- Kategori
- Kişisel Gelişim
Yaşamadan bilmek
Kabul edelim ki hayatımızın önemli bir bölümü bir şeyleri ön görmekle geçiyor.
Yaşamadan, gidip görmeden, elle tutmadan o şey hakkında yorum yapabiliyor, söz söyleyebiliyoruz.
Yani koca bir hayat yaşamadan bilmekle geçiyor.
Hayatın ekonomisi ve zamanın korkunç hızı ortada. Ama bunları bahane olmaktan çıkarmak da; insanoğlunun içinde bulunduğu her hali değiştirme, kendisine göre güzelleştirme özelliğinden geçiyor.
Evet, böyle harika bir özelliğimiz var bizim. Şartlar ne olursa olsun içinde bulunduğumuz her şeyi kendimize göre şekillendiriyor, güzelleştiriyoruz.
Ancak nedense bu özelliğimizi kullanmıyor; oturduğumuz yerden, sanki gidip görmüşüz, yaşamışız veya araştırmışız gibi kendimizi söz sahibi yapabiliyor, o konu hakkında yorum yapabiliyoruz. Bu da zihinsel bir tembelliği getiriyor, bunu da kabul etmek lazım.
"Eğer böyle yaparsam, şöyle olur" , "şunu dersem bu olmaz" , "buraya gidersem şu olur" ların içinde kayboluyoruz. Hep bir ön yargı, hep bir araştırmazlık, yaşamamazlık...
Ancak hayat bu değil...
Büyük bir hız ve belirsizlikle, bilinmezlikle sıçramalar yapan hayata karşı bu kadar ilgisiz ve bilgisiz kalamayız. İçinde girdiğimiz hal ne olursa olsun şu "yaşamadan bilme" alışkanlığımızdan vazgeçmeliyiz.
Zaten gerek siyasal, gerek toplumsal yanılgılarımız da oturduğumuz yerden ahkam kesmeler ve yaşamadan, en azından araştırmadan biliyor gibi yapmalar yüzünden olmuyor mu?
Geleceğe de bu ön yargı tembelliğini bir zehir gibi aşılamamak için, teknoloji çağında olduğumuzu da düşünerek araştırmalı; yaşamasak, gidip görmesek bile en azından araştırarak yorum yapma alışkanlığını kazanmalıyız.
Şu sözüde asla ama asla unutmamalıyız; "Bir şeyi sadece, onu yaşadığınızda bilebilirsiniz." (Sadaharu Hario)
Hayata bilinçli olarak müdahil olabilmek için araştırarak söz söylemek şart...
*
Twitter: http://twitter.com/murathasgun
Yazarın tüm yazılarına MHblog sayfasından ulaşabilirsiniz.
Yazarın tüm yazılarını facebook okur sayfasından da takip edebilirsiniz.