Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '08

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Venedik bir başka güzeldi...

Venedik bir başka güzeldi...
 

Venedik hakkında hep güzel sözler duyarız, uzaklarda sular içinde evleriyle rüya şehridir bizim için. Gidip görünce övgüleri hak ettiği gibi, daha da ötesi mutlaka bir süre kalınıp, streslerden arınılacak bir şehir olduğunu da düşündüm.

Bologna’dan rahat bir tren yolculuğu ile, Venedik(Venezia) şehrine ulaştık. Trenden indiğimiz andan itibaren sayısız turist ve yöresel satıcılardan oluşan topluluk içinde bulduk kendimizi. Sayısız turist derken bu benim gözlemimdi, sayısal olarak bazen bir günde 150 bini bulabildiğini de öğrendim sonradan. Yolumuza ilk çıkan hediyelik eşya satan dükkanlarını eşimin önerisi ile es geçtim, çünkü daha önce giden arkadaşlarımız şehrin içlerinde çok daha zengin ve özel çeşitlerin olduğunu söylemişler.

Bu arada havadan söz etmedim, hafif serin ve bulutlu Bologna şehrine göre, Venedik pırıl pırıl mavi göğü, denizden gelen hafif esintisi ve yumuşak havası ile kendinizi iyi hissetmenize neden oluyordu. Etrafta bakılacak, fotoğrafı çekilecek öyle çok şey vardı ki eşimle yürüyüş hızlarımız farklılaşınca belli bir yerde buluşmak üzere ayrıldık ve kendi başımıza gezdik. Kaybolma endişesi duymadık, hem telefonlarımızla iletişim sağlayabilecektik, hem de nasıl olsa tren garı tek buluşma noktamız olabilirdi.

Tren garından sonra oldukça büyük bir köprü ile merkeze doğru geçtik, beyaz mermerden yapılmış köprülerin yüzyıllar önce yapılmış olması, tarihle iç içe olma duygusunu veriyordu insana Bologna da nasıl her bina da heykellerle süsleme varsa, Venedik dede evler heykel veya figürlerle süslenmişti ve neredeyse her evin dış cephelerinde çiçekler salınıyordu. Hatta bazı yerlerde dantel süslemelerde vardı. Mavi, yeşil ve beyaz şehrin ana renkleri olmakla birlikte pembe, kırmızı ve mor renkli çiçeklerle her an bir tabloya bakıyor gibiydik.

Aslında gitmeden önce büyük kanal boyunca dolaşabilen araçlarla gezmenin iyi bir yol olduğunu duymuştuk, ama yürüyerek her yeri görmek bizi daha çok mutlu etti. Geniş bir sokak da yürürken, birden dört kişinin yan yana zor durabileceği bir sokağa çıkıp, ardından bir köprü, ardından yine geniş bir sokak ve meydan görebilmek olanaklıydı. Hediyelik eşya dükkanları, pizza dükkanları , cafeler ve şekerleme-tatlı dükkanları yine sokakların vazgeçilmezleri.

Gittiğim her yerden değişik hediyelikler almayı çok severim ama Venedik bu yönden bambaşka idi. Maskeler, cam işi takılar, tahta takılar ve süs eşyaları, Venedik manzarası ile süslü giysiler çantalar hepsi ayrı güzellikteydi. Çeşit ve güzellikleri fiyatları ile de pareleldi. Gerçekten iyi şeyler almak isterseniz ciddi paralar harcamak zorunda kalabilirsiniz. Özellikle Venedik ile simgeleşmiş maskeler binlerce çeşitte ve fiyattaydı. Açıkcası ben maskelerle pek ilgilenmedim, ama hikayelerini de merak ettim. Maske takma geleneği 13.yy lara değin uzanıyormuş, ilk zamanlar düklerin ve yargıçların halkın arasına katılıp doğrudan bilgi almak istemesi için kullanılırken, sonraları kadınlar tarafından benimsenmiş. Hatta bir dönem çok farklı amaçlarla kullanıldığı için yasaklanmış. Günümüzde ise her yıl tekrarlanan karnaval da herkes tarafından takılıyor, iki amaç taşıyormuş; birisi, sosyal sınıf farklılığını ortandan kaldırıp, herkesin eşit olduğu duygusunu vermek, ikincisi de karnaval ruhuna uyup kalıpların dışına çıkma arzusu. Bu anlamlarını bilmiyordum ama zengin görsellikleri karşısında keyif duydum. Ben bir çanta ve takı hastası olduğum için de illa ki, Venezia yazılı çantalardan ve cam takılardan aldım.

Görüp, gezerken tabi ki bir şeylerde atıştırdım. Hiçbir özelliği olmayan bir dilim pizza, nefis hazırlanmış bir dilim sandivic ve taze meyve yedim. Bunları özellikle yazdım, çünkü İtalya için pizza, spagetti ve risotto özellikli bilinir, ama açıkçası bizim mutfağımız da bu yemekleri biz de en az onlar kadar güzel yapabiliyoruz. Ama ince dilimler halinde ekmekler arasına hazırladıkları ezmeli sandiviçleri, tatlı hamur işleri bence daha çok övgüye değer özellikleri. Hamur işleri konusunda özellikle elmalı turta ve bademli kurabiyelerde çok başarılılar. Çarşıda bardak içinde kesilmiş meyve satışları da hoş bir ayrıntıydı. Tüm bu hediyelik eşya yiyecek dükkanları, Rialto köprüsü civarında pik yapıyor. Bu köprüden kanalın manzarası da başka güzel. Her yeri dolaştıktan sonra karşınıza çıkan San Makro meydanında da, tarih ve doğal güzellikleri görmek adına mutlu oluyorsunuz.

Bana bir gün yetmedi aslında, o kadar çok sokak -köprü geçmiş olduğum ve, sayısız kanal gördüğüm halde halen tam gezebildiğimi düşünmüyorum. Dönüş yolunda bir kanal kenarındaki cafe de oturup güzel bir kokteyl içtim, bu esnada keşke başka bir zamanda bir kaç gün Venedik’de kalabilsek diye düşündüm.

Pazar gecesi bitmeden, Venedik için yazacaklarım şimdilik bu kadar, aklıma gelen güzel ayrıntıları yine paylaşmak isterim.

Doğa koşulları zorladığı halde , tarihine yüzyıllar öncesindeki yapılarını koruyarak sahip çıkan, bu renkli şehrin varlığını bilmek ve görebilmek mutluluk hepimiz için. Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum, sevgilerimle

 
Toplam blog
: 196
: 6404
Kayıt tarihi
: 30.03.07
 
 

Uzman doktorum, kendimi bildim bileli çalışıyorum. Kendi adıma  yaşamdan beklentim, huzurlu ve ko..