Vicdanî Red

Bundan 8 - 10 yıl kadar önce " vicdanî red " savunucularına şiddetle karşı çıkardım." Olur mu arkadaş öyle şey " derdim hep. " Vatan savunması kutsaldır! " derdim.Ama öyle değilmiş maalesef. Bu düşünceyi savunanların da bir bildiği varmış. Kimsenin evladının toprağa girmesine gönlüm razı olmaz elbette ama bakıyorum da hani türkü sözünde olduğu gibi "Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir " durumu hakîm Türkiye' de. Ben ister miyim zengini de fakirin de Türk Askerinin de Kürt Annenin askerlik yapan gencecik evladının da toprağa girmesini kanının dökülmesini ama eğer bir bedel ödenecek ise bazı kansızların yüzünden de bu bedel illâ ki kanla olacak ise bu da her kesimden her zümreden insanla olmalıdır. Dün 13 kınalı kuzu tabir-î caiz ise 13 süt kuzusu kansızların kanlı pususu sonucu hayata veda ettiler. Şehadet mertebesine yükseldiler. Rabbim bu mübarek günde şehadetrlerini kabul etsin inşaallah ama kabullenemiyorum. Her kanlı baskının ardından yapılan o saçma sapan açıklamaları kabullenemiyorum." Terör bitecek, kökünü kurutacağız, bir avuç çapulcu... " vs. vs. Bunlardan gına geldi artık.bakıyorum da bir avuç çapulcu dedikleri kansızlar bir tabur Mehmetçiğe ateş yağdırabiliyorlar. Hani bizim "heronlar", hani bizim F-16'lar nerdeler? Kimse kaç kansız var orada tespit edememişler mi? bu ne saçmalıktır. 

Benim oğlum bu şekilde bedel ödemeyecek. Ben oğluma vatanı için bu şekilde bedel ödettirmeyeceğim, kim ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin bu günden sonra sonuna kadar "Vicdanî Redciyim". Bununla ilgili hangi kurum, kuruluş ya da yargı organı hakkımda ne karar verirse versin kararımdan vazgeçmeyeceğim. Üstad Nazım'ın dediği gibi " Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" ama burada sadece ben ve sen kısmı bize atıfta bulunuyor. Bir türlü " Biz " kısmınıu hayata geçiremedik. Bir avuç çapulcuyu dağda da şehirde de sindiremeyen devlet yetkililerine son bir diyeceğim var: 

"Dört yaşındaki oğlumu bu saçma sapan şartlar devam ettiği sürece askere göndermeyeceğim"