Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Ve Ustaların Aşk için yazdıkları.

Ve Ustaların Aşk için yazdıkları.
 

Aşk kadınları yorar da erkekleri etkilemez mi sanıyorsunuz? Seven bir erkek neler hisseder, nasıl titrer üzerine aşkının? Nasıl özler onu ve hangi sözcüklerle dile getirir özlemini? Nasıl korkar onu incitmekten, yitirmekten? Ve hele, nasıl kıskanır onu herkeslerden? Ve gerçekten yitirdiğinde onu, nasıl içine ağlar, seven bir erkek bilir misiniz? Ben biliyorum tabi, hem de her türlüsünü. Ama bakın ustalar neler söylemiş, aşkın halleri için, birlikte okuyalım mı?

BERTOLT BRECHT: (1898 -1956) Şair, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve kuramcısı. Epik tiyatronun öncüsü. Cesaret Ana, Sezua'nın iyi insanı, Kafkas tebeşir dairesi, Üç kuruşluk opera ve sayısız eserin yaratıcısı.

SORULAR

Yaz bana, ne giydiğini! Sıcak mı bari?
Yaz bana, nerde yattığını! Yerin yumuşak mı?
Yaz bana, nasıl göründüğünü, eskisi gibi mi?
Yaz bana, neyin eksik! Acaba elim mi?

Yaz bana, nasılsın! Koruyorlar mı seni?
Yaz bana, ne halt ediyorlar! Cesaretin yeter mi?
Yaz bana, ne yapıyorsun! İyi şeyler de var mı?
Yaz bana, ne düşünüyorsun! Acaba beni mi?

Tabi ancak sorularım var sana!
Ve bilirim cevapların nasıl olacağını da!
Yorulsan bir şey taşıyamam sana.

Acıksan getiremem sana yiyecek bir şey.
Nerdeyse silinip gitmiş gibi olurum dünyadan böyle.
Hiç yokmuş, seni unutmuş gibi sanki.

 

SONE NO. 19

Bir şeyi istemiyorum yalnız: Benden kaçmanı
Dinlemek istiyorum seni, sadece yakınsan bile
Sağır da olsan çünkü, söylediklerin gerekirdi bana
Ve dilsiz olsan gördüklerin

Ve kör bile olsaydın, yine de görmek isterdim seni
Bekçim gibi yanımsıra gelirdin:
Yarısına bile gelmedik daha upuzun yolun
Nasıl bir karanlık içindeyiz hala düşün!

Diyemezsin 'Yaralıyım beni bırak'
'Herhangi bir yerde' diyemezsin, varolan yalnızca 'burası'

Görev bitmez, devredilir ancak

Bilirsin: Özgür değildir, gereksinilen kimse
Benimse gereksinimim var sana, şöyle ya da böyle
Ben diyorum ben ve diyebilirim biz de.

T: Kerem Çalışkan / Kaynak yayınları

 

 

 

 

PABLO NERUDA: (1904-1973) Şili'li ünlü yazar ve diplomat. 1953 Lenin Barış ödülü ve 1971 Nobel edebiyat ödülü sahibi.

ANLAYASIN DİYE BENİ

Anlayasın diye beni
sözlerim
incelir arasıra
kumsallarda martıların izleri gibi.

Gerdanlık, esrik çıngırak
üzümler gibi tatlı ellerin için.

Öylece tırmanırlar nemli duvarlara.
Bu kanlı oyunun sensin suçlusu.

İşte kaçışıyorlar karanlık inimden.
Sen hepsiyle dolusun, seninle dolu hepsi.

Senden önce sardılar yerleştiğim ıssızlığı
ve benim hüznüme alıştılar, sana değil.

Desinler isterim şimdi sana demek istediğimi
anlayasın diye onları beni anladığın gibi.

Bir bunaltı rüzgarı sürüklüyor onları yine.
Düş kasırgaları deviriyor ikide bir.
Başka şeyler duyuyorsun acılı sesimde.
Eski ağızlar ağıtı, eski işkenceler kanı.

Sev beni dost. Bırakma beni. İzle beni.
İzle, beni dost, bu bunaltı dalgasında.

Ama aşkının rengine bürünüyor sözlerim.
ve saıyorsun hepsini, sarıyorsun hepsini.

Bir kocaman gerdanlık yapıyorum hepsinden
üzümler gibi tatlı, beyaz ellerin için.

 

 

SEVİYORUM SUSMANI

Seviyorum susmanı, yokluk gibidir çünkü,
sesim sana varmadan işitiyorsun beni.
Havalanıyor gibi gözlerin yerlerinden.
ve sanki bir öpüşle kapanmış ağzın yeni.

Benim ruhumla dolu bütün nesneler gibi
yine benim ruhumla yükselirsin her şeyden.
Ruhuma benziyorsun, düş kelebeğim benim,
karasevda sözüne benziyorsun tıpkı sen.

Seviyorum susmanı, uzaklık gibi çünkü.
Ve inler gibisin sen, kuğuran kelebeğim.
İşitiyorsun beni sesim sana varmadan:
Senin sesizliğinde ben de susayım derim.

Seninle konuşayım o senin yüzük gibi
yalın sessizliğinde, o lamba gibi parlak.
Gece gibisin sen de sessiz, yıldız içinde.
Sessizliğin bir küçük yıldızdır senin, uzak.

