- Kategori
- Türkiye Ekonomisi
Vatandaş borç batağında!
Türkiye’nin Dış Borç yükü 2003 Yılında 144 Milyar Dolar iken bugün 405 Milyar dolara erişmiş. Dış Borç; 118 Milyar Dolar (% 29) Kamu borcu, 287 Milyar Dolar (% 71) Özel sektör borcu olarak gerçekleşmiş. Bu borçların çoğunluğu (1 Dolar = 2,20 TL) seviyesinde iken yapılmış borçlar. Bugün (1 Dolar = 3,0 TL) seviyesine çıkmış ve Dış Borç ile faaliyetlerini sürdüren İşletmelerin maliyeti % 36 artmış. İthal ürünlerin fiyatlarında da aynı oranda artış olacak. Ekonomisi bu kadar dışa bağımlı olan Türkiye’nin bu olumsuz durumdan etkilenmemesi mümkün mü?
Tarım dışı İthalatımız Yılda 242 Milyar Dolar iken, İhracatımız 158 Milyar Dolar olarak gerçekleşmekte, Aradaki Makas 84 Milyar Dolar olarak yıldan yıla artmaktadır.
Bireysel Banka kredileri 2004 yılında 26 Milyar TL iken, 2014 yılı sonunda 13,6 kat artarak 354 Milyar TL’ye yükselmiştir. Diğer krediler de 76 Milyar TL’den 11,9 kat artarak 903 Milyar TL’ye yükselmiştir. Toplam banka kredileri 1 Trilyon 257 Milyar TL’ye çıkmıştır.
Bu bir kısır döngüdür. Teknolojik olarak gelişmelere ayak uyduramaz ve üretken sanayi yatırımlarını gerçekleştiremezseniz, gelecek ekonomik krizlerden kurtulma şansınız yoktur.
AKP Hükümetleri döneminde Yurt içi imkanlar ve Dışardan gelen sıcak paralar üretken olmayan bina ve yol gibi yatırımlarda kullanılmış, ülkenin kalkınması, vatandaşın gelir düzeyinin artırılması sağlanamamıştır. Ancak ihalelerden yandaşlara kar aktarımı sağlanması, mevcut tesislerin özelleştirilmesi, doğal kaynakların ve rant alanı yaratılan arazilerin satışı ile elde edilen kazançlardan alınan komisyonlarla yapılan yolsuzluklar sayesinde bir zenginler sınıfı yaratılmıştır. Türkiye’nin imkanları iyi yönetilemediği, üretim artırılarak, işsizlik azaltılamadığı ve vatandaşın gelir düzeyi artırılamadığı için Türkiye Ekonomisi bir çıkmaza doğru sürüklenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları borç içerisinde bocalayıp durmaktadır. İşletmeler de mevcut borç yükü altında ezilmekte, bu şartlar altında ayakta kalamayanlar kapanmaktadır. Her köşede ayakta kalamayan, kapanan İşletmeler, işsizlikten kıvranan insanlar görebilirsiniz.
Vatandaş borç batağına girmiş durumda. Kredi Kartı borcu ve Tüketici kredisi borcunu kapatabilmek için yine Tüketici kredisi alma yoluna gidiyor veya Kredi Kartına taksitle borçlanma yolunu seçiyor. Yani borcu borçla kapatmaya çalıştıkça borç katlanarak büyüyor.
Vatandaşın borçlanmasından faydalanan bazı Tefeciler; Kredi Kartına taksitlendirme ile sıcak para temin eden aracı kurumlar olmuş. Örnek olarak; Tefecilik yapan bir Kuyumcuya gidiyorsunuz altın satışı yapmış gibi Kredi Kartına 9 taksitle sizden 1000 TL para çekiyor. Altın ve pırlantanın KDV’si yok. Kuyumcu sizden % 10 kesinti yaparak size 900 TL peşin parayı veriyor. Siz de gidiyorsunuz birikmiş borcunuzu yatırıyorsunuz. Kredi Kartı aylık ödemesi geldiği zaman her ay harcamalarınıza ilave olarak 111 TL daha ödemek zorundasınız. Bu uygulamayı normal borçlu vatandaş yaptığı gibi bir işletme sahibi de sıcak paraya ihtiyaç duyduğu zaman yapabiliyor. Çekilen miktar da vatandaşın ihtiyacına göre 1000 TL, 10.000 TL, 20.000 TL veya daha fazla olabiliyor. Böylece bu tefecilik düzeni sürüp gidiyor. Yanlış ekonomik uygulamaların cezasını da vatandaş çekiyor, vatandaş soyuluyor.
Vatandaş Bankadan kredi alıyor, işsiz kalıyor veya işleri kötüye gidiyor ödeyemiyor. Bankalar da batık kredilerle kendisi uğraşmıyor. Tahsilatının mümkün olmadığını gördüğü kredileri % 40 – 60 düşük fiyatı karşılığında mafya usulü çalışan vade tahsilat kurumlarına devrediyor. Bu kurumlar da icra ve baskı yolu ile bu borçları; vatandaşın evini, arabasını ve mal varlığını satarak tahsil ediyor. Böylece vatandaş büyük zorluklar yaşıyor.
Türkiye ekonomisi iyi yolda diyen birisi çıksın da kapanan işletmeleri, borç batağında yüzen insanları, işsizliği ve sokaklarda dilenen insanların halini izah etsin. Bunun yanında 2003 yılında Türkiye’de 6 adet Dolar Milyarderi varken, bugün Japonya’dan bile fazla sayıda 50 kadar Dolar Milyarderi olma durumunu, yaratılan bu uçurumun nereye gideceğini izah etsin.
Devletin imkanlarından faydalanarak, Türk Milletinin sırtından zengin olan bu yandaş grubun, mevcut birikimlerini üretken yatırıma dönüştürmesi, işsizliğe çare bulmak için çaba sarf etmesi ve ülke kalkınmasına katkı sağlamasını beklemek bu milletin hakkıdır. Milletin geleceği olan kaynakları kullanarak kolay para kazanmak varken, üretime yönelmeyi hiç düşünürler mi?
Fabrikalar, Maden yatakları, Topraklar, Limanlar, Dereler, Ormanlar, Yaylalar para edecek ne varsa satılıyor, talan ediliyor, gelecek nesillerin imkanları yok ediliyor. Görmüyor musunuz?