Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '07

 
Kategori
Siyaset
 

Yanmazsa "balata görevi" yapabilir

Yanmazsa "balata görevi" yapabilir
 

Çok değil, seçim sürecine girildiği günlere dönelim…

Her ne kadar AKP ile ilgili birçok “Olumsuz” söylem varsa da, tek başına iktidar olacağı başından belliydi.

AKP’nin tek başına iktidar olacağını, ancak milletvekili sayısının üç yüzün altında üstünde oynayacağını düşünüyorduk. Bu günkü gibi 340 milletvekiline ulaşabileceği hiç kimsenin aklından bile (En azından benim ve benim gibi düşünenlerin) geçmiyordu.

Tek başlına iktidar olacağını, ama hiç bir şeyi oldu-bittiye getirecek güce sahip olamayacağını düşünüyorduk. Örneğin, bu gün 340 milletvekili ile her türlü Anayasa değişikliğini “Referanduma” götürmek suretiyle yapabilecek güce erişmiştir.

Öyleyse, AKP iktidarını olası bir “Güç” sınırın altında tutmak ve bunu sağlamak için de partilerin “Bölünmüşlüğünü” ortadan kaldırmak, en akılcı çözümdü…

Sol partiler bir çatı altında, merkez sağ partiler de bir çatı altında toplanmalıydı.

CHP ve DSP, biraz zorlamalı da olsa, bir ölçüde bunu başardılar ama seçimden sonuç alamayacakları, görüşmeler sırasında çıkan pürüzlerden anlaşıldı. DSP, seçilebilecek sıradan seçime girecek adayları ile meclise girecek. Amaç bu oldu ve seçmen bunu bir tarafa “Not” etti.

Birleşme mi?...

O (Anlamsız bir şekilde) ileriki bir tarihe ertelendi. Güç birleşti ama parti birleşemedi. Seçmen, bunu da bir kenara “Not” etti.

Sivil toplum örgütleri (!) bir şekilde harekete geçti ama bu hareket CHP gölgesi altında kaldı. Somut göstergesi de bu örgütlerin temsilcilerini CHP çatısı altında “seçilir” sıralardan aday göstermekle bir şekilde olay bu manaya büründürüldü. Bu kişilerin uğruna, parti içinde “İşe yarar” milletvekilleri gözden çıkarıldı. Seçmen, bunu da bir tarafa not etti.

Daha da önemlisi, CHP, iktidarın yanlışlarını, kusurlarını, suçlarını, yolsuzluklarını, toplam ifade ile “Olumsuzluklarını” anlaşılır ve ele alınır bir şekilde ortaya koyamadı. İddialar hep “İddia” düzeyinde kaldı. Hiçbir şeyi belgelere dayandırmadığı gibi, belgeye dayandırdıkları konuları da yargıya taşımayı beceremedi.

Gelelim bir başka tarafa…

22 Temmuz Pazar günü sandığa giren ve çıkan CHP, İsmet İnönü’den sonra hiçbir zaman Atatürk’ün kurduğu CHP olmayı başaramadı. Bunu en iyi anlayan ECEVİT de zaten DSP’yi kurmuştu.

Birçok “Eski tüfek CHP’liler” de, sadece bu görüntünün verdiği rahatsızlık ile partiden ellerini çektiler.

Diğer bir “beceriksizlik” ise, bir türlü birleşemeyen, tam anlamı ile çöken merkez sağın, yani DYP ile ANAP’ın oylarını kendine çekememesi oldu.

Türkiye’de sosyal demokrat oylar hiçbir zaman yüzde yirminin altında değildi, yine orada takıldı kaldı.

Oysa…

İktidar olmak için bunun yetmeyeceği ortada. Ancak geçmişte yaşandığı gibi, çok bölünmüşlüğün getireceği bir tablo, ancak sosyal demokratların “Destekli, koltuk değnekli iktidar” olmasını sağlayabilirdi.

Sosyal demokratların bu ülkede, bir tek görevleri kaldı anladığım kadarıyla, o da iktidar olmak değil “BALATA” görevi yapmak…

Eğer ülke, sosyal, demokrat, laik hukuk devleti çizgisinden sapmaya kalkarsa, fren pedalına basınca durdurma görevini yapabilir…

Eğer ülke, bölünüp parçalanmaya doğru gitmeye kalkarsa, yine BALATA olur…

Ama hiçbir zaman “İktidar” olamayacağı artık tescil edilmiştir.

Bunun bir göstergesi de, şu günlerde yaşadığımız “Deniz Baykal” istifa teraneleri ile “Eğer gitmez ise, yeni parti kuralım” çabaları…

Dün birleşmeye çaba harcıyorduk oysa…

Evet, BALATA görevi yapabilir…

Belki…

O başarıyı da “balatalar” da yanmadığı sürece gösterebilir tabi…

24 TEMMUZ 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..