- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Yargı'dan İ.Melih Gökçek'e tokat..

İşine gelince yargı, işine gelmeyince halk..
8 Mart 2010 tarihinden sonra, Ankara’lılar ucuz toplu taşımaya kavuşacak.
Tam bilet 90, öğrenci bileti 60 kuruş olacak. Minübüsler ve Halk Otobüsleri de bu yeni taşıma ücretlerini uygulamak zorunda.
Tüketici Hakları Derneği (TÜDEF) 2004 ve 2008 yıllarında, toplu taşıma ücretlerinde indirim amacı ile, 9. İdare Mahkemesine açtığı dava sonucu, şehir içi ulaşımı sağlayan otobüs ve minibüslerde altı yıl önce uygulanan ücretin geçerli olması yönünde karar çıktı.
Bu karar karşısında İ.Melih Gökçek; “Bu durum belediye için bir kaostur. Bu işin içinden maddi anlamda çıkabilmemiz ve işin mantığını anlamamız mümkün değildir.” buyurmuş..
İşin içinden maddi anlamda nasıl çıkacağını İ.Melih Gökçek çok iyi bilirde, biz yine de söyleyelim.
Aldığı otobüslerin ve kullandığı akaryakıtın parasını ödemez, üstüne yatar bu borçların. Olur biter..
Daha öncede Botaş’tan aldığı doğal gazı Ankara’lılara fahiş fiattan satarak, buradan gelen tatlı paraları, har vurup harman savurup, Botaş’ın borcunun üzerine yatmadı mı?.. Bu işin maddi yükünü de (varsa tabi) böyle atlatabilir. Ayrıca oy uğruna halkımızın paralarını kullanarak bedava taşıdığı binlerce tarikat muridini de ücretli taşıyarak kazançlı bile çıkabilir.
İşin mantığına gelince; Bu memlekette ben yaptım oldu dayatması her zaman geçerli olmuyor. Ben yaptım oldu keyfiliğinin önündeki en büyük engel bağımsız mahkemeler olmuştur çoğu zaman. Yargının, yürütmenin kararlarını denetleme ve yasal sınırlar içinde olmasını belirleme yetkisi burada da kendisini göstermiştir.
İşte güçler ayrılığı ilkesi ve ülkenin bir hukuk devleti olması zorunluluğu yolundaki çabaların önemi burada ortaya çıkıyor. Bu İ.Melih Gökçek’i de RTE’yi de hukuk devleti sınırları içine çekmenin ve onlara “hop dedik” demenin en kestirme ve en adil yoludur. Gökçek’i kerhen destekleyen hükümetteki ağabeyileri de o yüzden Yargı ile savaşmıyorlar mı?.
15 yıldır bir metre Metro açmayan, Ankara’nın en can alıcı arterlerini Metro inşaatı bahanesi ile delik deşik eden, altından kalkamayacağını anlayınca Metro inşaatı işini hükümete atan, su ve doğalgaz sayaçlarında çevirdiği dolaplar ile yandaş ve ortak şirketleri zengin ettiği iddia edilen Gökçek, bu vurdum duymazlığın bir gün geri tepeceğini düşünmeli ve hiç olmazsa bir kere de olsa halk yararına bir iş yapmalıydı.
Bu kararı uygulamak zorunda kalan Gökçek, tersi bir durumda hapse gireceğini biliyor.
Çünkü yargı kararlarını uygulamadığı için hakkında verilen hükmün, ikinci defa aynı suçun işlenmesi halinde infaz aşamasına geçeceğini biliyor. Onun için Cemil Çiçek ve Burhan Kuzu ağabeyilerine iki de bir telefonda “bu suçlara verilen cezaları kaldırın” diye yalvardığı iddia ediliyor. Zora düştü yani, iş ciddi. İşin içinde hapis var..
”İdari mahkemeler belediyeleri yönetmemeli, bıraksınlar belediyeleri biz yönetelim. Eğer beğenilmeyen idari taraflarımız varsa bunu halk değerlendirsin” diyerek topu halka atan Gökçek, “Vatandaşlarımız, rahatlıkla bizim bu gün aldığımız UKOME kararının iptali için dava açabilirler” diyerek bu sefer de yargıdan medet umuyor.
İşine gelince yargı, gelmeyince halk. Nasıl düşünce ama?..
Aldığı UKOME kararına bakalım. Yargı kararından sonra, toplu taşımadaki transfer uygulamasını (yetmiş beş dakikalık uygulama) kaldırmış. Yani yine halka yüklemiş bu işin kendine göre içinden çıkılamaz “maliyetini.”
Halkın örgütlü gücünün yargı kararları ile desteklenmesinin bir zaferini daha yaşıyoruz.
Dün Tekel İşçileri, bu gün TÜDEF yargı yoluyla keyfiliğe ve diktatörlüğe unutulmaz bir darbe vurmuştur.
KUTLUYORUM ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYİ VE BAĞIMSIZ YARGIYI...
Saygılar.
03.03.2010