Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '19

 
Kategori
Eğitim
 

Yaşasın Tatil

              Hala bir yarış havasından kurtulamayan eğitimimiz bir eğitim yılını daha tamamladı. Tatil süresince ailelerin bu yarışı devam ettirecekleri görülüyor. Türkiye genelinde satılan tatil ve test kitapları bu tespiti doğruluyor. Aileler çocuklarının sürekli ders çalışmasını, test çözmesini istiyor. Aksi durumda çocuklarının bu yarışta oyun dışında kalacaklarından korkuyorlar. Ailelerin bunu böyle değerlendirmesi, yıllardır devam eden sınav merkezli ezbere dayalı  öğretim anlayışındandır. Bu durum değişmediği sürece, öğrenciler tatil değil ikinci bir okul, kurs, test  zamanı yaşamaya devam edeceklerdir. Çocukların yaz tatillerini okuduğu kitaplarla, çözdüğü testlerle değerlendiriyoruz. Çocuklara bu uygulamalarla aslında az şey kazandırıp çok şey kaybettiriyoruz.

             Okul süreci içerisinde genel olarak belirlenen  müfredata, okulun disiplin ve başarı beklentisine, ailelerin ve öğretmenlerin başarı beklentileri arasında sıkıştırılan öğrenciye kendisini oluşturacağı serbest zaman bırakılmamaktadır. Oysa her insanın kendisini oluşturmaya, yeteneklerini keşif etmeye kendini tanımaya, yapılandırmaya ihtiyacı vardır. Geleceği için bütün planlar yapılmış, gideceği yollar belirlenmiştir. Öğrencinin yaratıcılığı iptal edilmiş, istenilen yolda yürümeleri istenmektedir. Oysa her insan yaratıcıdır. (unutmamak gerekir ki dünyayı değiştirenler kendilerine çizilen yolda değil kendi çizdikleri yolda yürüyenlerdir.) Onların bu özelliklerinin önünün kapatılması ve sadece belirlenen programa uymalarının istenmesi çocukların yaratıcı öğrenme özelliğini yok etmektedir.

             Tatil öğrenciye kendi özelliklerini tanıma, yeteneklerini keşif etme ve merakının peşinden gitme fırsatı verebilir. Tatilimizi okulun devam süreci olarak yönetmeye çalışmazsak öğrencinin merakının önünün açılması fırsatları oluşturabilirsek bunu başarmış oluruz. Öğrenme yaşam boyu devam eder bunu sağlayan meraktır. Hayatın anlamı devamlılığı öğrenme sayesinde devam eder. Öğrendiğimiz için varız. Öğrenme var olmanın anlamıdır. Öğrenmeyle hayatı anlar, severiz, üretir toplumda yaşama yer edinme kültürü oluştururuz. Öğrenme içselleştirildiğinde oluşur. Öğretme dışarıdan uygulanır, onu kendi aklımızda yapılandırabilirsek öğreniriz, yoksa çelişki oluşur.

Doğayı anlamayan çocuğa çevre bilinci veremezsiniz

            Çocuklarımız sitelerde, apartmanlarda yaşamakta ve zamanının büyük kısmını evinin içinde hatta odasında geçirmektedir.  Çocuklarımıza doğayı tanıtın. Doğaya götürün ağaçlara, çiçeklere, otlara dokunsun. Böcekleri, karıncaları, kelebekleri doğada yaşayan canlıları tanısın. Çocukların şunu anlaması gerekir. "Biz doğada görebildiğimiz göremediğimiz bütün bu canlılarla birlikte yaşıyoruz." Doğayla ortak yaşamın önemini anlamayan çocuklar çevreyi koruyamaz. Neden geri dönüşümün önemli olduğunu anlayamaz. Doğadaki canlıları merak etmesini sağlayarak onların yaşam alanlarını incelemelerini sağlayın. Geceleri  birlikte yıldızları, ayı seyredin uzay boşluğunu, gök cisimlerini  anlamalarını sağlayın. Bir akşam gün batımını izleyin bir günün gündüz vaktinin tamamlandığını, gün doğumunda yeni bir günün başladığını anlamasını sağlayın. Çocukları şehrin güzelliklerini ve medeniyetlerini gezdirin bunların bütün insanlığın ortak mirası olduğunu  tanıyarak korumasını sağlayın. Doğa bir bütündür bütün bu oluşumlarla birlikte biz de bunun bir parçasıyız. Doğayı korumak onu anlamakla başlar.

Çocuklarımız bizim ayak izlerimizi takip eder

             Çocuklarımız bizim söylemlerimizden çok yaptıklarımızla ilgilenirler. 11 yaş altı çocuklar soyut kavram döneminde değildirler. Onlar somut olanları değerlendirir ve anlarlar. Yapmadığımız bir şeyi çocuklara yapması yönünde telkinde bulunmak hedefine ulaşmaz. Elinde telefonla sürekli uğraşan, televizyon ve bilgisayarın başında zaman geçiren bir aile çocuğuna otur kitap oku dediğinde bunun hiç bir anlamı olmamaktadır. Çocuklarımız bizi örnek alır ve bizim ayak izlerimizi takip ederler. Çocuklarımıza sevmeyi öğreteceksek bunu telkin yoluyla değil  sevgiyi yaşayarak örnek olmalıyız. Birlikte kitap okuyarak kitap üzerine onun görüşlerini dinleyerek bu anları paylaşarak kitap okumayı sevdirebiliriz. Yaptıklarımızı yapma diyerek, yapmadıklarımızı yap diyerek doğru örnekler olamayız. Değerlerimizi ancak yaşayarak ve yaşatarak öğretebiliriz. Biz çocuklarımızın yalnızca bir mimar olmasını değil ayni zamanda çevreyi seven, insani değerlere önem veren, estetiği, sanatı önemseyen güzellikler yaratan bireyler olmasını istiyoruz. Bütün bunları çocuklarımız sadece okullarda öğrenemez. Öğrenme yaşamın bizlere yansımasıdır.

Özkan ŞANAL

                                                                                                                                   

 
Toplam blog
: 29
: 495
Kayıt tarihi
: 11.08.16
 
 

Anadolu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği ve Eğitim Bilimleri Enstitüsü Karekter ve Değerler Eğitim..