimiz önemli kült kenti Musasir’i diğer adıyla Ardini’yi (Assurlular Musasir, Urartular ise Ardini adını kullanıyorlardı) ele geçirmiş olmasıdır. Urartuların baş Tanrısı Haldi ve Haldi’nin konsortu Arubani’nin kutsandığı Musasir’in o dönemde çevredeki tüm halklar için dini önemi olan büyük bir kült kenti olduğu anlaşılıyor. Kral İşpuini’nin din alanında yaptığı reformlarda, Urartu tarihi açısından son derece büyük bir öneme sahiptir: Dinin bir toplumu bir arada tutabilmenin en önemli araçlarından biri olduğunun bilincine varan İşpuini, farklı beyliklerden oluşan Urartu Krallığının tüm Tanrılarını bir devlet panteonu çevresinde toplamış ve Urartu devlet dinini oluşturmuştur. Onun oluşturduğu Urartu panteonu yani Tanrılar topluluğu Van’da Zimzim dağı eteklerinde, kapı biçiminde oyulmuş bir kaya nişi içerisinde yer alan Urartuca yazıtta görülebilir. Meher kapısı adı verilen bu yazıtta Urartu ülkesinde tapınım gören tüm Tanrılar önem sıralarına göre yazılmış ve her birine kaç tane kurban kesilmesi gerektiği ayrıca belirtilmiştir. Buna göre en önemli Tanrı, Haldi’dir. Haldi, Urartuların baş Tanrısı olmanın yanında savaş ve bereketlilikle ilgili bir Tanrı olma özelliğine de sahipti. Urartu krallarının yazıtlarında Tanrı Haldi’nin savaşlarda ordunun başında gittiğinden söz edilmektedir. Haldi’den sonra gelen Tanrı ise Fırtına Tanrısı Teişeba idi. Hurri kökenli bir Tanrı olup Hititler çağında da Teşup adıyla tapınım görmüş olan Teişeba’nın Urartu panteonu içindeki önemi, Urartu halkını oluşturan etnik gruplar içinde Hurrilerin önemli bir yere sahip olduklarının kanıtı niteliğindedir. Teişeba’dan sonra gelen Tanrı ise güneş Tanrısı Şivini’dir. Bu üç Tanrının dışında daha birçok Tanrı ve Tanrıça Urartular tarafından kutsanmaktaydı.

Kral İşpuini ve oğlu Menua’nın dönemleri Urartu Krallığının büyük bir devlet olarak tarih sahnesine çıktığı bir sürece işaret eder. İşpuini yukarıda özetlemeye çalıştığım reformlara ek olarak ülkenin sınırlarını genişletti, başkent Tuşpa’nın savunmasına ve güvenliğine öncelik verdi. Bu amaçlar için; Kalecik, Aşağı Anzaf ve Zivistan kalelerini yaptırdı. Ayrıca Urartu krallığının yönetim sistemi de İşpuini ve Menua dönemlerinde biçimlendi. Tüm yetkilere sahip bir kral ve merkezden atanan valilerin sorumluluğunda bulunan eyaletler biçimde örgütlenen yönetim yapısı Urartu krallığının yıkıldığı zamana kadar var olmaya devam etti.

İşpuini’den sonra tahta geçen Menua’nın dönemi birçok açılardan büyük öneme sahip. Ancak yerim dolduğu için Kral Menua’nın icraatlarını yarın ki yazımda anlatacağım.

Blog Resmi : Tanrı Haldi. Adilcevaz kabartması.


 
Toplam blog
: 130
: 5076
Kayıt tarihi
: 08.08.06
 
 

Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümü mezunuyum. Şu anda Marmara Üniversitesi ..