- Kategori
- Güncel
Yaman çelişkilerin diyarı
O güzel şarkıda olduğu “yaman çelişkilerin” diyarıdır benim yurdum. Yaşadığımız garipliklerden en son olanını en son paragrafa saklayayım isterseniz. Önce tarihte kısa bir gezintiye çıkalım.
Bilenler bilir Osmanlı tarihinde ilk meclis Abdülhamit döneminde açılır. Abdülhamit bu anlamda Osmanlılarda anayasal monarşiyle ülkeyi yöneten ilk sultandır. Ve aynı zamanda kendisi Osmanlılarda meclisi kapatıp anayasayı ortadan kaldıran ilk sultandır da. Yine Osmanlılarda modern eğitim kurumları Abdülhamit döneminde açılır. Abdülhamit’i tahtan indirenler ise onun açtığı okullarda eğitim gören, yetişen, dünyayı tanıyan ve ülkenin önemli mevkilerine gelenlerdir. Abdülhamit’i tahta indirmeye çalışan ıttihatçılar ise “ hürriyet, eşitlik, kardeşlik” sloganlarıyla vatanı kurtarmaya gelirler. Ama 1918’e kadar süren iktidarları boyunca hürriyetin, kardeşliğin, eşitliğin ırzına geçtikleri gibi çılgın politikaları sonucu kurtarmaya çalıştıkları vatan elden çıkmış kendileri bile vatan topraklarından kaçmak zorunda kalmışlardır. Kurtuluş Savaşı’na en çok destek veren Kazım Karabekir Paşa da “kuruluştan” sonra mahkemelerde idamla yargılanır. Yine Kurtuluş Savaşı’nda ülkemize en çok silah ve para yardımı yapan büyükelçisi (Aralov) cephelerde komutanlara eşlik eden Sovyetler Birliği sonraki dönemlerde kızıl düşmana dönüşür. Mustafa Kemal’in en yakın arkadaşı İsmet İnönü ise bu dönemde yurt dışında yaşamak zorunda kalan tüm Atatürk muhaliflerini onun ölümünden sonra affederek Türkiye’ye davet eder. Biliyorsunuz belki, DP, CHP’nin Toprak Reformu Yasası’na karşı çıkanların ittifakından doğar. Ve bu yasa geçtiği takdirde en çok faydalanacak olan ve az da olsa toprak sahibi olacak köylü ne yapar bilir misiniz? Sandıkta DP’yi destekler. Yani köylümüz efendiliğini bozmamış ağalarına ses çıkarmamış onu toprak sahibi yapacak olan partinin karşısında durmuştur. Birde şuna bakalım. Bize özgü laikliğin yılmaz ve yıkılmaz bekçisi CHP’dir hep. Ama Diyanet ışleri Başkanlığı’nı kuran partide aynı zamanda CHP’dir. Hacca gitmek isteyenlere döviz temin edilmesi, ilk ilahiyat fakültelerinin açılması, okullara din derslerinin konulması, imam-hatip kurslarının açılması, kapalı türbelerin ziyaretlere kapı aralaması başarısı da yine laikliğin kalesi CHP’ye aittir. Birde cumhuriyetin demokrasiye geçişinin en önemli alameti olan ilk seçimlerimiz var.
Nasıl mı yapılmıştır? Efendim, yanlış duymuyorsunuz, “açık oy, gizli tasnifle” yapılır. Yani oyu kullanmak açık, saymak ise gizli yapılacaktır sayın okuyucular. Demokrasimizin ilk partisi ve adı da demokrat olan(DP) partinin bazı uygulamalarına değinmeden gitmek hoş olmayacak . 1950 seçimleriyle iktidara gelen DP’nin en büyük rahatsızlığı o zamanın iletişim aracı radyonun hükümet tarafından parti için hoyratça kullanılmasıdır. DP iktidara geldiğinde ise aynı hatayı fazlasıyla tekrarlar. Basında bakanların küçük düşürülmesine karşı yaptırımlara girişir örneğin. Resmi ilanlar kararnamesiyle basını baskı altına almaya çalışır. Vatan Cephesini kurarak buraya kayıt yapanların adı tek tek yazılır. Tahkikat Komisyonları, illerin ilçe yapılması ise Demokrat Parti’nin diğer demokratik uygulamalarından. Hatta ısmet ınönü’nün demeçleri yasaklanır mesela. Partisinin katılacağı kongreleri iptal edilir.
Bir zamanlar asker olarak düşmana karşı savaştığı, kurtarılmasını sağladığı illere sokulmaz hatta bazı yerlerde de taşlanır. Ama şu çelişkiyi de atlamalıyım. ısmet ınönü’nün paraların üzerinden resmini kaldırdığı Mustafa Kemal, Kemalist yazarlarca karşı-devrim sürecinin başlangıcı kabul edilen DP döneminde özel kanunla korumaya alınır. Sen hem “cumhuriyete ihanet” et hem de kurucusunu özel kanunla korumaya kalk, nasıl olacak bilmiyorum. Öte yandan DP askeri darbenin kurbanı olmadan önce Samet Kuşçu adlı subay darbe istihbaratını yetkililerin kulağına fısıldar. Ne mi olur? Samet Kuşcu tutuklanırken 2 yıl sonra darbe yapacaklar hemen serbest bırakılır. Gelelim günümüze… İsrail’e en çok saldıran Erbakan İsrail’le askeri antlaşmaları imzalar ve 28 şubat kararlarının en önemli dört maddesinde onun imzası olur. Meydanlarda urgan fırlatan Bahçeli’nin idamı kaldıran yasada imzası vardır.
Açılıp kapatılmasından kapatılıp açılmasından en çok tabelacıların para kazandığı ve parti kapatmalardan en çok çeken BDP’liler parti kapatmayı zorlaştıran kritk yasa değişikliğinde ortadan kaybolur. “Musa’nın çocukları” olarak nitelenenler en çok Musa’nın dininden olanları rahatsız eder. Emperyalizmin işbirlikçisi ilan edilen parti emperyalist Batı’ya takılı kalmayarak dünyanın Batı’dan ibaret olmadığını fark eder. Küresel emperyalist sistemin en güçlü kuruluşu ıMF’ye rest çekmesi bile onları işbirlikçi yaftasından kurtarmaz. Türbanın serbest bırakılmasına karşı çıkan CHP iktidar olduğunda sorunu çözeceğini vaat eder.“Türban şerefimizdir” diyen CHP milletvekilinin türbanın serbest bırakılmasına iptal başvurusunun altında imzası çıkar. Üniversitede türbanlı kızların korkulu rüyası Nur Serter seçim meydanlarında türbanlı kızlara rozet takan sevimlibir politikacıya dönüşür. Yıllardır “12 Eylül’ün hesabını soracağız” diyenler, Mamak’ta, Diyarbakır’da 12 Eylül’ün işkencelerini yaşayıp filmlere, romanlara konu olanlar 12 Eylül’den hesap sorulmasına yeni Eylüllerin yaşanmasının engellenmesine “hayır” der. Ve 12 Eylül’e zamanında methiyeler dizen, darbeyi; düşmanı kıskıvrak yakalama, zafer, arındırılma, bünyenin dış etkenlerden temizliği görerek ”tuğa, sancağa, onu tutan yüce başlara binlerce selam yollayarak “devlet güvencesini” sağlamlaştıran 12 Eylül’ün kudretli generallerine mesaj yollayan Hocaefendi yine kritik bir dönemde çıkarak “tereddütlere” açıklık getirir:”Mümkün olsa ölülere bile evet dedirttin…” Dedim ya. Yaman çleişkilerin diyarıdır benım yurdum....