Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '09

 
Kategori
Müzik
 

Yaşar şarkılarıyla yaşamanın yaşı yoktur...

Yaşar şarkılarıyla yaşamanın yaşı yoktur...
 

Zaman… ‘Rüzgâr kanatlı atlılar gibi’ geçmeye devam ediyor… On yılı aşmış Yaşarla olan dostluğum. Mersine geldi geçen Cuma. Konseri vardı. Deli dolu hasret giderdik… Hasretin olduğu her yerde hüzün vardır. Şarkılar söyledik… Ata toprağında konuk ettik sevgili Yaşarı… O güzel şarkıların bazıları, Mersinde… Aşkın sahilinde, güneşle yakıldı…

Birkaç gün önceden Pirmeteyi aradım. O artık yerleşti Mersine. Bir gün hepiniz yerleşin Akdenize. Şu yeryüzünde yaşanacak üç tane şehir bilirim ben: Adana, Mersin ve İzmir… Sakın kulak asmayın Prag, Paris ve Venedik laflarına… Dünyada iki şey varmış ancak ölümle unutulan: Annemizin yüzüyle şehrimizin yüzü…

Kendime verdiğim bir söz vardı, ölmeden tutmak istediğim: Luvr müzesine gitmek… Mona Lisayı yani Jakondu izlemek, ordan Sen ırmağına doğru geçmek ve Sen Michel köprüsünün üstünde Türkiyeden getirdiğim bir köpeköldüren şarabını içerek ağlamak… Bu aslında kendimden çok Nazıma verdiğim bir söz gibi…

‘Sen İstinye’de bekle ben buradayım… İçimde bir köpek gibi havlayan yalnızlığım...’ Attila İlhan şiirlerini de çok güzel yorumlar sevgili Yaşar. Konserinde bu şarkıyı söylemedi ama benim kulaklarımda çınladı hep. ‘ Gözbebeklerinden martılar uçuyor, içinde beyaz bir hüzün uluyor…’

Yaşamak ses çıkarmaktır!

Sevdiğiniz yazarları düşünün şimdi. Anton Çehov deyince aklıma müthiş kırılgan bir adam gelir. Çok farklı yapılarda olsalar da Bukowski diyince de aklıma çok kırılgan bir adam gelir… Bütün romanlarını okuduğunuz bir yazarı düşünün ya da bütün makalelerini takip ettiğiniz bir köşe yazarını… Onları aslında ne kadar da yakından tanıdığınızı göreceksiniz. Bir olaya vereceği tepkiyi az çok kestirebileceksiniz…

Ben hayat öykümün en zorlu dönemlerinde ve en güzel dönemlerinde Yaşar şarkılarını bolca dinledim. Beni anlattılar, yaşadığım hüznü de mutluluğu da en yerinde melodiler ve sözlerle dile getirdiler…

Ben, sevgili Yaşarı çok yakından tanırım fakat Yaşar beni tanımaz elbette… O gece oradaki bini aşkın insanın tümü benimle aynı duyguları taşıyordu. Hepsi Yaşarla samimi dosttu… O gece Yaşar bir dost daha kazandı. Pirmete, Yaşarı ilk kez dinledi ve o da vuruldu…

Bir gün Yaşar… Yaşadığınızı sandığınız kentlerde bir konser verirse dinleyin mutlaka… Yaşamak ses çıkarmak değilse nedir ki başka? Hayatını kimler yaşamıştır sorusunu bir sorun kendinize… Karacaoğlan, Cem Karaca ya da Nazım Hikmet… Hep birlikte bir ahenkle şarkı söyleyebilmek değil midir yaşamak? Yani ses çıkarmak değil midir yaşamak…

‘Bu bir yalan bu bir ceza
Bu bir talan gönlüm bu bir veda

Ne bir tavır ne bir eda
Tutup savur gönlüm bu son elveda

Hatırlarım… Hiç gidemem deyişini
Hatırlarım erken ölürüm deyişini

Aldanırım ben zaten gülüşüne ahh gülüşüne
Aldanırım… Aldanırım... Aldanırım ben sana...’

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..