- Kategori
- Şiir
Vazgeçersem

kaç kez kayıptın bende
kaç kez öldürdüm seni dilimle
kaç kez yeniden doğdun yine
ağrın çokçaydı her seferinde
bir kurşun sende ise / diğeri bende
tükenip düştüm her seferinde
yalan dilinden doğdu
gün ortası karanlığım
bilinmez / çıkmaz yollara sürdü âvâre
yol yarıyken dönen sen oldun
hep geriye / geriye
hep senin elinde söndü, yanan meşâle
nefesime taze baharken
indi güzün birden / safran sarısı tende
sen mağrur / maskeli yüzlü
ben, sana hep mecbur / çatallı dilli
derin vadiler
karmaşık kuytularda salındın hep
yolun sonunu getiremedin bir türlü
bir hiçlik yangının sisi vardı aramızda
bir yontu taşını kanırtır gibi
yüreğimin üstünde durmadan
gidip geldi bir el silueti
bir robot gibi, her seferinde aklım
iner soğuk taş merdivenlerini
güneşsiz zindan kapısını aralardı tevekkülle elim
son yaşadığımdır bu zulüm
siren çınlamalarında şimdi kulağım
göz gez arpacık / tetikte parmağım
dağılacak sis, ahdım olsun
yabancıyız bundan sonra
haketmeyen için / bir daha asla
içimin canından vazgeçmeyeceğim
geçersem / zehir zıkkım olsun yarınlarım bana...
9 Nisan 2009
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.