- Kategori
- Felsefe
Susmasını bilebilmek

Yerinde konuşmak ve dinlemesini bilmek
Desem ki size, hayatın en büyük sırlarından biridir, susmasını bilebilmek. Ve yine desem ki, aynı zamanda, başarının, mutluluğun anahtarıdır susmasını bilebilmek; bana ne kadar katılırsınız, inanın çok merak ediyorum.
Pek tabi, kendimizi, duygu ve düşüncelerimizi anlatmanın, insanlarla doğrudan iletişim kurabilmenin en etkili yoludur konuşmak. Hele, güzel konuşabilmek bir ayrıcalık olduğu gibi, güzel konuşan bir insanı dinlemek de büyük bir haz verir insana. Arkadaş ve dost sohbetlerinin birleştirici, temel öğesidir konuşmak. Ama bazen çok konuşuruz; istemeden ve belki de farkında olmadan. Daha çok kendimizi anlatırız, kendi sorunlarımız, dertlerimiz herkeslerden önce gelir. Karşımızdaki insanlar, eş, dost, akraba, arkadaş, her kim olursa olsun çoğu kez bize katlanmak zorunda kalırlar. Bir süre sonra bu insanlardan bir kısmı, önce hafiften bizden uzaklaşırlar, sonra belki de birer ikişer hayatımızdan çıkıp giderler..
Oysa ne büyük bir erdemdir, susabilmek; çok ve manasız konuşmalardan kaçınıp, tam yerinde ve zamanında, kısa, öz konuşabilmek. Kendini, duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde anlatabilmek, karşızdaki insana da söz hakkı tanıyabilmek. Pythagoras, " ya susmak, yahut sükuttan daha kıymetli şeyler söylemek lazımdır" demiş. Yani boş konuşmamalıyız, söylediklerimizin bir anlamı olmalı, işe yaramalı konuşmamız. Ve tabi, o boş ve manasız konuşmalarda ağzımızdan çıkan sözler, bazen, incitici, kırıcı hatta yıkıcı da olabilir. İstemeden de olsa, birilerini üzebilir ve hayatını alt üst edebiliriz. Daha da kötüsü, kendimizi de yanlış tanıtmış yanlış anlatmış oluruz. İnsanlar bizi gerçek kimliğimizle, karakterimizle tanıyamamış olurlar. Kendimize ve başkalarına zarar verecek konuşmalardan kaçnmalıyız. " Söylemediğim şeylerin hiç biri bana zarar vermedi" diye buyurmuş, Calvin Coloridge.
Bazen de insanlar sizin konuşmanızı isterler, beklerler. Sizin desteğinize, görüşlerinize belki de hakemliğinize ihtiyaçları olabilir. Gözlerinizin içine bakar ve adeta yalvarırlar; hadi konuş, anlat artık demek isterler, ve biz susarız. " İki şey insanı çileden çıkarır; söylenecek yerde ağız açmamak, susulacak yerde lakırdı etmek" demiş, Sadi. Ve Eflatun aynı doğrultuda, " bilirken susmak bilmezken söylemek kadar çirkindir" diye düşüncelerini belirtmiş.
Ya üstüne vazife olmadığı halde konuşan, hem de bilir bilmez konuşan, manasız, saçma konuşmaları ile insanları yoran, bulunduğu ortamı geren insanlar için ne demeli? Eh, onun yanıtı da HZ. Ali' den; " senden soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar söylemekten hayırlıdır."
Sophokles ise, herhangi bir ayırım yapmadan biraz da muzip bir şekilde bütün kadınlar için deyivermiş işte. " susmak kadınlar için bir lükstür."
Hz. Süleyman'ın o çok bilinen " söz gümüş ise sukut altındır." deyişine sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed de " susmak huyların efendisidir, susan kurtulmuştur." sözleriyle ve yalın bir şekilde her zaman olduğu gibi en doğru yolu göstermiş.
Son olarak çok çarpıcı bir örnek, ünlü İspanyol şair ve oyun yazarı Federico Garcia Lorca' dan geliyor. " İçiniz kor gibi yanarken susmak acıların en beteridir.
"Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır./ Goethe