Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

16 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Üslup ve içerik beni üzdü

Üslup ve içerik beni üzdü
 

Askerin karşısında mı basının karşısındamı?


Sn. Başbuğ un basın açıklaması beni derinden üzmüştür.

Sebebine gelince; o makam ve mevkide buluna bir kişinin, hem üslup ve hem de içerik açısından bu tarz bir açıklama da bulunması hatalı olmuştur. Oysa hatayı yapan, doğruluğu-yanlışlığı belli olmayan bu belge ve bilgileri yayınlayanlardı.

Göreve geldiğinde yönetim anlayışını takdir etmiştim. Ama şimdiki çıkışını bir vatandaş olarak çok hatalı bulduğumu söyleyeyim.

Önce üslubuna bakarsak; Sn. Başbuğ, basının ve toplumun karşısında konuştuğunu unutmuş sanki askerleri toplamış onlara karşı konuşuyordu. Basına ve dolayısıyla topluma bilgi mi veriyor yoksa fırça mı atıyor belli değil. Anlam veremedim.

Devletin üst makamlarında olanlar, hele de askeri noktalarda komutan makamlarında bulunanlar serinkanlılıklarını korumalıdırlar. Bizler de askerlik yaptık. Sözler kadar mimikler de önemlidir. Buna da vücut dilinin etkisi denir.

İkinci olarak ise içeriği daha da yaralayıcı; sanki suçluymuş gibi bir tavır sergiliyor. Basına bir takım bilgi ve belgeler sızdırıldığı söyleniyor. Bu belge ve bilgilerin doğru olup olmadığına halk şüphe ile bakıyordu. Ama Sn. Başbuğ bu belgelerin doğruluğunu teyit eder tavırda bir konuşma yapmıştır ve halk o belgelerin doğruluğuna inanmak zorunda kalmıştır. Asıl üzücü olan da burasıdır.

Oysa bir komutan böyle durumlarda belgeler gerçek olsa bile stratejik bir üslup ve konuşma ile belgeleri çürütebilir. Belgeleri ortaya sürenler bile belgelerin doğruluğundan şüpheye düşer ve halk da onlara inanmaz. Dolayısıyla haber etkinliğini kaybederdi.

Peki, komutan ne yapmalıydı? Bu belgeler gerçek olsa bile, bu bilgi ve belgelerin bir hayal ürünü olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, fotoğrafların montaj olabileceğini, Türk ordusundan öyle kolay kolay, gerçek bilgilerin alınabileceğini sananların yanıldığını, Türk odsusunun basit bir yapıya sahip olmadığını ve bu kişilere sadece güldüğünü ifade eden üslup ve tarzda bir açıklamada bulunmalıydı. Ben ondan bunu bekliyordum. O zaman, yukarıda da söylediğim gibi bu belgeler doğruluğunu yitirmiş olurdu. Halk onlara inanmazdı.

Ama komutan, bu belgelerin doğruluğunu teyit edercesine konuştuğu gibi de, ordunun sığ bir yapıya sahip olduğunu, bilgi ve belgelerin bu kadar kolay alınabileceğini yansıtmıştır. Karşı taraf şimdi amacına ulaşmıştır.

Tabi, bir komutanın bu tarzdaki konuşmasının içeriğini, bu konudaki uzmanlar ben den daha iyi ve detayıyla yorumlanışlardır. Ama kısaca bir vatandaş olarak benim penceremden görünenler bunlardır.

Tabloya üzüldüğümü ifade etmek isterim.

Şunu da anlıyorum ki, komutan gereğinden de fazla sıkıştırılmıştır. Basın da bu konularda üslubunu iyi belirlemelidir. Komutanın da söylediği gibi, basın kimden yana olduğunu, orduya ve ülkeye zarar verdiğinin hesabını iyi yapması gerektiğini bilmelidir. Onların da yaşadıkları bu ülkeyi koruyan ve kollayan yine bu ordu dur.

Bu ordu, bu ülkenin ve bizim ordumuzdur ve de o komutan bizim ordumuzun komutanıdır. Belki, kişi bazında bir takım kasti olmayan hatalar görülebilir ve oluşa bilir. Kasti bir hatanın olması da imkânsız ama olduğunu farz etsek bile, unutmamalıdırlar ki, karşıda düşman var. Bu davranışlar düşmana şu ya da bu şekilde bir moral sağlar. Ayrıca da düşmana yardım anlamına gelir. Bu davranışlar cahillik ve acizliktir.

Şu da iyi bilinmelidir ki, bir komutan hata yapmaz. Çünkü kararlar tek başına alınmaz. Hele hele bir ordu komutanı asla. Çünkü bir ordu komutanının hata yapması demek o ülkenin varlığının tehlikeye girmesi demektir. Bu sebeple Türk ordusu bu güne kadar hiç bir hata yapmadığı, dünya kamuoyundaki görünümünden açıkça bellidir. Daha da ötesi doğruların ta kendisini ve en doğrusunu yapmaktadır.

Eğer bir yanlış göze çarpmışsa bu ülkenin insanı olarak gizlice gerekli merci ve mevkilere ulaştırılır. Ulu orta dağ başında kurt gibi haykırılmaz.

Saygılarımla.

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara