Yazarın Zamanı

Yazar/düşünür şüphesiz içinde bulunduğu zamana hitap edecek. Fakat bu durumda geçmişe göre yaşayanlar zamanın gerisinde, ileri gitmiş olanlar da ilerisinde olacağı için yazarın duracağı yer önemlidir.

Tamam bugüne hitap edelim ama insanlar bugünde değil; bilgi/kültür/düşünce olarak ileri gitmişler ya da geri kalmışlar.

Yazarın/düşünürün illaki herkese hitap etme zorunluluğu var mı? Elbette.

Verilen mesajlar noktasında eski düşüncelere sahip olanlar geride kalmayacak, yeni düşüncelere sahip olanlar da ileride olmayacak. Hem yazar onları algılayacak hem de onlar yazarı.

Dede Efendi’yi yapay zekâ ile birlikte konuşabiliyorsanız doğru zamandasınız.

Eski(ya da yeni) düşüncelere karşı olsanız bile bu doğru zamanı kendinize ilke edinmeniz gerekir.

Tarihin seyri içinde geçen zaman esas alınmalı olaylar detay olarak kalmalı; olayın tarihi olmaz, tarihin olayı vardır.

Yazar/düşünür zamanı kesmez, zaman nehrinde zamanla birlikte akar. Bu akış içersinde bir kısım geride kalır, bir kısım ileri gider. Yazar arkada ya da önde olmayacak, mümkünse iki neslin ortasında, hem geçmişi hem de geleceği göreceği bir yerde olacak.