Vuvuzela'dan Del Bosque çıktı.

2010 Güney Afrika Dünya Kupasında, İspanya-Hollanda arasında oynanmakta olan final maçının devre arasında başladık yazmaya bu kez. Bunca seyrettiği maçtan sonra müthiş bir final seyretmeye hazırlananlar, Dünya kupasını unutulmaz bir maçla hatırlamak isteyenlerin aklında kalan pek bir şey olmayacağa benzer gidişat. Maçta futboldan başka her şey var.

Kupanın sahibi olmak için futbolcuların içine girdikleri stres ve neredeyse bir aydır Afrika’da olmanın verdiği sıkıntı oyuna aynen yansıyor. Tekmenin bini bir para, yakışmıyor. İlk 25 dakika, 5 sarı kart, neredeyse 20 faul. Sıkıntılı bir maç. Herkes için.

Kupayı kazanmanın gururu ve tarihe geçecek olmak bir yana bir de halkın kahramanı olup, coşkuyla, krallar gibi karşılanmanın hayali, zor bir akşam geçirtiyor sahadakilere.

Hani basketbolde ya alan markajı yaparsınız, ya adam. Burada şimdi her ikisi de. Kimse kimseye nefes aldırmıyor ve fauller çok sert, kasıtlı. Ayak kırmacasına. Taktik anlayışını çözmek mümkün değil. Santra cıvarında her an, her iki takımdan yedişer futbolcul pozisyonu, görmek abartı sayılmaz. Kaleciler topu elle başlatamıyorlar. Çünkü bekler bile markajda!.

Bu gidişle takımların maçı 11 kişiyle tamamlamaları pek mümkün gözükmüyor. İspanyolların sertliğine, Hollandalılar da aynen cevap vermeye başladı. Maçın en göze batan oyuncuları Puyol ve 36 yaşındaki Robben olarak göze çarpıyor. İki takım da birbirlerine üstünlük kuramıyor, gol nasıl olacak bilinmiyor!..

İkinci devre başladı... Sarı kartlar devam ediyor. 90 dakikanın berabere bitmesinden başka bir skorun ortaya çıkması zor. Şayet İspanya bir gol atarsa, bu defansla kupayı alabilir ama kimle, nasıl belli değil. Pozisyona giremiyorlar. Umutlar duran toplarda…. Kitlenen oyunu İspanya defansının bir anlık hatasından yaralanan Robben golle bozabilirdi ama Casillas, 62 dakikada, topu son anda ayakları ile çıkardı.

İkinci yarı, ilk yarıya göre biraz daha maça benzemeye başladı. Kartlar devam etse de şimdilik atılan yok. Kameralar sık sık Del Bosque’yi gösterdikçe, Dünyanın bu en yumuşak ve babacan T.Direktörüne Yeniköy lakabı takılıp da, sezon bitmeden Beşiktaş’tan memleketine postalanışı hatırlıyorum. Bir de ardından, katır yükü ile tazminat ödenmişti. Yerine de Rıza Çalımbay getirirlmişti!... Hay Allahım…

Dakika 75… Finalde gol yok ama oyuncular bu amansız mücadeleden yorulmaya başladı.. Hata yapan kaybeder… İspanya daha fazla gelmeye başladı. Hollanda işi kontrataklara bırakmış gibi. İngiliz hakem kötü niyetli futbolcuların fazlalığı nedeniyle zorlanıyor. O da artık her an hata yapabilir.

82. dakika Robben yine defansatan sıyrıldı. Casillas, ayaklarından almayı başardı. Robben’e itirazdan sarı kart. Robben gol atamıyor ama etkili pozisyonlar yaratıyor, yaşından beklenenin fazlasını veriyor.

3 dakikalık uzatma da oynandı ve 93 dakikalık maç, beklendiği gibi golsüz sona erdi. Şimdi maçın uzatma bölümü oynanacak. Her iki tarafın da tek yumrukluk canı var. Yenilen bir gole karşı tarafın cevap vermesi bu saatten sonra pek mümkün gözükmüyor. Beraberlik bozulacak gibi değil, İşi penaltılar çözecek galiba ama şayet gol atan olursa, bu İspanya olacak gibi. Hollanda biraz daha fazla yorgun bir görüntü vermeye başladı.

Uzatma dakikaları başladı. Artık takımların gardı düşmeye, hatalar çoğalmaya başladı. Bu kez de Hollanda kalecisi bir golü ayaklarıyla çıkardı.

Birinci uzatma devresi sona erdi. Sonuç sıfıra sıfır. İspanya’nın daha diri olduğu gözleniyor.

İkinci uzatma bölümünde de gol olacak gibi gözükmüyor. Futbolun ilahları, cezayı, penaltı atışlarına kesmeye kararlı sanki…

Beklenen oluyor. Hollanda’dan Heigitia, çift sarı karttan oyundan çıkarılıyor. Dakika 110. Hollanda 10 kişi. İspanya daha fazla yüklenecek. Bir sarı kart da Van der Wial’a. Hollanda zorlanmaya başladı. Kalan 10 dakikayı geçiştirmeye bakıyor.

Ve bitime 4 dakika kala İspanya, geliyorum diyen golü İniesta ile göstere göstere atıyor.

İspanya 1, Hollanda 0. Yeniköy kasabı havalarda. Kariyerine bir de Dünya Kupası eklemek üzere…İspanya, Avrupa kupasından sonra bu kez de tarihinde ilk defa Dünya Kupasını almaya çok yakın. Bu müthiş başarı için sadece saniyeler kaldı.

Ve maç da, G.Afrika’da bitti. İSPANYA İtalya’nın, Fransa’nın gruplarından bile çıkamadığı, Arjantin ve Brezilya’nın hayal kırıklığı yaratıp, yarı finalde elendiği 2010 DÜNYA KUPA’NIN ŞAMPİYONU.

Şampiyon olmak için ne gerekiyorsa onu yaptılari nasıl oynanması gerekiyorsa, öyle oynadılar.

Ülkesinin takımı eleme grubundan çıkamamış bir Türk olarak tek tesellim şampiyonun bizim eleme grubundan çıkmış olmasıdır. İspanya’ya tebrikler.