Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '08

 
Kategori
Felsefe
 

Verdiğim...

Verdiğim...
 

Bir Frida sabahında, hayata geç kaldığını bilen öğretmen, aceleyle bağladı botlarını. Antre soğuktu. Kapının koluna dokunmak üzereyken durdu. Bir çağ yangını çıktı kafasının içinde… Yeşilin sonsuz tonları çığlıklar atarak tutuşuyor çığlıklar atarak simsiyah bulutlara dönüşüyordu. İlkaşkın lirik heyecanıyla söndürdü aklındaki acıların yangınını, bir söğütdalı anılarında filize durdu: Hayretin güzelliğe dönüşü, güzelliğinse sevdada ete kemiğe bürünüşüydü aşk... Belki de aşkın en acı zamanı, mutluluğa kavuştuğuna inandığın andı…

Çünkü: Birbirinin yarısı olan iki insan, o mutluluğun ardından, adına ayrılık dediğimiz, hayatın çığ düşen yollarına saptıklarında ve üzerinden karayıllar geçtiğinde, öksüz bir özlemle o mutluluğu hatırlıyor… Aşkın en mutlu zamanı, sevdiğinden çok uzaklarda, içinde yaşattığın aynı aşkla, en acı zamanına dönüşüyor…

Belki de Ak Merkezdeki akvaryumdur hayat… İnsanların içinde, bön bön birbirine dolaştığı…

Kapının kolunu çevirdi. Kapının kolu soğuktu, sokağa baktı göz ucuyla, sokaklar ıslaksoğuktu. Aşkın ikliminde, hazan oldu bir an, aşkın kutupları kurusoğuktu… Bütün yolları kapalıydı aşkın. Kapının dışında, kenarda durdu. Yakaları yağmura saplanan siyah kabanıyla, büyük bir çöp poşetine benziyordu. İçi tıklım tıklım dolu olan bir çöp poşetine… Biraz daha dursa, içinde geridönüşümü mümkün olan ne kadar duygu varsa, gecenin çocuklarında yağmalanacaktı, biraz daha dursa, kapıcı onu alıp, tıbbi atıklar konteynırına bırakacaktı…

Aşk… Mutluluğu hak ettiğine inandırırdı insanı… Oysa aşk ve hayat akil değildi.

Aşk… Kaybetmenin en mükemmel formülüydü…

Attı kendini sokağa… Tehlikeli bir çukur gibi attı… Kapının kolu soğuktu, sokaklar soğuktu, aşkın kutupları soğuktu…

Ucuz şarapların plastik tatları gibi oluyorum bazen. Issız evlerde kendi başlarına kalanlar bilir bunu. Yani birçoğunuz bilemezsiniz… Dehşet verici bir çelişkiyle, 5M Migrosların en kalabalık saatlerine benzer ıssız evler. Yiten bir sevgiliye, en güzel hediyeyi verebilmek için, dalgaların kıyısında, aşktan külçelerle yaptığımız… Birlikte, deniz kenarında bir ev hayali kurup, deniz kenarındaki o evde yalnız yaşadığınız… Her gece ölüme yattığınız yatağın, her sabah hayata dirildiğiniz mezar oluşu…

Aceleyle bağladı botlarını… Atarken kendini dışarı, ayakkabılığın üstünde unuttu ders notlarını… Bir kreşte çocuktu… Bir aşkta tohumdu... İnsana can, kılıca kandı verdiği...

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..