Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yabancılaştık mı?

Yabancılaştık mı?
 

Yabancılaşmak


Farklılaştık mı? Uzaklaştık mı her şeyden, kendimizden, çevremizden, toplumdan? Yaşadığımız toplum içinde diğerleri ile bağlantımız, rabıtamız yok mu?, sağlıklı ilişki kuramıyor muyuz? Topluma uzantısı olmayan bireyler miyiz?

1-İçinde bulunduğumuz ve yaşadığımız olumsuz olaylara karşı koyamıyor muyuz? Karşı koyamadığımız için ezikliğin suçluluğunu mu duyuyoruz? Geleceğimizi, kendimiz değil, dış etkenlerin, yazgının, şansın ya da kurumların belirlediğini mi düşünüyoruz?, Olayların boyutları kendimizi çok mu aşıyor? Olayları regüle (düzenleme) etmekte zorlanıyor muyuz? Harekete mi geçemiyoruz? Güçsüz olma duygusunu mu yaşıyoruz?

2-Yaşamımızı, dolayısı ile yaşadıklarımızı, dünyaya gelişimizi anlamsız mı buluyoruz? Davranışlarımızı yönlendirecek değerlerden yoksun muyuz? Yaşamımız ve çevremize dair çoğu şeyi anlamlaştıramıyor muyuz? Genel olarak yaşamın amaçsız olduğunu mu düşünüyoruz?

3-Kendimizi hiçbir yere ve hiçbir kuruma ait hissetmiyor muyuz?, Kimseye karşı sorumluluğumuz yok mu?, Hayatımızı başkalarının koyduğu bazı kurallar sınırlamıyor mu? Hiçbir kuralı takmıyor muyuz? Kuralsızlık, anarşizm mi yaşıyoruz?

4-Toplumda kendimize uygun bir yer, bir iş bulamadık mı? Yaptığımız işler kendimizi tatmin etmiyor mu? Kendimizi marjinelleşmi hissediyoruz?

5- Sıkıcı ve bunaltıcı işlere zorlandığımızı hissediyor muyuz? Hapsolunmuşluk hissi yaşıyor muyuz?

Tüm bu sorulara %50’den fazla yanıtımız evet ise “yabancılaşma” yolundayız. İnsanların içinde yaşadıkları toplumsal dünyanın sorumluluğunu üzerlerine aldıkları toplum tipini “Aktif toplum” olarak tanımlayan Amital Etzioni, yabancılaşmayı, “kişinin dünya karşısındaki tepkisizliği” olarak tanımlamaktadır. Etzioni, yabancılaşmanın köklerini bireyin düşünce yapısında değil, toplumsal ve politik yapıda görür. Ona göre, yabancılaşma ve otantik olmama durumları birer eksikliktir, bu eksikliklerin” aktif toplum” tarafından karşılanması gereken insani ihtiyaçlarını dört maddede toplar;

1)Duygusal yakınlık ya da dayanışma, uyum ve sevgi ihtiyacı,

2)Tanınma ya da öz saygı, başarma, takdir görme ihtiyacı,

3)Kendinden önceki ve sonraki düşünceye uygunluk ya da oryantasyon  (yönlendirme, yön verme, kılavuzluk etme), tutarlılık, sentez anlam ya da bütünlük ihtiyacı,

4)Sık ve öngörülebilir ödüllendirmeleri mümkün kılan tekrar tekrar memnun edilme ihtiyacı.

Toplumlar, önüne geçilemeyecek derecede kadar sosyal bunalımlar, yıkımlara doğru hızla sürüklenmektedir. Yabancılaşma ile bilinçlilik ilintili iki kavramdır. Yabancılaşma sürecini yaşayan insanlar “yanlış bilinçlenme”den dolayı zarar görüyor ve acı çekiyorlar. Yanlış bilinçlendirme, İnsanın özünün, yaratıcılık ve etkinliğinin bastırılması ve işlevsiz hale sokulmasıdır.

Halkın büyük bir çoğunluğu, geçim sıkıntısı ile mücadele ederken çok zaman harcadığından, düşünmeye ve kendini geliştirmeye yönelik zaman ayıramıyor. Günümüzde, iletişim araçları toplumlarda çok büyük kitleler halinde yabancılaşmış ruhlar yaratıyor ve o ruhlar için anlık zevkler sağlıyor. Yabancılaşan bireyi aldatarak yaşadığı sefaleti ona unutturuyorlar ve reklam kurumları aracılığı ile üretilen yapay arzuları ve örnek tipleri çok daha fazla çalışmaya güdülüyorlar. Bunun sonucu olarak ta insan fazla çalıştığı oranda fazla yabancılaşıyor. Yabancılaşan o insanlar, bir takım kaçış olanakları içinde her aşaması para demek olan tüketime yöneliyor.

Marx, kapitalist toplum koşulları altında bir işçinin öteki işçilerle, emeğinin ürünleri ile hatta kendisi ile anlamlı bir ilişki içinde yaşamasının olanaksız olmasına “yabancılaşma” demişti.

Psikiyatri, yabancılaşmayı normalden sapma olarak işaret etmektedir. Çağdaş psikoloji ve sosyolojinin, kişinin kendisine, toplumsal, kültürel ve doğal çevresine karşı yabancılık duygusu hissetmesi, uyumunun, özellikle çevresi üzerindeki denetiminin azalması, bu denetim ve uyum azalmasının, giderek yalnızlığa ve çaresizliğine yol açması olarak gören yabancılaşma tarifini, bizler tanıyor muyuz,  yabancı mıyız?

Sosyalleşmenin, iletişimin Facebook, Twitter, Whatsapp, İnstagram… çok yoğun yaşandığı bir çağ geçiriyor olmamıza rağmen, her şeyden uzaklaşıyoruz. Birey olarak eğer, çağın kronik “yabancılaşma” hastalığını engellemek istiyorsak, güçsüzlük,  anlamsızlık, kuralsızlık, kültürel yaygınlaşma (Toplumdaki yerleşik değerlerden kopma duygusu), toplumdan izolasyon düşüncelerini kafamızdan atmalı, kendi gerçekliğimizi kavrama konusunda çaba sarf etmeliyiz!

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..