Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadınlarımız yaklaşımımız bu olmamalı

Kadınlarımız yaklaşımımız bu olmamalı
 

Atlas dergisi yazarı Kemal Tayfur günümüz Türkmenistan’ında kurulan Aşkabat’tan, çevre köy ve kasabalardan, komşu ülkelerden gelen insanların oluşturduğu “Çöl Pazarı”ndan bahseder, ”Sultan ve Vezir” adlı makalesinde. Ve derki “Çöl pazarı’nda göze batan şey ise satıcıların çoğunluğunun kadın olması. Erkekler, kadınların arkasında miskin miskin oturuyor. Türkmen kadını kaderine kendisi yön veriyor. Onun bu etkinliği, bozkır geleneğinin, göçebe geçmişin yüz ağartan ve bence en çok sahip çıkılması gereken mirası.”

Fevziye Abdullah Tansel “Kurtuluş Savaşı’nda Kadın Askerlerimiz” adlı eserinde, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’nun dört bir yanında, cephe gerisinde ve hatta bizzat cephede mücadele veren, cephedeki askerlerimize lojistik destek sağlayan onlarca yiğit kadınımızdan, anamızdan, ninemizden bahseder.

Türk Milleti’nin geçmişi araştırıldığında canını siper eden binlerce kadının varlığı, fazla bir araştırmaya gerek kalmadan dikkati çeker.

Tıpkı Kastamonu Seydiler’li Şerife Bacı’lar gibi.

Tıpkı Tarsus’lu Kara Fatma’lar gibi.

Tıpkı Kocasını Balkan Harbi’nde kaybeden ve Yunan’ın İzmir’e girmesi ile birlikte iki oğluyla Aydın’a çekilip mücadele eden ve bir oğlunuda burada şehit veren Ayşe Hanım gibi.

Ve ve daha niceleri. Saymakla bitmez. Anlatmakla tükenmez.

Ünlü Şair Nazım Hikmet’in dediği gibi:

“…Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan…”

Bugün Anadolu’nun dört bir yanında şehirlerde, kasabalarda kurulan Pazarlar dolaşıldığında, ilk göze çarpan, pazarlarda kadınlarımızın tezgah açtığı ve tarlasında yetiştirdiği ürünlerini, hayvanlarından elde ettiği peynirini, yoğurdunu, sütünü satmaya çalıştığını görürsünüz.

Kırsalda, bozkırın orta yerinde, yakıcı güneşin acımasızca kavurduğu tarlalarda, bağlarda, bostanlarda, çapada, ırgatlıkta oğlu ile, kızı ile, kocası ile mücadele veren, aşına aş, işine iş, yaşamına güç katan kadınlarımızın sayısı hiçte azımsanmayacak kadar çoktur.

Sabahın 4’ünde, 5’inde uyanıp hayatın hayhuyuna karışan, karda, kışta, yağmurda, çamurda üşenmeden mücadele veren kadınlarımız ise köylerimizin geleceğini bir nakış bir oya gibi işlemektedirler.

Türk Milleti’nin tarih sahnesinde yerini almasıyla birlikte, bugüne kadar Türk Milleti’nin varlığının devamında mücadele eden, her an eşinin yanında yer alan analarımız, bacılarımız, ninelerimizin varlığını görmemek mümkün değildir.

Tüm bu gerçeklere rağmen, bugün Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde, kadına bakış açımız ve hükmetme isteğimiz maalesef hayatın gerçekleri ile uyuşmamaktadır.

Yaşam ve var olma mücadelesinde, ç alışma koşullarında kadınlarımızın bugün erkeklerden farkı nedir? Onlarda çalışıp çabalayarak aile bütçesine katkıda bulunmuyorlar mı?

Kadınlarımızın yaşam mücadelesinde erkeklerimizden farkı nedir o halde?

Neden kadınlarımızı, kızlarımızı dört duvar arasına saklamaya çalışırız?

Neden kadınlarımızın daima erkeğinden üç adım geride yürümesini isteriz?

Neden “saçı uzun aklı kısa” yakıştırması dilimizde düşmez?

Kimi yörelerimizde kızlarımızın okuyup aydınlanması neden benimsenmez?

Miras bölüşülmesinde neden kadınlarımıza yer verilmemeye çalışılır?

Giyimlerine kuşamlarına niçin karışır dururuz?

Nedenleri, niçinleri uzatmak, sorgulamak, cevap aramak ve o cevabı bulmak gerekmez mi?

Erkek çocuklarımızın sahip oldukları imkanları kimi yörelerimizde kız çocuklarından niçin esirgeriz acaba, hiç düşündünüz mü?

Yoksa onlara vereceğimiz rahat yaşam koşullarının “erkek egemenliği”ni tehdit edeceğinden mi korkarız?

Evet neden ve niçin bir genç kızımızın alıştığı yaşam biçimini sürdürmesi işimize gelmez. Onu hor görürüz. Yoksa etkimiz altında çıkmasını istemediğimiz, her dediğimizi sorgusuz sualsiz yapmasını istediğimiz kendi kızlarımızı da aydınlatmasından mı korkarız?

Sahi neden cevap verecek olan var mı?

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara