- Kategori
- Aşk - Evlilik
Yaman zaman mektupları

Bir mektup,üç satır yazı gönlünün karası.İçimdebirdeli rüzgar gönlümün sızısı,sarmalamış dört yanını
Hani titrek bir mum alevini ellerinle çepeçevre korursun ya...Rüzgarda son sigarayı son kibritle yakmaya uğraşırsın ya... Bir çay ısmarlamaz gibi gelir hayat insana.
Bir mektup yazmak isterdim sana. Kaçtıkça yakalanılan ayrılıkların hep kapıya dayanması gibi, başucunda bulurdun uyandığında.
Sabaha idam edilecek bir mahkûmun, duvara tırnaklarıyla kazıdığı mağlup ve muzaffer dizeler düşerdi kağıt üstüne.
Sallanırken ipin ucunda, seni kader çizgisi bilip çizmiş avucuna.
Bıçakla kazır gibi yazıp bırakmış iki kelimeyi.
Silinip gitmesin, kayıp düşmesin diye sıkmış da yumruğunu.
Açıp kilitli avucunu okuyorsun.
İplik iplik dağıtıyor ‘Seni seviyorum’ cümlesi...
Ne yamanmış meğer o iki kelime; ödenmiş bedeli işler içine.
Bir mektup yazmak isterdim. Kelimeleri kanırta kanırta...Son sözleri son sarılışa saklarcasına.
Bir mektup...
Sonra kıyasıya kıskanırdım, huysuz gecelerin koynunda apansız çıkagelen, bir hatırlı kahve gibi içimde demlenen kelimelerimi; içinde uyuklayıp duran yaralarına, ben değil de şefkatle onlar dokunuyor diye.
“Bir sigara versene” cümlesinin arkasına saklanmış hüzünler gibi, sevgili şiirlerin anlık bir sevinç yalazıyla içini okşaması gibi, gecenin bir yarısı çakırkeyf bir kederle “bana bir masal anlatsana” der gibi kıyısına vurgun vapur olur, usul usul yaklaşmak isterdim kelimelerimle sana ve rüzgarda yaprak yaprak titreyen omuzlarını bir şal gibi örterek ısıtmak...
Sırf bu yüzden kıskanırdım kelimelerimi.
Kıskanırdım, geçit vermez sarp dağlardan sana doğru bir yol bulmaya uğraşırken, bütün anlamlarını boşaltıp sadece seninle yüklediğim cümlelerimin üstünde gözlerinden kalan sıcaklığı...
Bir mektup yazmak isterdim sana sevgili; göğünü kendi kanatlarıyla daraltarak uçup uçup hep kendi kulübesine konan, ne yapsan ne etsen uzaklaşmayan evcil güvercinler gibi hep senin etrafında dönen cümlelerle döşeli.
Güvercinin ayağına bağlı pusulada iki sevda dizesi...
Çağrışımları, yürek çarpıntılarıyla ismini başım üstüne koyduğum bir mektup yazmak isterdim sana, bu yitik, bu her şeyin hızla yaşandığı bir zamanda; hazla...