Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Üyeliğimin 4. Yılında Milliyet Blog Ve Blog Yazarlığı

Üyeliğimin 4. Yılında Milliyet Blog Ve Blog Yazarlığı
 

Güzel duygularla başladığım Milliyet Blog'daki yazarlık maceramda, bugünden itibaren 4. yılımı geride bırakıyorum. Öğrencilik yıllarımda çeşitli konular hakkında yazılar yazmak, duygularımı, düşüncelerimi kağıda dökmek vazgeçemediğim bir hobimdi. Yalnız internet dünyasının, gündelik hayat üzerindeki ağırlığını artık iyice hissettirdiği yıllarda, sanal dünyaya yansıyan güncel olaylara, yurtiçi ve yurtdışı haberlere dilim döndüğünce yorumlar yazmak gibi sürekli bir alışkanlığım yoktu. Bugün bile o alışkanlığımdan hâlâ çok uzaklardayım.

Fenerbahçe'nin son karşılaşmada şampiyonluğu Galatasaray'a kaptırdığı 2005-2006 sezonunda, deplasmanda oynadığı ve kazandığı Gaziantepspor karşılaşmasından hemen sonra, Milliyet Gazetesi'nin internet sayfasında yayınlanan haberi hakkında; Fenerbahçe'nin, Gaziantepspor deplasmanlarında son yıllarda süregelen şanssızlığının artık sona erdiğini ve bu dönen talihin, sezon sonunda kazanılacak şampiyonluğun işareti olabileceğine dair bir saptamada bulunmuştum. Karşılaşmayla ilgili yorumum, ertesi gün Milliyet Gazetesi'nin spor sayfasında yayınlandı. Böylece Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan ilk yazım, bir Süper Lig karşılaşmasıyla ilgili yorumum oldu.

Ardından daha henüz yayın hayatına giren Milliyet Blog'un editörlerinden bir üyelik daveti aldım. Milliyet Blog, bana bu üyelik davetini neyi kıstas alarak yaptı ve ben blog yazmaya nasıl karar verdim; tam olarak bilmiyordum. Açıkçası bir blog yazarı olarak, ne üzerine yazacağımı da kestiremiyordum. Milliyet Blog ana sayfasında üyelik bilgilerimi girip, profilimi oluşturdum ve artık bir Milliyet Blog yazarı oldum.

'Türkiye'de Blog Yazarlığı Nasıl Algılanıyor?' konusu hakkındaki görüşlerime, kendi yazarlık sürecimin başlangıcına kısaca değinerek başlamak istedim. Hepimiz, vatandaşı olduğumuz ülkede yaşanan gündelik olaylar hakkında tepkimizi bir şekilde dile getirme, açığa vurma ihtiyacı hissediyoruz. Ya da üyesi olduğumuz sanal platform, bize çeşitli kategoriler ve temalarda kendi gündemimizi yaratma fırsatını veriyor. Ama blog yazma amacımız hangi yönde olursa olsun; gerek parçası olduğumuz toplumun, gerekse bize düşüncelerimizi sanal ortamda geniş kitlelerle paylaşma fırsatını veren site yönetimlerinin kurallarını da dikkate almak gerekir, diye düşünüyorum.

Blog siteleri, hele de şu son zamanlarda birbirinin tam zıddı olan görüşlerin, bir bardak suda fırtınalar kopartılıp, neredeyse kavga derecesinde çatıştığı sanal ortamlar halini aldı. Bunda her geçen gün yeni üyelerin, sitelere kaydolmasıyla daha da derinleşen karakter farklılıkları ve site yönetimlerinin, sanal ortamda çıkan tartışmalara çoğu kez sessiz kalmasının da bir etkisi var. Bloglarda yazan üyeler; çoğu kez blog sitelerini bir meydan okuma, bir kapışma alanı olarak görüyorlar. Ve bu durum, çok önemli yaşamsal bilgilerin kaynağı da olabilen blogların, toplumun önemli bir kesiminde kötü bir intiba bırakmasına yol açıyor. Toplum, blog yazılarına ve blog yazarlarına hep bir önyargı gözlüğüyle bakıyor. Ve 21. yüzyılın yeni medya kolu olarak adlandırılan blog yazarlığı, ne yazık ki toplumda hak ettiği değeri göremiyor.

Blog dünyasında atlar tepişirken, olan sadece yeni bir 21. yüzyıl mesleğinin imajına oluyor. Ben, herkesin birbirini yediği bir sanal platformda yazmak istemezdim. Ama sırf bu yüzden de gemiyi terk edip, gitmek olmaz....

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..