Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '11

 
Kategori
Felsefe
 

Uzun soluklu mudur yaşam ?

Uzun soluklu mudur yaşam ?
 

Yaşamak, bir ömür kısalığında. Hiç düşündünüz mü, elinizden kayıp giden yaşamı, içini doldurmaya çalıştığımız bir yanılsama belkide. Aldığımız nefesleri sayarsanız çok uzun bir zaman gibi ancak tükeniyor işte, yitip gidiyor her nefes alışta. Hergün bizi kırıp-döken bu hayat nereye kadar. Her sabah kalın bir zırhla çıkmak gerekiyor yaşamın karşısına. 

Küçüktüm, yaz aylarında köy’e gittiğimizde hasat zamanı geldiğinde ortalık şenlenirdi, ve bazı geceler buğday tepeciklerinin yanında yatardık. O ılık yaz gecelerinde gökyüzüne bakar ve kendi hayatımın nasıl olacağını düşünürdüm. O zamanlar bir kitapta okumuştum çıplak gözle açık bir gökyüzünde altı bin yıldız sayılabileceğini, hala saymaya çalışıyorum kaç yıldız olduğunu. Birde hayatımızdan kayıp giden yıldızlar var, onları hiç saymak istemiyorum. 

Muhasebenin en zoru insanın kendi hayatı ile ilgili olanı bence, çünkü hiç hesap tutmuyor. Geldiğiniz, getirildiginiz nokta, aslında hepsi bir yanılsama. Şimdi daha küçük dünya, ve daha büyük kavgalar. Hep bir pay alma çabası aslında yaşamak, ve insan nesli bunu savaşarak pek iyi beceriyor. Aslında içimizde var kavga etmek içgüdüsü, o yüzden barış hiç gelmeyecek. Mutlu insanlığı hiç göremeyeceğiz. Zengin-yoksul paradoksu ile birlikte kölelik her daim var olma yolunda. Bazı iyileşmelerin olmadığını söylemek tabiki doğru olmaz ancak yansımaları, yaşama kattığı değerler çok az. 


Yönetim olgusu örneğin, kimler ne kadar güçle ve kudretle yönetiyor sizi, bizi, hepimizi. Bir kasabayı, şehri, ülkeyi birine teslim ediyorsunuz, oysa herkesin kendi dünya görüşü, yaşam biçimi var, sonuç tam bir kaos. Kimse mutlu değil, kimse umutlu değil. İlk çağlar da geceleri dışarı çıkmak cesaret ısıtıyordu, çünkü vahşîlik vardı, şimdi bin yıllar sonra hesapta çağdaşlaştık, uygarlaştık, sonuç yine aynı sokağa çıkmak cesaret istiyor, demek ki vahşîlik olduğu gibi hüküm sürüyor.
içimde iyilerin kazanacağına dair biraz umut vardı, artık hepsi tükeniyor. 

Okuduğunuz kitaplardan geriye ne kaldı, ne öğrendiniz yaşamdan. Sizden sonraki nesilller için nasıl bir gelecek tasarlıyorsunuz. Büyüdükçe kirlenen yaşam, hastalanan vücut, daha ne kadar taşıyabilir sizi. Ne zaman düzeleceksin insan nesli. Atom’u parçalayan insan , içindeki önyargıları yıkamıyor ne garip degilmi. 

Içinizdeki sonsuz ışığı bulmanız ve uzun soluklu ancak anlamlı bir yaşam dilegiyle… 

Ali Sami
27 Ocak 2011 

 
Toplam blog
: 45
: 453
Kayıt tarihi
: 24.12.10
 
 

Öncelikle merhaba. Bugün 24 Aralık 2010, ben de blog dünyasında yerimi aldım. Merhaba. Hepinize k..