Üstü türban altı şişhane

Osmanlı'da var mıydı, yok muydu tartışmaları içinde bugün ülkemin mafya bozuntularının, başıbozukların tekelinde olan genelevler toplumumun ağlama duvarları, çilekeşhaneleri, irin yatakları. Yasal ve yasadışı sözde hizmet götüren beraberinde bir çok zührevi hastalık, onursuzluk getiren bu evler acaba neden insan haklarindan bahseden sol ve her konuşmalarında türban diyen muhafazakar kesim tarafından adresleri bilinmelerine karşı, topluma zararları bilinmelerine rağmen neden kapatılmaları konusunda birşey yapılmamıstır çok garip.Şunu çok açık belirtirim ki ve sizler de kabul edersiniz bir bayanın saçlarının görünmesi o kadının namussuz olduğunu göstermez ama burda olanlar ve burdaki kadınları her türlü baskıyla orda tutmalar rezilliğin kepazeliğin daniskasıdır.

Tabi tablo bu kadar vahimken bu işin maalesef yasal olmayan kısmı şu anda daha fazla 100 bin hayat kadınının olduğu araştırmalar sonuçlarınca tahmin ediliyor.Bu yerler devlete vergi vermiyorlar bir de hepsi vergi verse demek ki Türkiye çalışmıyor sevişiyor diyebilirdik.Bizim kalantör burjuvamız çok gerilerde kalırdı, bu konuyla ilgili Manugyanı yakın geçmişte örnek verebilirim.Bu durum karşısında ne yapmalı Celal Doğan gibi kurban keserek genelev mi açmalı?

Türkiye bir eğitim sorunu yaşamakta, Türkiye bir toplumsal çöküntü yaşamakta.Cinsel yaşam, kadının erkekle ilişkisi doğa gereği aşkla başlar, sevgiyle gelişir ve en güzeli evlilikle yeni bir dönemece girer.Bu sorunun aktörleri çok bellidir bu işten nemalanan bir guruh ülkemde mafyalar maalesef bitmemiştir, silah ve uyuşturucu da bunların elinden geçmekte.Ama kimse şimdi aydınlık Türkiye diye elinde meşalelerle bağırmıyor, bu mafyayla mücadale bizim siyasi partilerimizin işine gelmiyor.Bunda bizim neme lazımcılığımız çok büyük rol oynamakta, bizler artık seyreden değil uyaran olmalıyız, yani yılbaşı geceleri taksim meydanında turist kızlara aşağılıkca saldıranları ve diğerlerini yakın geçmişi yine hatırlatırım bu tür olaylara toplumsal refleks göstermeliyiz, bu işi yapanlarla benim konuşacak sözüm kalmamıştır çünkü.Ve şu da açık hepimiz müslümanız, bizler bir kültürün içinden, bir eğitimin içinden geliyoruz işte bu noktada geriye bakmalı yanlışlar vicdani tartıyla ve sosyolojiyle değerlendirilmeli.Bu ülkede aile içi yanliş cinsellik artmış, ensest ilişki artmış kimin umrunda biz başımızı baglamalıyız!Yolumuz muta nikahını barından İran olmamalı, yolumuz keskin şeriatik kurallar yasalar olmamalı, onun da bir çözüm olmadığı açık, yolumuz modernite olmalı, çağdaşlık olmalı.Sevgi toplumu yolunda ilerlemeliyiz.Yoksa kendimizi dünyaya güldürmenin bir manası yok.Bu işin içinden ancak ve ancak eğitimle kültürel değerlerimizle çıkarız.O sana dokunmayan yılan bir gün sana da dokunur...