Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '15

 
Kategori
Güncel
 

Yaşayan Osmanlılarda Padişahlık-Halifelik Özlemi, Cumhuriyet-Laiklik-Atatürk Düşmanlığı Var mı?

Yaşayan Osmanlılarda Padişahlık-Halifelik Özlemi, Cumhuriyet-Laiklik-Atatürk Düşmanlığı Var mı?
 

Osmanlı torunları Bodrum'da


Günümüzdeki “Osmanlı ruhu”nu diriltme iddiası, “ecdadımız”, “atalarımız”, “halife” özlemleri, “Osmanlıca” söylemleri ile tekrar yaşatılmaya çalışılan hayallerdeki Osmanlı ile gerçek Osmanlı aynı mıydı?

Osmanlı diye, aklında dinden-imandan, İslam’a hizmetten başka şey olmayan yufka yürekli padişahların yönettiği; fethettiği her yere sanki davet almış da gitmiş, çiçeklerle karşılanmış, her dilden, her dinden, her sınıftan halkı, bir eli yağda bir eli balda sefa süren bir imparatorluk mu vardı?

Öyle olsaydı bunu hiç değilse, dedelerimizden-ninelerimizden duyardık. Onlar Osmanlı yurttaşıydı.

Osmanlı ve hilafet özlemi içindekilerin bir de olmazsa olmazı, cumhuriyet düşmanlığı, laiklik karşıtlığı, Atatürk antipatisi var.

Hani sanki tesettürün, çarşafın modeli Osmanlı saray kadınlarıydı da Atatürk saltanatı kaldırınca o model gitti, yerine Avrupai giyim geldi gibi düşünülüyorsa da, eski ve yaşayan Osmanlıda türban, tesettür yok.

Osmanlıda ağzına içki koymamak diye bir şey de yok.

Osmanlı mensupları, aslında bazı tarihçilerden daha açık ve dürüst.

Örneğin, Son Halife Abdülmecid yazdığı bir makalede, II.Bayezid’in içkiye düşkün bir sefil, II.Selim’in sefasına düşkün sarhoş olduğunu yazmış.

III. Murad ve III.Mehmet’i “amansız cellatlar”  olarak nitelendirmiş.

IV.Murat’ın, rakıya düşkünlüğü yüzünden memleketin (Deli) İbrahim gibi bir akıl noksanının eline düştüğünü ileri sürmüş.

Duayen tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık, Avni mahlasıyla beyitler yazan Fatih’in içki, esrar ile ilgili beyitlerinin var olduğunu belirtiyor.

Günümüzde Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan, Türkiye’ye gelen Osmanlı ailesinin üyeleri ve onlarla yapılmış röportajlar var.

Hiç birinde padişahlık özlemi, laiklik, Atatürk, Cumhuriyet düşmanlığı yok:

Son padişah Vahdettin’in torunu Hümeyra Özbaş’ın Atatürk’le ilgili anılarından birinde anlattığına göre, 5-6 yaşındayken kendisine öyle söylemesi öğretilip “Kahrolsun Mustafa Kemal “diye şarkı söyleyince dedesi Vahdettin’den azar işitiyor.
II.Abdülhamit’in torunu Orhan Osmanoğlu bir söyleşide:

“Kimse kendine puslu havada av aramasın. Ben bugün çıkıp Mustafa Kemal’e laf söyleyen insanı cahil olarak görürüm. Bu vatana gelebilmemizi, sağ kalmamızı ona borçluyuz.

Mustafa Kemal ailemizi tehlike olarak görmedi. Bizi de kovmadı. Ailemizin başına tehlike gelebilir diye bizi yurtdışına çıkardı. O zamanlarda bir saltanatçılar vardı bir de saltanat düşmanları. Saltanat düşmanları bizi bir gecede yok edebilirdi. Burada kalmamız çok tehlikeliydi. Onun için cumhuriyetle barışık yaşıyoruz.

İş için Ankara’ya gittiğimde Anıtkabir’i de ziyaret ettim. Ama ben saygı duruşu yerine Fatiha okudum. Gidip Atatürk’ün huzurunda iki dakika put gibi durmaktansa ruhuna Fatiha okumak daha mantıklı geliyor.

Bu konuları bize sormaktan vazgeçin artık. Benim annemin başı kapalıdır. Ancak benim dört kızım var. Hepsinin başı açık. Bu konuda bizde zorlama yoktur.” 

Osmanlı devam etse Padişah olacak olan Osman Ertuğrul Osmanoğlu’na kendisiyle yapılan bir röportajda saltanatın kaldırılması konusunda düşüncesi soruluyor:

“Harp bittikten ve Türk İmparatorluğu ortadan kalktıktan sonra manası kalmadı. Memleketi kurtarmanın şekli cumhuriyet kurmaktı” diyor.

İngiltere’de ve İspanya’da krallıkların varlığı hatırlatılıyor.

“Onlar birer lüks. Lüzumsuz. Bir kral koyuyorsunuz ağzını açamıyor, bir şey söyleyemiyor. İdare etmiyor. Müthiş bir masraf. Bu memleketin sembole ihtiyacı yok” diyor.

Bir başka söyleşide:

 “Ailemiz için çok kötü oldu, ama Türkiye kazandı.

 Ben Türk olarak doğdum, Türk olarak öleceğim.

Atatürk, Türk halkı için çok iyi bir liderdi. Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, İstanbul olmazdı.”

“Ben dahil bütün Türkler Atatürk’e borçluyuz. Vatanı O kurtardı. Cumhuriyeti kurmakla iyi etti. O olmasaydı Allah bilir ne olurdu.

Gençler laikliğe ve vatanın bütünlüğüne sahip çıksınlar. Padişahlık, monarşi, hilafet, şeriat geride kalmıştır, artık olmaz.” diyor.

Neslişah Evliyazade:

“Ben Atatürk çocuğuyum. Türkiye için yaptıklarından, giyim tarzına Mustafa Kemal’e hayranım” diyor.

Peki, bu durumda Osmanlı’yı nereye koyacağız?

“İşte bunlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Kazandıkları kendilerine. Sizin kazandığınız da size. Onların yapıp ettiklerinden siz sorumlu olmayacaksınız.” (Bakara, 141)

Elbette tarihimizin bir parçası olarak kabul edeceğiz. Bütün dünyada demokrasi vardı da Osmanlı ayak uyduramamış değildi. O günün koşulları öyleydi.

(Aynı şekilde Cumhuriyetin ilk yılları olan tek partili yılları da dünyada demokrasinin altın çağını yaşadığı değil faşizmin, nazizmin, dünya savaşlarının, yoksulluğun ve yıkımın dönemiydi.)

Osmanlıyı ne göklere çıkaracak, ne de yerlere batıracağız.

Kafamıza göre istediğimiz kısımları budayıp, istediğimiz kısımları 1001 gece masalları haline getirmeyeceğiz.

Peki, Atatürk put mu? Elbette hayır! Biz onu dualarla, adaklarla, dileklerimizi Allah’a iletmede aracı olmakta kullanmaya çalışsaydık, Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi saysaydık o zaman putlaştırmış olurduk.

Ne Fatih İstanbul’u tek başına aldı, ne de Atatürk Kurtuluş Savaşını tek başına kazandı.

Biz Atatürk’ün şahsında şehitlerimizi, gazilerimizi, savaş sonrasında yakılmış yıkılmış ülkenin tekrar ayağa kalması için canla başla ülkeye hizmet veren insanlarımızı rahmetle ve şükranla anıyoruz. 

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..