Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '16

 
Kategori
Deneme
 

Yarım

Yarım
 

Bazen kendimi bir kuyunun içinde en dipte en karanlıkta hissettiğim olurdu hala da oluyor. O kadar derin bir kuyu ki bu; duvarları yosunlu, dibine insen fareler, çıksan yılanlar var. Kaçış yok. Kurtuluş yok. Her türlü zarar görmek var. Hasar almak var. Yaralanmak var. Ama yaşamak için çıkış yolu bulmak zorunluluğu var…

Böyle zamanlarda işte yok sayma oyununu (empati ya da hayal  kurma da diyebiliriz) buldum. Öyle bir oyun ki, yanında birine ihtiyacın yok, zamanı yok, kuralı yok, sobelenmesi yok. O an canımı yakan ne varsa ya da ne yoksa onu olması gerektiği gibi hayal edip öyle davranırdım. Yanımda biri yok diye mi mutsuzum varmış gibi düşünürdüm, yanımda biri olduğu için mi mutsuzum yokmuş gibi düşünürdüm. Bir olay canımı mı sıkıyor; baktım benim açımdan çözülebilir bir yanı yok üstüne düşmem hiç olmamış gibi davranırdım. Canımı sıkan olayı anlatmam düşünmem, daha doğrusu düşünmemek için elimden geleni yaparım. Ben kendi içimde halledene kadar konuşmam kimseyle paylaşmam. Çünkü bilirim dillendikçe budaklanır o sıkıntılar. Yer eder beynimin odacıklarına. Günümün 1 saati olan olay, geceleri kabusum, gündüzleri baş ağrım olur. Kendimi korumaktır belki de bilemiyorum dediğim gibi kendim geliştirdim. Bu oyun beni, o kuyunun içinden alır kanatlandırır olmak istediğim yere götürüp bırakır. Aslında hayaldir ama sonra gerçek olur. Düşünce gücü, iman gücü, inanç gücü ne derseniz deyin. Beni kurtarır o kuyudan hasarsız ya da en az hasarla.

Ben böyle sanıyordum…

Ta ki o kuyuda yalnız değil yarım olduğumu anlayana kadar. Benim bulduğum çözüm sorunların karşısında yalnız kaldığımda işe yarıyor evet, ama yarım kaldığımda yaramıyor. Savunma mekanizmam çalışmıyor. İşin kötüsü de çözümü yok. Kesin bir elmayı tam ortadan ikiye. Bekletin biraz sonra tekrar birleştirmeye çalışın aynı yerlere denk bile gelmez buruşur yıpranır kararır. Bekletmeseniz bile eski elma olmaz, o kesilen yer kararacak çaresi yok. Yarım olmak o kuyudan canın yana yana çıkmak işte. Orda açlıktan ya da başka bir sebepten ölmemek için yaralanmayı göze almak yarım olmak. Çözüm yok. Çare yok. Çıkış yolu yok. O yara alınacak. Görmezden gelemezsin, düşünmeme gibi bir seçeneğin zaten yok, anlatıp rahatlama gibi bir kurtulma yolu olsa olsa çıkmaz sokak olur. Boşuna yani hepsi, hep boşu boşuna. Dedim ya kaçış yok, o yara alınacak…

Yaşamayan anlamaz bu yazdıklarımı. Tek bir şeye bağlamakta doğru değil. Genel yazılmış bir yazı aslında. Anlamayan insanlara sesleniyorum anlamak isteyeceğinizi düşünmüyorum. Bende kimsenin acısını, derdini anlayacak durumda olmak istemem ama küçümsememde. Küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel mutlaka ödersin bilirim… 

 
Toplam blog
: 12
: 243
Kayıt tarihi
: 18.09.15
 
 

İnşaat Mühendisi'yim, yüksek lisansıma devam etmekteyim. Fotoğraf çekmeyi, yeni yerler keşfetmeyi..