Ya siz?

http://hipnozvemutluluk.com/2014/12/ya-siz/ 

Muhteşem Akış kitabının yazarı, psikoloji Profesörü Mihaly Csikszentmihalyi diyor ki;

Kişinin bilincini özgürleştirmek için gereksinim duyduğu bilgi ya da bilgelik bir formülle özetlenemez ezberlenip uygulanamaz….Bilinç denetimi salt bilişsel bir beceri değildir duyguların ve iradenin işe koyulması gerekir nasıl yapılacağını bilmek yeterli değildir.

 

Bu yüzden, binlerce çeşit meditasyonlar, kuantumlar, mutluluk yaşam atölyeleri vs varken, insanların neden hala birşeyleri yakalayamadığını izah etmiyor mu?….Binlerce yıllık öğretiler, kadim bilgiler, uygulamalar özdeğişler, peygamberler, ermişler, yogiler, dadalar, gurular, belki yanıbaşımızda değiller ama, onların öğretileri yayınları hertarafımızı kuşattığı halde NEDİR EKSİK OLAN ? Bunca öğretiye rağmen bizi hala huzursuz ve mutsuz kılan?

Başkalarının yaptıklarını değerlendirip yorumlamakla sürekli olarak zihnimizi meşgul edip duruyoruz, hem de ne idüğü belirsiz önyargılar ve bize dayatılan şablonlarla. Bu ne biçim adam, bu nasıl kadın aman ne acayip bir tip….hiç hoşlanmam öyle insanlardan vs…

Çünkü böyle çok rahatız….koşulsuz ve düşüncesizce yargılar…çünkü böylesi çok kolay !

Kişileri olayları tahlil edip yorumlamaya nasılda istekliyiz…işin kötü tarafı  bunu zerre kadar kendimizi tanımadan bunu yapıyoruz bunu yapmak için de gene zerre kadar çaba harcamıyoruz….Bunu ışıldaksız bir tekneyle mercan adalarına doğru yapılan bir yolculuğa benzetiyorum….saf benliğimiz gerçek kişiliğimizi birazcık olsun tanımaya çalışmadan birazcık olsun anlamadan yaptığımız hayat yolculuğunda sonra da kalkıp “bu kayalıklara neden oturdum, zavallı ben” diye dövünüp duruyoruz. …

Sistem hatalı……

Param yokki……..

Nerden zaman bulacağımki?…….

Annem izin vermiyor…….

Babam istemiyor……

Müdürüm kızar…….

Karım istemez…..

Kocam filan feşmekan….

Hava da çok bulutlu……….

İyi de kardeşim hırsızın hiç mi suçu yok…

Tabiki çevremizi gözlemleyip anlamaya çalışacağız, tabiki kişileri kendi normlarımıza göre kendi ‘ hayatımız içinde sadece belli alanlara sokma  özgürlüğümüz var….Tabiki ağır fiziki rahatsızlıklar ve bedensel eksiklikler ayrı birşey, yada olağan üstü koşullar içerisinde bulunmak. Bombardımanla yerle bir olmuş hayatında hiç okul ve kitap görmemiş bir çocuğa ya da çöpleri karıştırarak bir küflü ekmek peşinde koşan muhtaç  birisine ”kardeşim kendini geliştirsene ” demeyi kastetmiyorum. Kaldıki insanlık, nice zorbalıklar yokluklar kıtlıklar ve felaketlerin üzerinden silindir gibi geçmesine rağmeni yeniden ayağa kalkıp önce yürümeye sonrada koşmaya başlamayı hep başarmıştır.  Benim burada dikkatinizi çekmek istediğim şey başka ”KENDİNİZ”

Israrla söylüyorum bunu söylemekten de vazgeçmiyeceğim: Hep bir yerlerden birşeylermi gelmesini beklemeliyiz…hep nerede olduğu belirsiz sihirli değneklerimi arayacağız beyhude….kendinizi bilmek, aydınlatmak, sahip olduğunuz o  muhteşem özelliklerinizi görmek ve hayata geçirmek gibi sorumluluğunuz hiç mi yok !?

Haydi geçin aynanın karşısına tüm filtrelerinizi bir an için atın çöpe… ve bakın kendinize o harika yapıta ve içindeki sonsuz güç ve bilgeliğe… bu muhteşem hayatı daha dolu daha mutlu yaşamak için sahip olduğunuz o muhteşem gücünüzü dökün saçın ortalığa, ….güzellikleri  ve iyilikleri….

Sağlık ve mutluluk dileklerimle,