Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '11

 
Kategori
Aile
 

Yakınlarımız

Yakınlarımız
 

YAKINLARIMIZ!


Bir atasözümüz vardır; “Yakından atılan taş baş yarar” diye… O kadar doğrudur ki; Çünkü mesafe yakındır ve hasarı da çok olur. Acıtır canımızı... 

Aklınıza hemen hani şu bildiğimiz taş parçaları gelmesin… Bu taşlar öyle bildiğimiz taşlar değildir. Bazen annemize söylediğimiz kırıcı sözlerdir. Bazen de kardeşimize yaptığımız bir hakaret olabilir… Kimimiz ablamızdan duyduğumuz sözleri affedilmez buluruz ama ablamızdır unutmaya çalışırız. Oysaki aynı sözleri bir arkadaşımız söylese kim bilir onu bir daha affetmeyiz bile… 

Oysa başımıza bir iş gelse önce bize koşan ailemiz olacaktır. Ya da en yakın, gerçek dostlarımız! 

En çok sevdiklerimizi önemseriz değil mi? Onlarla geçer hayatımız… Başımıza bir şey gelse ilk dertleşeceğimiz kişiler yine yakınlarımızdır. Ya da en sevinçli anlarımızı yine onlarla paylaşırız. Gözyaşlarımızı silende, güldükçe mutluluğumuzu paylaşanda yine en yakınlarımızdır. Bilirsiniz ki paylaşılmayan duygulardan asla zevk alamazsınız. 

Çoğu insan kibarlığını, saygısını ve ölçülü davranmayı ilk tanıştığı kişilere gösterir. Çevresindeki sıradan insanlara sunar bu güzel nimetleri… Oysaki saygıların en büyüğünü, bizi her gün her halimizle kabul eden, tüm iyi ya da kötü yönlerimize katlanan yakınlarımız hak etmektedir. 

Düşünsenize; eşiniz, anneniz, babanız, ablanız, kardeşiniz ya da can dostlarınıza, en ağır hakaretleri yapıyorsunuz… Daha sonra hasta olduğunuz da, size bir sıcak çorba yapan yine onlar oluyor… Ya da annenizle acımasız bir şekilde konuşuyorsunuz, gün gelip başınız dara düştüğünde, yine size kucak açan da o oluyor! 

En çok onların canını yakıyoruz… Sevdiklerimizin… Değer verdiklerimizin…  

Neden? 

Yardıma ihtiyaç duyduğumuzda, artık yanımızda göremediğimiz de anlıyoruz kıymetlerini… Dikenlerimizi batırdığımızda, sevgiyle çıkaracak birini bulamadığımız da yokluklarının dayanılmaz acısını hissediyoruz… Ama yok olanlar ya da kalbi kırılanlar bir daha yaşanmışlıkları silemiyorlar… 

Hangimizin canı yanmamıştır ki bu konuda? 

En çok da annelerin canı yanar! Evladına uykusuz gecelerini veren, “ben yapamadım o yapsın, yesin, gezsin, giysin diyerek kendi benliğini unutup, kendini çocuğuna adayan bir “anne”… Sonra da en ufak bir anlaşmazlığında annesini hiçe sayan bir” evlat”… O annenin ne kadar canı yanar bu ortamda fark eden var mıdır? 

İşin en kötüsü de nedir bilir misiniz? 

En büyük kötülüğü yapanın biz olduğunu anlamayız bile… Onun içini yakmışızdır ama bilmeyiz. Bize fazla önemli gelmez bu yaptıklarımız. Çünkü onlar yakınlarımızdır! Fazla göze batmaz. Unutur, affeder, “yabancımı” der kendimizi birde haklı görmeye başlarız. Önemsemeyiz… 

Oysa ne yanlıştır… 

Değer verdiğimiz beraber yaşadıklarımız kişileri, böyle harcarsak bir daha değer verecek birisini de bulamayabilriz! 

İnsanlar hep yakın çevresindeki kişilerle ilişki içindedir. Onun için tüm yaptıkları da o kişileri etkiler. İster istemez, zarar görür ya da gördürürüz. Ama önemli olan bu zararın farkına varıp bunu en aza indirgememizdir! 

Eğer bunu yapmazsak gün gelir bizi mutlu edenleri artık kayıp şehirlerde arayabiliriz… 

Söylediğimiz sözlere dikkat edelim ki, gün gelip o sözler kalbimize nişan almasın! 

Yakınlarımız mücevherlerimizdir. Onları taşımasını ve kaybolmamasına özen gösterelim derim. 

Eğer bir gülüşü onlarla paylaşamıyorsak, inanın bana gülmenin de bir değeri kalmaz. 

Yaşam denen ortam da, gönül taşlarımızı kimseye zarar vermeyecek şekilde, lütfen çok ama çok uzaklara atalım! 

En büyük kibarlığı, sevgiyi ve özveriyi, saygının yüceliğini ne olur ailemize ve dostlarımıza sunalım. Çünkü onlar bizim ruhumuzun yaşam damarlarıdır! 

Değerler hak edenlere verilsin lütfen! 

 

 
Toplam blog
: 76
: 720
Kayıt tarihi
: 26.04.09
 
 

Kendi halinde, düşünmeyi/yazmayı seven  biriyim. En çok değer verdiğim konu ise herkesin bilinçli..