- Kategori
- Deneme
Yanlışta Duranlar Doğrunun İçindeki Yanlışı, Doğruda Duranlar da Yanlışın İçindeki Doğruyu Göremez

Bu söz insanın nerede durması gerektiğini gösteriyor. Özellikle topluma yön veren kişiler asla bir tarafta olamazlar.
Güneşe yakın olanlar ışık gözlerini alır karanlığı göremezler, mağaradakiler de karanlıktan aydınlığı göremezler; o halde mağaranın girişinde, evin kapısında, yolun ortasında, karanlıkla aydınlığın iyiyle kötünün arasında bir yerde olacaksın.
Olacaksın ki hem ışığı hem karanlığı görebilesin.
Hiç kimse bir insanın olabileceğinden fazla iyi olamaz.
Dikkat edin kötülükler hep bu yanlıştan çıkıyor. Adam/kadın kusursuz olmaya çalışıyor. Hadi oluyor diyelim. O zaman etrafındaki kusurluları beğenmiyor. Ayırıyor, seçiyor, yönlendiriyor hatta onlarla savaşıyor.
Yanlışta duranlar doğrunun içindeki yanlışı, doğruda duranlar da yanlışın içindeki doğruyu göremez. Böyle olunca da kötü bellediğimiz yerlerdeki iyiler kötü, iyi bellediğimiz yerlerdeki kötüler de iyi sınıfında görünürler.
Bu yüzden ben iyiliği zorlayan (daha iyi, en iyi olmaya çalışan) ve kötülükten kurtulmaya çalışmayan insanlara hep ihtiyatla yaklaşmışımdır. Bir insanın iyiliği insan ne kadar iyi olabilirse o kadardır. İnsanın iyiliğinin üzerine çıkmaya çalışmak sakat düşüncedir. Yanlış insan yoktur eksik insan vardır. Eksiklerinizi tamamlamak için de ulema üstat olmanız gerekmez. Yani iyi olmanın sınırı vardır, o sınırı aşamazsınız.
Dünyanın düzeni aslında bu dengeye bağlı. Kim diğer taraftan tamamen izole olmuşsa melek olsa mab değil dünyayı karıştırır; çünkü onun iyilik yolu kötü denileni yok etmeyi emreder. Oysa bu dünyada yok edecek bir şey yoktur, düzeltip var etmek zorundayız. Ve bugün için neyin iyi neyin kötü olduğu konusunda kafalar karışıktır.