Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yaşanmamış senaryolar

Yaşanmamış senaryolar
 

One Tree Hill dizisinden Peyton Sawyer çizimi


Düşlerden uyanıp ayağa kalktığımız her adımınızda ayağımızı acıtan hayatın engebeli yollarını zorlukları göze alarak yürümeye çalıştığınızda nelere tanıklık ettiniz? Bize masallar da tarif edildiği gibi güller, begonyalar arasında huzura mutluluğa giden patikalar yerine her an düşme korkusu yaşadığımız bir yanı uçurum tepelerden yürüdüğümüzü anladık.

Seyir defterimize yazdığımız her umut, hayal kırıklıkları olarak bizlere döndüğü gibi yolun sonunda umut diye nitelendirdiğimiz seçimlerimizin en başından beri hata olduğunu görememişiz. Durup düşünmeden aşkın sevginin yolu dediğimiz bu hüzün demetinin içinde her gün solan çiçekleri ayıklamışız, her solan gül geride bıraktığımız umudumuzun yeşeren yaprakları gibi.

Umutla baktığımız penceremizden görmek istediğimiz sonsuz mavilikler zamanla gri yağmurlu bulutlara dönüşüyor. İçimizi karartan bu renk artık hayatımızın devamında hakim olan bir renk olarak, hayat tablomuzda kalıyor. Rengarenk resimler yapmak istesek de, hayat bize mat renklerin hâkim olduğu bir sahne hazırlamış gibi hissediyoruz. Çoğu yağmurlu geçen, ara sıra umudun simgesi olan sımsıcak sarının bulutların arasından bizlere gülümsediğini görerek, yeni düşlere yelken açıyoruz, önceden ne kadar yara aldığımızı o an unutsak bile.

Hayatlarımız da hep iyiyi yaşadığımızı umarız, er geç iyinin en güzelin bize ulaşacağını umut ederiz. Avuçlarımızın arasından kayıp giden hayallerimiz sonrasında bize daha iyisini beklediği düşüncesi acımızı, hayal kırıklıklarımızı hafifletir. Tercihlerimizi düşünürüz, bize doğru gelen ve bu kararlarımızın sonrasında farkında olmadan geri çevirdiğimiz güzellikler de vardır hayatta. Tercihlerimiz sonrasın da bilmeden elimizin tersi ile geride bıraktıklarımız. Şuan sahip olduklarımın arkasında neleri kaçırdığımız düşünüyorum. Şuan ki işimi tercih etmesen acaba hayatıma hangi işi yaparak yön verirdim. Ya da Aşk anlamında geride neleri bıraktım. Bunlar bir pişmanlığın yansıma değil. Sadece hayatta göremediklerimiz ve farkında olamadıklarımızı anlamak için beynimden geçen düşünceler. Daha iyi olmaktan ziyade tercihlerimizle yaşadıklarımızın arkasında kalanlar…

Hatırlıyorum da bazen istediklerime o kadar yaklaşmışken kendimi onlardan çok uzakta yalnız başıma bulduğumu. Bunları her birey yaşamıştım. Tercih edilmemek, görmezden gelinmek, Kendinize biçtiğiniz hayatın başkaları tarafından yaşanması, bir film de istediğiniz rolü başkasının canlandırması ve sizin bunu en ön koltuktan iç çekerek izlemeniz. Bunu kaç kez yaşar bir insan ama hayat durmadan bize geri bıraktıklarımızı, göremediklerimizi ve dahası bazen hayatın bizi ikinci plana attığına şahit oluyoruz. Bu durumlarda savunma mekanizmamız elimizdekiler her şeyden daha değerli olduğunu anlamamızı emreder ya böyle değilse? Yaşamak istediğimiz hayatların resimleri önümüzde en mutlu pozlarını vermiş ise. Bizden daha mutlusu görmek kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar mı?

Asıl sorun geçmişte çizdiğimiz mutluluk resimlerinin içinde kendimizi görememek. Sorun bizim kurduğumuz el değmemiş hayallerin başkası tarafından yaşanması ve buna tanıklık eden bizlerin olması. Yaşamak istediğimiz hayatlardan uzaklaşıp, hiç tanımadığımız insanların bizlerin rollerine kısa zamanda adapte olması ve yaşaması. Bunu görebilmek ve tanımlayabilmek hayal kırıklıkları listesinde en üstte yer alandır. Tabii ki burada farkında olmak ve elde ettiklerimizin dışında tanıklık ettiklerimizin de düşünmeye değer olduğu bilmek gerekir.

İkinci bir plan olarak kendinizi düşünmek acı verse de, hayatın bize kabul ettirdikleri arasında kendi çizdiğimiz senaryolardan çok uzak hayatlar yaşadığımız ortada. Belki de bizlerde başkalarının hikâyesinin istemeden de olsa başrol karakteriyiz.

Bu noktada kendi hayallerine bir evet kadar yaklaşmış ama sonrasında insanlığın içinde kaybolmuş bireyler için herkesin üzülmesi gerektiğini düşünüyorum. Beklide doğru olan bir hayat senaryosu yazmadan yaşamak… Büyüklüğünü tahmin etmeden mutluluğu kucaklamak. Hayata çok fazla anlam yüklememek belki de en doğru tercih olabilir.

 
Toplam blog
: 32
: 823
Kayıt tarihi
: 12.03.09
 
 

29 yaşındayım Adanada yaşıyorum. Kendime ait bir kırtasiye dükkanım var. Aynı zamanda İşletme mez..