- Kategori
- Şiir
Yaşamak

Ne kelimelerle anlatabilirsiniz ne de kitaplarda yazıldığı gibidir yaşamak.
Fakir bir çocuğun yırtık lastik pabucunun arasından giren donduran soğuk
Gözlerinden yaş olup akan ince damlalarıyla umutsuzluk
Ellerini ısıtmak için üflediği buhar
Tekme atılan teneke kutunun sesiyle duyulan kalabalık mutluluk...
Uçuk kaçık birgenç kız
Dantelini bir kenara itip saatlerce penceresinden bakan
O sonsuzluk gibi gelen yollara
Hayalleriyle rengarenk süslü kaldırımlar yapan
Dönüp yüreğineyeniden hüzünle dolan...
Kimsenin adını bilmediği küçük bir kır çiçeği
İlkbahar geldiğinde uyanan ve sevgiyle sımsıkı hayata tutunan
Yeryüzünün en uzak köşesinde unutulmuş, itilmiş olduğunun sanan
Umduğunu bulamadan kuruyup, sonsuzluğa doğru rüzgarla savrulan...
Küçük bir kalp atışı; heyecanlı olduğunda,
Kanatlanıp pır pır uçup giden uzaklara
Rüyasını bile göremediği o inanılmaz dünyalara
Duran bir gün ansızın, sevgisi solduğunda...
Ne kelimelerle anlatabilirsiniz, ne de kitaplarda yazıldığı gibidir yaşamak
Çınar Ağacının en tepesine yuva yapmış bir Ağaçkakan
Hani yumuşak tüyleriyle iki minik yavru, aç aç gözlerinize bakan
Adını koyamadığımız bir duygu
Yüreğimizden gelip de dudaklarımızdan akmayan,
Tuhaf biriç sıkıntısı; sebepsizce gün ışığını karartan
Ya da hüzün; kesif dumanlarıyla ciğerlerimizi ölesiye yakan...
Dudaklarınıza dokunduğunda cenneti anımsatan duygusuyla, bir yudum su
Yıllar sonra karşılaşılan eski bir sevgili
Özlem ile gözlerinize bakan minik bir bebek
Geceleyin aniden çalan bir telefon
Farkında olmadan altında kaldığın o 'Ahmak Islatan'
Terk edilmek bir akşam üstü, daha güneş batmadan
Ardında bırakmak doyasıya nefes alıp kokladığını
Uzunca bir buse bile almadan...
Yalnızlık; gecenin bir yarısında uykunuzdan uyandıracak kadar
Sensizlik, bensizlik, kimsesizlik; rüyalarınızı solduracak kadar
Adını hiç bilmediğiniz hüzünlü bir şarkı
Sessizliğin sesi
Gülümseme; yürekteki sevgiyi gözlere yansıtan
Rüzgar; derin hıçkırıklarla boğulmuş gibi amansız esen
Yağmur; günahların üzerine delice yağan
Sevgi; serçe parmağını tutacak kadar yakın olduğun
Sımsıcak bir kucaklama; yüzyıllar öncesinden gelen o tanıdıklık hissiyle
Sen, Ben, O veya Biz
Fırlattığın büyülü bir bakış ile,
Sonsuzluğun öteki ucuna yapılan kaçamak...
Ne kelimelerle anlatabilirim, ne de yazdıklarımdır yaşamak...
Fakir bir çocuğun yırtık lastik pabucunun arasından giren donduran soğuk
Gözlerinden yaş olup akan ince damlalarıyla umutsuzluk
Ellerini ısıtmak için üflediği buhar
Tekme atılan teneke kutunun sesiyle duyulan kalabalık mutluluk...
Uçuk kaçık bir
Dantelini bir kenara itip saatlerce penceresinden bakan
O sonsuzluk gibi gelen yollara
Hayalleriyle rengarenk süslü kaldırımlar yapan
Dönüp yüreğine
Kimsenin adını bilmediği küçük bir kır çiçeği
İlkbahar geldiğinde uyanan ve sevgiyle sımsıkı hayata tutunan
Yeryüzünün en uzak köşesinde unutulmuş, itilmiş olduğunun sanan
Umduğunu bulamadan kuruyup, sonsuzluğa doğru rüzgarla savrulan...
Küçük bir kalp atışı; heyecanlı olduğunda,
Kanatlanıp pır pır uçup giden uzaklara
Rüyasını bile göremediği o inanılmaz dünyalara
Duran bir gün ansızın, sevgisi solduğunda...
Ne kelimelerle anlatabilirsiniz, ne de kitaplarda yazıldığı gibidir yaşamak
Çınar Ağacının en tepesine yuva yapmış bir Ağaçkakan
Hani yumuşak tüyleriyle iki minik yavru, aç aç gözlerinize bakan
Adını koyamadığımız bir duygu
Yüreğimizden gelip de dudaklarımızdan akmayan,
Tuhaf bir
Ya da hüzün; kesif dumanlarıyla ciğerlerimizi ölesiye yakan...
Dudaklarınıza dokunduğunda cenneti anımsatan duygusuyla, bir yudum su
Yıllar sonra karşılaşılan eski bir sevgili
Özlem ile gözlerinize bakan minik bir bebek
Geceleyin aniden çalan bir telefon
Farkında olmadan altında kaldığın o 'Ahmak Islatan'
Terk edilmek bir akşam üstü, daha güneş batmadan
Ardında bırakmak doyasıya nefes alıp kokladığını
Uzunca bir buse bile almadan...
Yalnızlık; gecenin bir yarısında uykunuzdan uyandıracak kadar
Sensizlik, bensizlik, kimsesizlik; rüyalarınızı solduracak kadar
Adını hiç bilmediğiniz hüzünlü bir şarkı
Sessizliğin sesi
Gülümseme; yürekteki sevgiyi gözlere yansıtan
Rüzgar; derin hıçkırıklarla boğulmuş gibi amansız esen
Yağmur; günahların üzerine delice yağan
Sevgi; serçe parmağını tutacak kadar yakın olduğun
Sımsıcak bir kucaklama; yüzyıllar öncesinden gelen o tanıdıklık hissiyle
Sen, Ben, O veya Biz
Fırlattığın büyülü bir bakış ile,
Sonsuzluğun öteki ucuna yapılan kaçamak...
Ne kelimelerle anlatabilirim, ne de yazdıklarımdır yaşamak...