Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Yazarak konuşma yazarlığı

"Blog yazarları mı köşe yazarları mı daha güvenilir?" sorusu pek anlamlı değildir. Çünkü blog yazarları ve köşe yazarları diye düzenli birlikler ve gruplar yoktur. Ayrıca güven kelimesi, düzenli gruplar için (örneğin futbol takımı, Türk ordusu gibi) mecazi anlamda ama esas olarak tekil bireyler için kullanılır. Doğru sorulmamış bir sorunun hiçbir cevabı doğru olamaz.

İşin aslına bakılırsa, blog yazarları mı köşe yazarları mı daha güvenilir sorusu, bir tür pohpohlanmayı isteyen bir sorudur. Ebeveynler çocuklarına sorarlar, kimi daha çok seviyorsun, beni mi onu mu? Çocuk tabi bir afallar, henüz zihni açılmamışsa, bunalıma girebilir, demek birinden birini daha çok sevmek zorundayım ha diye, ya da zihni açıksa, dalgasını geçer anne babasıyla. Çünkü soru yanlıştır.

Blog ortamının çocukları olarak bu soruyu soranın almak istediği cevap aslında bu nedenle bellidir.

Blog yazarlığı ile köşe yazarlığını iki yumurta gibi tokuşturmanın çeşitli kriterlerini koyarak ilerlemek mümkün.

Blog yazarlığının kendine özgü olumlu yanları olmakla birlikte, bunun uygulamasına baktığımız zaman çoğu blog yazısı okunacak düzeyde değildir. Çünkü yazarlık yazı yazabilme kapasitesi değildir. Yazarlık, bir anlatım ustalığıdır. Bu ister edebiyatta olsun, ki orada bu son derece elzemdir, gazetecilik olsun, hatta akademisyenlik olsun, bir anlatım ustalığı gerektirir. Blog yazarlığı için ise bu ustalığı pek kimse aramaz, ve aranmaz da, çünkü zaten, blog yazarlığı amatör bir yazı yazma deneyimidir. Kişinin çeşitli ilgilerini, bilgilerini, kanaatlerini paylaştığı, sorumluluk gerektirmeyen, hükmi şahıs olarak bile kimin yazıyor olduğu aranmayan bir yazı yazma şeklidir. Blog yazılarına baktığımızda bu amatörlük görünür. Ne dediği belli olmayan, karmaşık, uzun mu uzun, bazen son derece kişisel ve basit konuların yer aldığı yazılardır.

Blog yazarlığı, yazarlık değil, konuşmanın yazıya dökülmüş hali gibidir.

Köşe yazarlığı ise buna göre çok daha ileri bir noktadır. Bir kere mutlaka bir anlatım ustalığı aranır. Elbette, bu anlatım ustalığı edebiyata bulaşmış köşe yazarlarında çok daha üst noktadadır. Örneğin Çetin Altan, Refik Erduran gibi, ama en sıradan köşe yazarında dahi bir anlatım ustalığı şarttır. Aklına geleni istediği uzunlukta, karmaşıklıkta filan yazamaz.

Köşe yazarlığının konusu haber ya da haber yorum olsa da bu nitelik değişmez. Köşe yazarlığı haber temelli bir alan olduğu için oradaki bilgilerin doğruluğu ile blog yazarlığı ile karşılaştırılamaz bile. Çünkü blog yazarı ordan burdan kafasına göre keser biçer, başkasının fikirlerini kendi fikriymiş gibi, sayfasında yeniden üretebilir. Ki bu onun en doğal hakkıdır. Çünkü kendi kişiselliğini gerçekleştiriyordur. Ama bir blogcunun sayfasında yazdığı bir şeyi referans göstermek için kırk kere düşünmek gerekir ve sonra vazgeçmek gerekir. Ama köşe yazarlığı bu konuda daha sağlamdır. Çünkü yazarı, profesyonel olarak o işle uğraştığı için muhtemelen araştırmış, incelemiş, teyit etmiş, doğrulamış, kaynağına ulaşmıştır. bunu yapmazsa, iki günde tefe koyup postalarlar.

Blog yazarlığının posası çok fazladır. Bir tür bilgi ve yorum kirliliği yaratmakla birlikte, çağın getirdiği bir yenilik olarak, konuşma imkanı bulamamış insanlara yazı yazarak konuşma imkanı sağlamakta, bu da belki bu grup içinde belli insanlar için gelişme, atılım, ilerleme demek olabilecektir. Ama genel olarak blog yazarlığı ile köşe yazarlığını karşılaştırırsak, köşe yazarlığı barajlarda toplanıp çeşmeden akan suysa, blog yazarlığı barajda toplanan su gibidir. Yani biri temiz ve rafine, diğeri ise kirli ve bozuktur.

Bu düşüncemi beğenmeyene şunu söylemek gerekir. Bir konuyu araştırırken gugullamak diye bir tabir çıktı. Bu hem iyi bir şey ama hem de çok eleştirilen bir şey oldu. Guguldan aldığın bu kadar olur diye. Çünkü artık internet dünyası, büyük bir nimet olmakla birlikte büyük bir kirlilik oldu. Ağzı olan konuşuyor lafı, interneti olan yazıyora dönüştü. Sayısız insan yalan yanlış eksik püksük bilgiyi yorumu ordan oraya ışık hızıyla aktarıyor. Profesyonel olmayan yazanlar da bunlardan besleniyor. Çünkü, kaynağa sahip değil. Bir konuda googleda bir şeyi arasan tonla başlık çıkar, ama o konuya ilişkin asıl kaynak bilgi yoktur varsa da, kişi bunun hangisi ve ne derecede olduğunu çözemez.

E çok fazla okumamış, kavramları, temel bilgileri oturmamış tonla internet yazarı neyin doğru olup olmadığını araştırmadan, bunu dert de etmeden oradan alır, yazarak konuştuğu sosyal ortamlarda bunu pazarlar. Sonra da kendini yazar sanma paronayasına girer.

Blog yazarlığı da, oturduğu yerden yazarak konuşmayı tercih eden internet yazarlığının bir türüdür.

Köşe yazarlığı kendi başına, kendi içinde eleştirilecek özelliklere sahip olmakla birlikte, internet yazarlığına göre tartışma kabul etmeyecek bir konumdadır.

Ama her şeyden önemlisi, bizzat kendinizin sahip olmadığı hiçbir bilgi ve hiçbir fikir değerli değildir. İster köşe yazarlığı yapın ister blog yazarlığı.

.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..