Seviyorum susmanı, yokluk gibidir çünkü.
Uzaktır, acılıdır ölüp gitmiş gibi sen.
Yeter o zaman bir söz, bir gülümseyiş bile.
Sevinirim, başka şey yok öyle sevindiren.

T.Said Maden / Cem yayınevi

 

 

 

 

ANDREA FRENAUD :(1907 - ) On sekiz yaşında Paris'e yerleşti. Daha sonralar Polonyada okutmanlık yaptı.Tutsak düştüğü ikinci dünya savaşında, Direniş hareketine katıldı. Şiirlerinde insani çıkış ön plandadır, umutsuz da olsa.

BÖYLEDİR BU HAYAT

- Dokunulmayan, kırmızı şaraptır.
- Hoşunuza gidecek, kandır.
- Kötü olmayan çocuktur.
- Size bakmayan, gerçektir.
- Size dokunmayan, hayatınızdır.
- Sizi incitmeyen, aşktır.

T.Muzaffer Uyguner / Milliyet Şiir

 

CANIMIN İÇİ

Karım benim, biçili kumaşım,
Sebzeliklerde uyanan talı çekirdek,
Yakın yerlerim, bahçem, gür ve bakımlı,
Şunu yaptığım, şunu dediğim, hem utanmadan;
İsteklerini içine gömdüğüm kedi,
Çobanaldatanlar geçidi.

Şen dulum, kurtlu petek;
Ellerim için; midem için somun.
Ve bütün yollarımın üstünde
Bin yıllık kinimi pişiren mavi ateş;
Gecemi dolduran içki şişesi,
Bez, silmek için şu hayatımı,
Su, kirlenmeden yunduğum.

Esmer ol, beyaz ol, n'olursan ol canımın içi
Sadece bir renk olurduk biliyor musum
Sadece bir güneş bir ay her şeye karşı
Biz ikimiz çağlar boyunca

Seni, bir gün seni tanısaydım
Ve sen var olsaydın elbet.

T.Cemal Süreya / Milliyet Şiir

 

 

JACQUES PREVERT (1900-1977)

Eh, kambersiz düğün olmaz derler ya. Benim olmazsa olmazlarımdan Jacques Prevert önceleri Gerçeküstü akımın üyelerindendi. Özgürlük, mutluluk, adalet temalarını işlemeye, başlayıp gerçeküstücülükten ayrıldıktan sonra da ülkesinin en yaygın şiirini ortaya çıkardı. Ve Prevert Aşk için bakın neler söylüyor.

 

Aşk
Öyle keskin
Öyle İnce
Öyle Umutsuz
Aşk
Gün gibi güzel
Hava gibi de kötü
Kötü havada
Aşk öyle gerçek
Aşk öyle güzel
Öyle mutlu
Öyle sevinçli
Öyle iğneleyici
Karanlıkta korkudan titreyen bir çocuk gibi
Rahat bir adam gibi gecenin ortasında
Öyle kendine güvenli
Başkalarını korkutan
Konuşturan
Solduran aşk
Gözetlenmiş aşk
Gözetliyorduk onları çünkü
Dehlenmiş yaralanmış ayaklar altına alınmış tüketilmiş
hiçe sayılmış unutulmuş aşk
Dehledik yaraladık ayaklar altına aldık tükettik
hiçe saydık unuttuk aşkı çünkü
Aşk tümünden
Gene öyle diri
güneşli hepten
Senin aşkın
Benim aşkım
Bir vakitlerin aşkı
Hep yeni olan hani
Hiç değişmeyen
Bitki denli gerçek
Kuş denli titrek
Yaz denli sıcak yaz denli diri
Gidebilirdik ikimiz
Gelebilirdik
Unutabilirdik
Uyuyabilirdik sonra
Uyanabilirdik acınabilirdik yaşlanabilirdik
Uyuyabilirdik gene
Düşleyebilirdik ölümü
Uyanabilirdi,k gülümseyebilirdik gülebilirdik
Gençl
eşebilirdik de
Orda kalsın aşkımız
Keçi gibi inatçı
İstek gibi oynak
Bellek gibi zorba
Üzüntüler gibi budala
Anı gibi tatlı
Mermer gibi soğuk
Gün gibi güzel
Çocuk gibi çıtkırıldım
Gülümseyerek bakıyor
Bize söylüyor bir şey demeksizin
Titreye titreye dinliyorum
Sesleniyorum sonra
Senin için
Benim için
Yalvarırım sana
Senin için benim için bütün sevişenler için
Bütün sevişmişler için
Evet aşka sesleniyorum
Senin için benim için
Tanımadıklarım için
Kal orda
Kımıldama
Gitme
Sevişen bizler
Unuttuk seni
Sen unutma bizi
Senden başka nemniz kalmıştı
Bırakma bizi soğumayalım
Çok daha ötelerde
Nerde olursa
Anımsat bize yaşadığımızı
Çok daha sonra bir korunun kuytusundan
Bellek ormanından
Fırla birden
Uzat bize elini
Kurtar bizi

T. Teoman Aktürel / Miiliyet Şiir

 

 

Hani başka söze gerek yok, derler ya; işte öyle bir şey bu şiir. Aşk'la kalın.

 








http://www.Antoloji.Com/enfal_torun

http://arsiv.sabah.com.tr/2006/05/21/yaz02-10-110.html












 

 





 

 

 

 



-

 

 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..