Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Yaprak döker bir yanımız / Bir yanımız bahar bahçe...

Yaprak döker bir yanımız / Bir yanımız bahar bahçe...
 

Yol boyunca hep bu sözler dilimde, beynimin içinde dönüp duran sözcükler hep bu dizelere gelip çarpıyor ve orada tıkanıp kalıyor. Elimdeki gazeteye bakıp bir iki güncel haber okuyup tekrar otobüsün penceresinden akıp giden manzaraya dalıyorum. Ve iki dünya arasındaki net ayrılıklar gelip bu dizelerde can buluyor. Çığlık çığlığa bağırıyor içimdeki sesler.

…Bu ne çıldırtan denge / Yaprak döker bir yanımız / Bir yanımız bahar bahçe…

Bahar bahçe olan yerden gelip geçerken tüm baharları yaşayan ruhların arasından, diğer yanı düşünmeden edemiyorum. Düşündükçe ruhum üşüyor, akıl tutulması yaşıyorum.

“Ne fena, yaz da bitti” derken bazıları, karlar yağmış memleketimin diğer yanına, üşüyormuş çocukların ayakları, ölümler sokağa düşmüş. Sokağa düşen ölümler değil elbet, sokağa düşen insan, insanlar, çocuklar. Ölüyorlarmış teker teker. Biraz soğuktan, biraz töreden, biraz da kavgadan. Uzaklaşıyormuşuz insanlıktan azar azar. Dağları duman bürümüş, göz gözü görmüyormuş.

Diğer yanımızda ise refahtan şımarmış insanlar bedenlerini gevşetiyorlarmış güneşin altında. O günün tek sorunu akşam nerede ne yiyelim oluyormuş sadece. Tıka basa sofralarda yenmeyip kalmış yemekler çöpe giderken, başka yerlerde çöpten artan yemekleri toplayanlar varmış.

Bir alışveriş tuzağına düşüp durmadan tüketirken insancıklar, paranın bile geçmediği şehirler varmış. Çünkü o parayla alınacak hiçbir şey yokmuş artık o şehirde. Evleri başlarına yıkılmış insanlar varmış sadece.

O şehirde buzların üzerinde uyuyormuş çocuklar incecik çadır bezlerinin altında donuyorlarmış. Üstlerine kar diye umutlar yağıyormuş durmadan. Sıcacık çorbanın ısıtıcı rüyasıyla ısınıyormuş bedenleri. Beri yanda lüks yaşamların ışıltısında boğulan insanların canları sıkılıyormuş. Bulutları delen gökdelenlerin pencerelerinden seyrediyorlarmış dünyayı.

Bir yanda ülkemin içine çekildiği kirli savaşta, küçücük yaşamlarının bedelini canıyla ödeyenler varmış, diğer yanda para ile ödemek isteyenler. Bir yanda tatilde dinlenen ruhlar varmış diğer yanda bir türlü dinlenemeyen vücutlar. Gece uykusunda bile kanlısını görüp kan ter içinde uyananlar varmış, diğer yanda parasını nasıl katlayacağını hesap edemeyip uyuyamayanlar.

Öyle bir yerdeyim ki / bir yanım çığlık çığlığa…

Çığlık çığlığa bağırıyormuş kızlar o sevgi yasağı topraklarda aşka susamış cesur yürekleriyle töreye inat aşka koşmaktan kaçmıyorlarmış. Ölüme inat seviyorlarmış. Ve ölüyorlarmış seven kızlar tek suçlarının sevmek olduğunu bilerek. Bir yanda tükenmeye yüz tutmuş sevgiler varmış, sevgi arsızı dünyalarında büyüyorlarmış her sevgiyi az bularak.

Karlar yağmış memleketimin bir yanına, ben düşlerimde üşüyorum. Umutlarıma kar yağıyor, buz tutuyor düşüncelerim.

Yaprakları teker teker dökülüyormuş buz tutmuş şehrin, dalları kurumuş. Teker teker kaçıyormuş insanları, gençliklerini çoçukluklarını geride bırakıp topraklarını terk edip başka diyarlara göçüyorlarmış, usanmışlar soğuktan, yokluktan. Kimisi kaçıyormuş, kimisi yaşamaya çalışıyormuş kardan yorganlarına sarılıp. Yaşıyorlarmış insanlıklarını unutmadan.  

Umutsuz olmak ne zormuş. Ne zormuş avuçlarımdan kayıp gitmesi birer birer tüm umutların, başımı dik tutmaya zorlanırken ben. Bir başka bahara bırakıp tüm sevinçleri, gemileri yakıp gitmek mi lazım?

Önce insan demiştik tüm ideolojilerin üzerine çıkarmıştık. İnsan olmanın anlamıydı onurlu olmak. İnsanlığımızdan utandığımız sahnelere de şahit olduk birer birer. Adına insan denen canavarlar dolaşır oldu gerçek insanların arasında. Biz ayırt edemez olduk.

Bu ne beter çizgidir bu / Bu ne çıldırtan denge / Yaprak döker bir yanımız / Bir yanımız bahar bahçe…

Dilimde hep aynı sözler, aynı nakarat… 

 

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..