- Kategori
- Siyaset
Yargı ile Hükümet gerginliği azaltmalı...

Resim: www.milliyet.com.tr
Yargı ile Hükümet arasındaki gerginlik her geçen gün artıyor. Hükümet Yargı'ya karşı olan kötü tutumunu sürdürüyor, Yargı Hükümet'e, "Bana karışma, ben işimi yapıyorum." diyor, bildiriler, karşılıklı açıklamalar ile ortam daha da geriliyor. Peki bu gerginliğin baş nedeni nedir?
Bana göre bu gerginliğin baş nedeni AKP'ye karşı açılan partiyi kapatma davası; ikinci nedeni ise Hükümet'in türban konusundaki kararlılığı ve Anayasa değişiklikleri. Bu iki unsur Türkiye'nin geleceği hakkında güzel düşünülmesi, ülkenin kalkınmaya devam etmesi, özgürlüklerin artırılması yerine ülkenin karanlığa veya belirsizliğe doğru hızla yol almasına, kalkınmak yerine durumların kötüleşmesine ve özgürlüğü artırayım derken huzurun ve güven ortamının bozulmasına neden oluyor. Aslında sorun bu davalar değil, dava sürecinde yaşananlar...
Türban serbestliği konusunda yapılan Anayasa değişikliği bilindiği üzere mahkemelik. Anayasa'nın 10. ve 42. maddeleri değişti değişmesine de, uygulanıp uygulanamayacağı meçhul. Bu belirsizlikten dolayı değişikliğe uyan da var, bu maddeler hiç değiştirilmemiş gibi davranan da. Bu durum da halkın ve bazı yöneticilerin Anayasa'yı kendi kafalarına göre yorumlamasına neden oluyor. Her kafadan bir ses çıktığı için de kargaşa çıkıyor. Amacı halkın huzurunu sağlamak olan Hükümet bütün bu gerginliklere ve karışıklığa seyirci kalıyor. Aslında bu sorunun çözümü için tek çıkış yolu Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak olan karar. Ama Anayasa Mahkemesi'nden karar çıkmadan, çıkacak olan karar üzerinde konuşanlar var. İşte bu kişiler konuşmasa huzur sağlanacak gibi görünüyor.
Gelelim AKP hakkında açılan, partiyi kapatma davasına...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, AKP'nin 'laikliğe aykırı fiillerin odağı haline' geldiğini gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesi'ne dava açmıştı. Bu davayı açmak Yargıtay Başsavcısı'nın en doğal hakkı. Peki AKP davaya karşılık ne yaptı? Doğal olarak bu davaya karşı çıktı. Bu da son derece normal ve hukuk devletinin işlediğini gösteren bir olay.
Ama AKP davaya karşılık cevabında, Başsavcı'nın bu davayı hukuk kurallarını gözeterek değil de siyasi düşüncelerle açtığını belirtti. Davacıyı yani Başsavcı'yı siyasi davranmakla suçlamak yolunu seçti. AKP bu davanın siyasi olduğunu nereden anlamış söyleyeyim. Başsavcı dava mektubunda AKP'den "AKP" diye söz etmiş. Aslında AKP'nin adı AK Parti imiş. Adalet ve Kalkınma Partisi karşıtları, AK Parti'ye "AKP" dermiş. İşte AKP davanın siyasi olduğunu buradan anlamış.
Yargıtay Başkanlar Kurulu bir bildiri yayınladı. AKP bu bildiriye de 'gereksiz ve siyasi' dedi. Benim aklım bu "siyasi" sözüne takıldı. Yani Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da, Yargıtay Başkanlar Kurulu da kısacası Yargı, AKP'ye göre siyaset yapıyor.
"Siyasi davranıyorlar" dendiği zaman Yargı'nın bağımsızlık imajı zedelenir. Halk her ne kadar Yargı'ya güveniyor olsa da AKP Yargı'nın ve Yargı mensuplarının güvenilirliğini açık bir dille ve kendi ağzından halka beyan etmeli. İki taraf ta gerginliği düşürmek için elinden geleni yapmalı. Böyle giderse bu ülke çöküşe geçer ve bir daha da belini doğrultamaz.
Bu sorunların ortadan kalkması için herkes kendi işini yapmalı. Herkes kendi işini yaparsa sorunlar bir nebze olsun ortadan kalkar.
Sevgi ve saygılarımla...