- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Ya grip ya da nezle olmamak için

Uluslararası Araştırma Merkezinin “Bin Yıl Projesi”nin bu yılki raporunda verilen rakamlar oldukça ürkütücü ve düşündürücü. Enerji ve gıda fiyatlarındaki artış, iklim değişikliği, su sorunu, şiddet, savaşlar ve istikrarsızlık insanlığı tehdit eden ve çözüm bekleyen devasa sorunlar olarak karar vericileri beklemektedir.
İlgili raporda, insanlığı tehdit eden sorunlar karşısında hükümetlerin yetersiz kalması ve yeterli önlemlerin zamanında alınmaması yüzünden önümüzdeki on yıllar içinde çölleşme, susuzluk, küresel ısınma, insan hareketliliğinin artması, sosyal istikrarsızlık ve şiddete karşı güçsüzleşme gibi kriterler sonucu “2.7 milyar insanın silahlı çatışma, 1.2 milyar insanın ise siyasi istikrarsızlık riski” ile karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapılmaktadır.
Küresel bazda oluşabilecek bir istikrarsızlıkta Türkiye’nin uzak kalabileceğini düşünmek mümkün değildir. Çünkü bunun örnekleri görülmüş, yaşanmıştır.
ABD veya AB öksürse bizim gibi gelişmekte olan ve ekonomisi sorunlu ülkeler “ya grip ya da nezle” olmakta gecikmezler.
Gecikmezler çünkü borsadan tutunda, para akışına, ekonomik kararlara ve uygulamalara, tarım politikasına, ekonomik sübvansiyonlara, destekleme primlerine, memura ve işçiye ödenecek ücretlere, çiftçinin yetiştireceği ürüne, ürün alım fiyatlarının açıklanmasına varıncaya kadar bu ülkeler ağa babaların vereceği kararlara uymak durumundadırlar.
Uymazlarsa ne olur? İşte orasını hiç düşünmemek ve denileni harfiyen yerine getirmek gerekir.Aksi halde adamları kızdırdınızmı bir daha onlardan destek(!) görmeniz hayal olur.
Yukarda dile getirilen Uluslar arası Araştırma Merkezi öngörülerinin kısmende olsa asgari düzeye çekilmesi, vatandaşlarının olası olumsuz gelişmelerden daha az etkilenmesi için, kimi ülkeler daha şimdiden bilim adamlarını bu yönde çalışma yapmaları için yönlendirmekte, önlemleri almaya çalışmaktadırlar.
Bu tür olabilecek felaketlere karşı, zamanında alınacak önlemlerin bir çok canlı yaşamını kurtarabileceği bilinmektedir.
Meydana gelebilecek ısı artışının olumsuz sonuçlarını aza indirgemek, kuraklık sonrası gıda sıkıntısını insanların birbirlerini kuyruklarda çiğnemeden, ötelemeden giderebilmelerini, hatta olası gıda kuyruklarının oluşmaması için önlemleri almak, enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlara, oluşabilecek istikrarsızlıklara meydan vermemek için önlemler alınmaya çalışılmakta, siyasiler ve bilim adamları bu yönde kafa yormaktadırlar.
Tüm bunların yanı sıra benim ülkemde bu yönde neler yapılmaktadır? Nasıl önlemler alınmaktadır? Olası sıkıntılara karşı alınacak öngörüler ve tedbirler nelerdir? Kamuoyu ile paylaşılması gerekir, halka anlatılması ve halkın alacağı tedbirlerin izah edilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Aksi durumda kısa süreli devam eden pirinç sıkıntısının daha da kapsamlısını yaşamamak içten bile olmayacaktır.
Tüm bu yazdıklarım karamsar bir tablo çizmektedir.Böyle düşünülebilir.Bunun bilincindeyim.
Ancak oluşabilecek karamsar tablonun insanımıza zarar vermesini zamanında alınacak önlemlerle bertaraf etmek için, ilgililerce önlem alınmasını ve bu yönde ulusal bir politika üretmelerini istemek, vatanını ve içinde yaşadığı toplumu seven bir vatandaş olarak hem hakkım hemde görevim olduğunu düşünüyorum.